Bölüm 10. ~Geçmiş Gelecek~

4.7K 473 234
                                    

Önündeki kahvaltılık dolu tabağı suratını asarak masanın ortasına doğru ittiren genç kız, "Hiç yiyesim yok!" diye mırıldandı. Emel, ağzındaki lokmayı hızla yutarak, tabağı Leyla'nın önüne doğru tekrar ittirdi.

"Onları yiyeceksin!" dedi sertçe.

"İstemiyorum! Hem sen eşyalarını toparladın mı?" diye sordu, konuyu değiştirme telaşıyla. Emel, elindeki ekmeği ağzına sokuştururken, evet anlamında kafasını salladı. Dudaklarında sinsi bir gülüş meydana geldi. "O değil de, Sinan Aslan'ı gördüğümde bayıldım ya, umarım bu detayı çabuk unuturlar!" dedi kıkırdayarak.

Leyla, keyfi olmamasına rağmen bir gülüş belirdi suratında. O akşam Emel, eve geldiğinde salonda Sinan Aslan'ı gördüğünde yere yığılmıştı. Uyandığında ise adama olan hayranlığını dile getirmekten hiç çekinmemişti.

"Adam iyi dayandı senin çenene.." dedi gülmeye devam ederken. Emel gözlerini devirdi. "Tek hayranı ben olmadığıma eminim. O yüzden alışıktır.." dedi omzunu çekerek. Çayından bir yudum daha aldı. "Adamın ikna kabiliyetine ne demeli?" diye sordu. Leyla hafifçe iç çekti. İkna etmesine gerek mi vardı? Sonuçta el mahkum kabul edecekti.. Verdiği kararın pişmanlığını yaşamak istemeyen Leyla, o geceye hızla dönüş yaptı..

"Oğlunuzdan ne istiyorlar Sinan bey?" diye sordu Leyla, merakla.. Sinan oturduğu yerde kıpırdandı. Suratına fazlalık durmayan ufak bir tebessüm bıraktı.

"Herkes bir şey ister.." dedi alçak sesiyle. "Güç, hırs, para, belki intikam.."

Emel, kısık tuttuğu gözleriyle Sinan'a baktı. "Oğlunuz takılarıyla adını duyurmuş birisiyse neyin intikamı?" diye sordu. Sinan, ciddi tavrından hiç ödün vermedi. "Oğlumun tek işi takı değil küçük hanım.." dedi. Oğlundan her daim gurur duyan adamın omuzları belirgin şekilde kabardı. "Kendisi devletin bir numaralı adamıdır.."

İki kız hayretle gözlerini aralarken, aynı anda "Ajan mı yani?" diye bağırdı. Çıkan yüksek seslerinden ikisi de utanarak bakışlarını kaçırırken, Yağız gülmesini eliyle gizledi. Sinan, tek kaşını alayla kaldırdı.

"Çok şey bilmek bazen iyi olmayabilir. Bu durumu bilen kesim oğlumun ortadan yok olmasını istiyor. Lakin oğlumu istiyorlarsa, önce beni ezmeleri gerekiyor. Bu da biraz imkansız.."

Kızlar ikna olmuşçasına kafalarını sallayıp sustular. Bir süre salona sessizlik olurken, Emel günlerdir merak ettiği soruyu sormaktan çekinmedi. "Peki neden Hopali diyorlar? Lakabı mı? Yoksa Hopa'da falan mı doğmuş?" Leyla, bu kadar meraklı kuzenine sert bir bakış atmaktan çekinmezken, dirseğiyle kızın susması için uyarıda bulundu. Emel, ne var dercesine baktı. Leyla hızla Sinan'a döndü. "Kusura bakmayın lütfen. Kendisi biraz meraklıdır da!" dedi mahcupça. Emel utanarak bakışlarını kaçırdı. Meraklı olmak ne zamandan beri suçtu? Sinan durumu gayet normal karşılayarak hafifçe gülümsedi. Suratındaki gülümseme hızla yok olurken, üzgün bir adamın ifadesi yerini aldı..

"Mustafa Ali, yetimhanede büyüdü. Torunum sayesinde tanıştım.." dedi sessizce. Kızlar anında dikkat kesilirken, Sinan bakışlarını boşluğa dikerek, yıllar öncesini gözlerinin önüne getirmiş gibiydi.. "Daha dört beş yaşındaydı onu tanıdığımda. Oğlumun babası şehit düşmüş askerde. Annesi de nikahları olmadığı için kaçmış ailesinden. Nerede kalmış, nasıl geçinmiş orasını pek bilmiyorum. Doğumdan bir süre sonrada ölmüş. Kimsenin Mustafa'dan haberi olmayınca, sahip çıkanı olmamış. O zamanlar kadının erkek kardeşi aileye rest çekmiş, tabi daha toy delikanlı. Gelmiş İstanbul'a bacısını aramaya. Derken öğrenmiş tüm olanları. Yaşı tutmayınca alamamış Mustafa'yı.. Zaman içinde evlenmiş, maddi imkanı da el verince gelip almak istemiş. Ben o sıralar almak istedim Mustafa'yı.. Öyle öğrendim dayısının almak istediğini.. Tanıştıkta..Çok iyi bir adamdı. Bir çocuğun aile ortamında büyümesi düşüncesindeyim. Dayısının almasına mani olmadım ama habersizde kalmadım durumundan.. Hatta tatillerde ziyaretime bile getirdiği oluyordu. Torunum Özgür'le çok yakınlardı. Beş yıl kadar onlarla yaşadı. Dayısı, o sene kanserden vefat etti. O zaman aldım nüfusuma.. Ama koparamadım Hopa'dan.. Sürekli oradaydı. Okulu devam ediyordu. Liseyi de yatılı okudu orada. Annesinin mezarını buldum. Hopa'ya defnettik. Belki de ondandır Hopa sevdası.."

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin