Bölüm 16. ~Sebep Olduklarımız~

4K 512 236
                                    

Karşısındaki kadının güzelliğinden bir türlü gözlerini alamıyordu adam. Zamanı o an durdurmak istemesi sadece bundandı..

"Bu masayı sen mi hazırladın?" diye sordu Neslihan şaşkınlıkla.

Adam dudaklarında kibar bir tebessüm bırakıp keskin bir bakış attı. "Beğeneceğini düşündüm." dedi en sakin ses tonuyla. Neslihan kaşlarını kaldırdı. Dudaklarını ezerek başını hafifçe salladı. "Beğendim." dedi düz bir şekilde. Heyecanından titreyen ellerini birbirine kenetledi. Genç adam, derin bir nefesle doldurdu sıkışan ciğerlerini. Konuya girmenin zamanıydı ona göre. Beklemenin anlamı yoktu. Bunca zaman sustuklarına sayabilirdi.

"Seni seviyorum." dedi ansızın.

Neslihan nefes almayı bıraktı. Ayakuçlarından başlayan elektrik bütün bedenini hızla sardı. "Anlamadım?" diye sordu şaşkınlıkla.

"Diyorum ki, sevmek güzel sevmek.. Sana olan hissiyatım, duygularım.." derken birden duraksadı. Ona ne oluyordu? Böyle zor şeyleri söylemek onu zaten derinden sarsıyordu. Elleri iki yana açılırken, "Ula tek seferde anlasan ne olurdu?" diye söylendi.

Neslihan gözlerini kıstı. "Tekrar söyle!"

Hopali, "Hayır!" derken, Neslihan bir adım daha yaklaştı adama. "Evet! Söyleyeceksin!" dedi inatla.

Aralarındaki kısa mesafenin etkisiyle soluk bile alamayan Hopali, bütün gardını düşürdü. Tek odak noktası karşısındaki kızın can alıcı güzellikteki gözleriydi. Derin bir nefes aldı. Sadece iki kelime edecekti. Evet, bunu yapabilirdi.

"Kaşınıyorum!" dedi birden bire.

Bütün romantikliğini bilinmeyen diyarlara yollayan genç kız büyük bir hüsranla, "Ne kaşınması?" diye sordu. Kaşınmanın sırası mıydı cidden?

Hopali, sanki burnuna bir şey değiyormuş gibi elini sallıyor, oradan kulağına giden kaşıntıyı kovmaya çalıyordu. "Ula bu ne du?" diye bağırdı. İki eliyle yüzündeki kaşıntıları yok etmeye çalışan genç adam, uzaklardan gelen buğulu sese kulak verdi. Anlamsız sesler daha da yaklaşırken, karşısındaki suret yok olmaya başladı. "Dur, dur gitme!" dedi elini uzaklaşan Neslihan'a doğru uzatarak..

"Hu hu.. Dayısı? Kim gitmesin?"

Deniz, uzun saçını adamın suratına doğru sürtmeye devam ederken, Hopali yataktan can havliyle doğruldu. "Oy canuna fuşki koduğum.." dedi nefes nefese..

Deniz, ayıplarcasına bir bakış attı. "Ayıp oluyor ama dayısı!" dedi saçlarını savururken.

Hopali, bir sağına bir soluna baktı. Ter içinde kalan suratını eliyle sıvazladı. "Ula rüyaymış!" dedi hüzünlü bir sesle. Deniz, bağdaş kurarak omuzlarını dikleştirdi. "Hı, nasıl rüyaysa artık bütün dişlerini gösterdin.. İlk defa seni bu kadar gülerken gördüm. Hem ne gördün?"

Genç adam yandan bir bakış attı ve yorgun bedenini yatağa sertçe bıraktı. "Adı üstünde rüya! Olmayacak şeyler!" diye mırıldandı tavana bakarak. Zaten aşkını rüyalarında yaşamaya da alışmıştı. Onun için anormal bir durum sayılmazdı. Deniz, itiraz edercesine ah çekti.

"Öyle deme dayısı. Hem ne demiş imparator, sevenin gönlünde umut olmasa, hayal neye yarar, düş neye yarar?"

Hopali, alaylı bir şekilde güldü. "Evet, ve devam etmiş imparator, sevilmekten yana hiç kısmetin yoksa, talih neye yarar, şans neye yarar? Dimi canım yeğenim?"

Adamın her şeye cevabı olmasına bozulsa da belli etmeyen Deniz, "Rüyaların çoğu bilinçaltı olur bilirsin. Senin bilinçaltındakinin zümrüt göz olduğuna her türlü bahsine girerim.." dedi.

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin