Bölüm 12. ~Yara İzi~

4.2K 485 79
                                    

"Bunu yapmak zorunda mıyım?"

Genç kızın bu soruyu kaçıncı soruşuydu artık bilmiyordu. Ve hep aynı yanıtı almaktan da usanmıyordu. Hopali, artık cevap vermeyi bırakmış, eliyle direktif vermeye başlamıştı. Tekrar yap dercesine elini salladı. Deniz tek gözünü kapattı. Nişan aldı. Ateşledi. Tam bir felaketti!

"Yapamıyorum işte dayısı! Neden bu durumu kabullenip çay içmeye gitmiyoruz?"

Kızın bütün şirinliğini görmezden gelen Hopali oturduğu yerden sertçe kalktı. "Çünkü konsantre olmuyorsun!" dedi tok sesiyle. Deniz gözlerini devirdi.

"Hadi ama dayısı ben ne anlarım hedef vurmaktan? Hem bu narin ellerim ateşleyecekse bırak da kemanımı ateşlesin.." Deniz tatlı bir şekilde gülümsemeye devam ederek dayısını ikna etmeye çalışıyordu ama nafileydi. Adamın sert çehresinde mimik dahi oynatamadı.

"Deniz'im.." dedi genç adam sakince. Genç kız gözlerini dayısının keskin mavilerine kenetledi. Biliyordu tehlikeleri.. Biliyordu hepsini.. Ama böyle şeyler ona göre değildi.. Dövüş dersinde berbattı. Ateşleme konusunda ise berbat kelimesinin yanına bile ulaşamazdı..

"Bak geçen gün başınıza gelenleri hatırlıyorsun dimi?" Genç adamın sorusu üzerine kafasını sallamakla yetindi Deniz. O adamların ellerinde meze olacakları anı hala zihninden atabilmiş değildi.

"Emin ol dayısı o adamları iki yumrukla alt edemezdik! Sonuçta Melek'te sağlam dövüşüyor ama o an kitlendi kaldı!"

Hopali, ağır bir şekilde başını salladı. Kızın omuzlarından tutarak eğildi. "Önemli olan alt edebilmek değil dayısı. Önemli olan kaçmak için kısa da olsa bir zaman yaratmak. Vuruşunu nereye ve nasıl attığın önemli. En hassas noktaya isabet ettirirsen oradan kaçman için en az bir dakika kazanmış olursun.. O yüzden parmakların keman ateşlesin ama yumruklarında dayın gibi tehlikeleri ateşlesin!"

Adamın söylediklerine kulak verse de, bunu yapamayacağını adı gibi biliyordu genç kız. Hopali, durumu anlarcasına gülümsedi ve kızın alnına dudaklarını bastırıp geri çekildi. "Emin ol, ikisini aynı zamanda yapabilirsin.." dedi. Deniz kıkırdadı. "Çünkü senin gibi bir dayım var." Dediğinde genç adam hızla kaşlarını çattı.

"Oyna üzerime oyna.."

Deniz, kıkırdamaya devam ederken bir yandan da gitmek için can atıyordu. Genç adam kabullenircesine pes ederek Deniz'i serbest bıraktı. "Hadi git tamam! Ben fikrimi değiştirmeden balkona çık ve gıy gıyını çalmaya başla!" diye mırıldandı. Deniz, ellerini şen çocuk gibi birbirine çarptı.

"Bu sefer senin için çalacağım.. Kulağın bende olsun.." dedi ve koşar adımlarla gözden kayboldu..

***

Genç kız tünediği ağaç tepesinde saatlerdir kıpırdamadan oturuyordu. Akşam güneşinin hafif kızıllığına gözünü dikmiş tüm bu olanları düşünüyordu. Anlamlandıramadığı onca şey vardı. Mesela onca zaman nasıl olurda ablasının Berat'a karşı olan duygularını anlamamıştı? Peki, sadece kendi mi anlamamıştı? Sırrımı güvende tut yazmıştı son satırlarında.. Ablası tam anlamıyla kapalı kutuydu.. Lakin o kapalı kutuyu istemeden de olsa açmıştı. Gerçek sandıklarını öğrenmişti. O satırları okuyana kadar Berat'a bir şans vermeyi isteyen kalbi neden söz dinlemiyordu? Evet, tüm bu olanlara rağmen o şansı hala deli gibi vermek istiyordu.. Bu uğurdan vazgeçmek istemiyordu. Ablası onun mutluluğu için vazgeçmişti.. Peki, o bu fedakarlığı şimdi yapabilecek miydi? Berat'tan vazgeçebilecek miydi?

"Burada olduğunu biliyordum!"

Yükselen ses üzerine bütün dikkati dağılan Feray, ağaca tırmanmaya çalışan Soyhan'a kısa bir bakış attı. Genç adam çevik hareketlerle kızın yanındaki yerini alırken, yanağından makas alarak sırıttı. "Naber güzellik?" dedi. Feray omuz çekerek dudak büzdü. Konuşmak yerine hareketleriyle cevap vermeyi tercih eden kuzenine boş gözlerle baktı Soyhan.

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin