Bölüm 4: ~Bela Geliyorum Demez~

5.9K 521 350
                                    

"Sana bir soru sordum Neslihan?"

Bir cevap bekleyen Soyhan, sinirden seğiren gözünü biran olsun ikizinin üzerinden ayırmıyordu. Genç kız, dudaklarını birkaç kez aralayıp kapattı. Şimdi ne cevap verecekti? Asıl mesele, aralarında ne vardı da ne diyecekti?

"Neden susuyorsun? Saçmalama Soyhan desene! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu, Soyhan desene! Aptal fikirlere kapılıp üzerime neden geliyorsun desene!"

Titreyen dudaklarını ezerek sesli bir nefes bırakan Neslihan, "Desem ne fark edecek Soyhan?" demekle yetindi. "Bütün bunları sormandaki amacı inan anlamıyorum. Mustafa Ali ve benim aramda hiçbir şey geçmedi! Ve rica ederim, bir daha bu konuyu asla açma! Birileri duyarsa ve duyulduğunda doğacak faciada tek başına savaşmak zorunda kalırsın, bilmiş ol!"

Soyhan'ın cevap vermesini beklemeden hızlı adımlarla merdivenlere yöneldi. Söyledikleri yalanda sayılmazdı lakin çokta gerçekleri barındırmazdı.. Böyle bir aptallık yaptığına inanamıyordu! Bunca zaman ona duyduğu aşkı saklamayı başarırken, şimdi nasıl olurda belli etmişti? Peşinden koşarak gelen Soyhan'ın sesiyle artık sinirlerine hakim olamadı.

"Yine ne var?" diye bağırdı. Soyhan merdivenlerin son iki basamağında kaldı. Aslında sadece özür dilemek için seslenmişti lakin ikizinin hiç tanık olmadığı sinirine merhaba demişti.

"Hayırdır savaşçı gençler?" dedi kendilerinden başka bir ses.. Mutfak kapısında kendilerine sorgulayıcı bakış atan dedesini gören Neslihan, süratle surat ifadesini değiştirdi. "Ne olabilir dede? Her zamanki gibi Soyhan işte!" dedi ve kardeşine keskin bir bakış attı.

"Yok bir şey dede.." dedi Soyhan keyifsiz çıkan sesiyle. "İkizimin dediği gibi, her zamanki ben!"

Yılların kurdunu kandırmanın kolay olmadığını bilseler de, bir umut demişti iki kardeş.. Samet büzdüğü dudaklarıyla hafifçe boynunu büktü. "Peki bakalım öyle olsun.. Sen nereye?" dedi kafasıyla kızın elindeki çantayı gösterirken. "Bir yerden haber bekliyorum demiştim ya dede. Oraya gidiyorum. Görüşmeden sonra da kızlarla buluşacağız." dedi az önceki haline göre rahat tavrıyla.

"Hopali'nin teklifini kabul edersin sanıyordum!"

Neslihan ve Soyhan adamın adını duyduklarında göz göze geldi. Genç kız hızla bakışlarını kaçırdı. Samet kapının kenarına yaslandı ve suratına üzgün bir ifade bıraktı. "Boşuna mı ateşledi yani çocuk? Oysa, ne de güzel ateşlemişti! Benim bile gidip işe başlayasım gelmişti! Tüh, çok yazık oldu desene.."

"Neyse, geç kalıyorum!" Konuyu kapatma telaşıyla yanıp tutuşuyordu zavallı kız. Biraz daha burada kalırsa, sinirinden tutmak zorunda olduğu gözyaşlarını serbest bırakacaktı. Ve bunu hiç istemiyordu.

"Dikkat et yavrum.. Sağdan sağdan git belki yolun takıcı dükkanına çıkar!"

Neslihan gözlerini devirdi. Dedesinin bu çocuksu ruhunu kaybetmeyişini sevse de bazen sınırlarını ciddi anlamda zorluyordu. Cevap vermek istese de, tek kelime etmedi ve koşar adım evden çıktı. Samet'in anında ciddileşen suratı, kısılan gözleri Soyhan'ı buldu.

"Derdin ne senin?" diye sordu hiç beklenmedik sert çıkışıyla. Soyhan anlamsızca baktı. "Sesiniz bahçeye kadar geldi. Neyi sorguluyorsun? Daha önemlisi neden sorguluyorsun?"

Genç adam kuruyan dudaklarını ıslattı. Hala merdiven basamağında duruyordu. Kalan iki basamağı da inerek dedesinin önüne kadar geldi. "Bir şey olmuş, biliyorum! Hissediyorum! İkiziz biz dede! Ona karşı.." birden susan Soyhan çenesini sıvazladı. Dilinden çıkmayan o cümle resmen ağzının içini kavuruyordu. Bu durumu nasıl kabullenecekti? "Anlamıyorum!" dedi elleri iki yana açılırken. "Kardeşim o adama nasıl aşık olur?"

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin