Bölüm 21. Artvin / Part 1

Start from the beginning
                                    

"Özür dileyecek bir durum yok hayatım.. Karşı çıksam en başından çıkardım. O saf baban ikna olabilir hoş onunda saflığı bir benim üzerimde işe yaramıyor ya neyse!"

Gözündeki yaşlara inat kıkırdadı genç kız. "Nasıl anladın?" diye sordu merakla.

"Bir gün anne olunca sende anlarsın.." diyen annesine sanki görecekmiş gibi gözlerini devirdi. "Çok klişe olmadı mı?"

Nihan, sesli sayılacak bir nefes alıp bıraktı. En başından beri kızının duygularına tanık olan tek kişiydi belki de.. Ve ona bir türlü yardım edemiyor oluşu, bir anne için bu hayatta yaşayacağı en acı deneyimdi.. "Bak kızım ben annemi babamı küçük sayılacak bir yaşta kaybettim. Savunmasızdım. Cahildim. Korunmaya muhtaçtım. Evet, dayın her zaman yanımdaydı. Çok güçlüydü. Bana hem analık, hem babalık, hem abilik yaptı ama kimse bir annenin babanın yerini tutamaz yavrum. Sırlarını paylaşamazsın, yaralarını saramazsın.. Hele de hayatın gerçekten tehlikeli bir durumdaysa, burnunun ucunu bile çıkartamazsın yanında korumalar olmadan!" Nihan boğuk bir şekilde gülerek sesini biraz azalttı. "Hele de Cihan dayın gibi biriyle aynı evi paylaşıyorsan, tuvalete bile tek gidemezsin!"

"Anne.." diye inledi genç kız. Dayısına olan düşkünlüğü devreye girdi ansızın. "Dayım gerçekten mükemmel bir adam! Onunla aynı evi paylaştığın için ciddi anlamda şanslıymışsın!"

Nihan bunu çok iyi bildiği için hiç itiraz etmedi. "Hayatını yaşayacağın en güzel yaşlardasın bebeğim.. Ve bu yaşlara tekrar dönemeyeceksin. Korkularını bir yere bırak ve umudunu sakın kaybetme.. Dilediğince gez.. Bıkmadan kahkaha at. Aynadaki yansımana artık beğenerek bak. Tehlikeleri düşünme. Ardında bıraktıklarını aklına dahi getirme. Böyle fırsat insanın ayağına her zaman gelmez bunu da unutma.. Ve babanı ben idare ederim orasınıda hiç düşünme!"

Halihazırda bekleyen göz yaşları asılı kaldığı kirpiklerden usulca süzüldü genç kızın.. Ne kadar şanslıydı.. Böylesine mükemmel bir anneye sahipti. Boşta kalan eliyle yanaklarını ıslatan yaşları sildi. Tıpkı küçükken annesine söylediği o kelimeler dilinden bir bir dökülüverdi.

"Seni bir sürü seviyorum anne.."

"Ben daha çok, sarı papatyam.."

                          ***

"Malikaneme hoş geldin.."

Hopali, açtığı kapıyı ittirerek kızın girmesi için kenara çekildi. Genç kız iliklerine kadar işleyen soğuk yüzünden titrek bir adım atarak içeri girdi. Dişleri adeta birbirine vurmaktan kırılacaktı. Ellerini kollarının üzerine sürtüp kendini ısıtmaya çalışarak, "Çok soğuk.." dedi etrafa göz atarken. Elindeki valizlerle içeriye girerek ayağıyla kapıyı kapattı genç adam. "Yakarım şimdi sobayı.. Geç sen şöyle, bak köşede battaniye var ona sarıl.." dedi köşedeki odaya girerken. Üzerindeki kot ceketine can simidi gibi sarılan genç kız, adamın dediğini hemen yaparak battaniyeye dolanmaya başladı. Bir yandan da etrafını merakla süzüyordu. 

Çok büyük sayılmayacak, bir oda ve salondan oluşan kutu gibi bir evdi. Kapı direk salona açılıyordu. Duvarın bir köşesinde boydan boya uzanan minderlerle kaplı ahşaptan bir sedir vardı. Tam karşısında guzine dedikleri soba duruyordu. Adamın girdiği odanın yatak odası olduğunu düşündü. Çünkü görünürde başka bir oda yoktu. Yalnız başka oda olmasa bile salonu ziyadesiyle büyüktü. Salonun diğer bir köşesinde mutfak tezgahı vardı. Duvarlarda dolap yerine tahtadan raflar vardı. Sürekli o evde yaşayan biri için, eksik bir sürü eşya sayabilirdi kız. Lakin Hopali için bu kadar eşya bile fazlaydı. Ona yatacak bir yatak ve çay demleyecek bir çaydanlık yetiyordu.. 

SEVDANA GÖNÜL VERDİMWhere stories live. Discover now