∞ 5 ∞

1.2K 110 200
                                    

Merhaba okumaya başladığınız saati öğrenebilir miyim?

------------

-------

Bugün 13 Ekim İyi ki doğun Jimin-sshi! Seni seviyoruz. Çokça ve güzelce yaşa.

İyi okumalar...

---------------------

Yoongi her şeyini okulda bıraktığı için kapının önündeki saksının toprağını biraz eşeleyip içinden evin yedek anahtarını çıkardı ve ayaklarını yere sürüye sürüye içeri girdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yoongi her şeyini okulda bıraktığı için kapının önündeki saksının toprağını biraz eşeleyip içinden evin yedek anahtarını çıkardı ve ayaklarını yere sürüye sürüye içeri girdi.

Kaderinin bağlandığı çocuk hakkında ne yapacağını bilmiyordu. Gerçekten hiçbir şey bilmiyordu. O Jin'i gördüğünden beri onunla birleşmek için elinden geleni yapmıştı. Sürekli onu düşünüyordu, birleşirlerse neler yapabileceğini hayal ediyordu. Hatta kiliseye bile gitmiş, dilek dilemiş bildiği tüm ilahilere eşlik etmişti.

"Bence bir hata yaptım." Diye söylendi kendi kendine. "Tamam, Tanrı kendi kafasına göre yazıp çizebilir ama bizim düşüncelerimizi tamamen görmezden geleceğini sanmıyorum." İlerleyip televizyonu açtı ve ardından odasını adımlarken sinirle alnına vurdu. "Tabii yaaa... Kiliseden sonra bir de işimi sağlama alayım diye büyü yapmaya çalışmıştım kesin Tanrı beni cezalandırıyor galiba. Ama Tanrım o büyü için Jin'in saçı, eşyası falan gerekliydi, yemin ederim hiçbir şey çalmadım hala uslu bir çocuğum ben." Yatağına ilerleyip örtüsünü ve yastığını alıp salona geri döndü ve hemen televizyonun karşısındaki kanepeye kendini attı. "Tanrım işimi sağlama almak için yapmıştım. Ne yalan söyleyeyim bir şamanla falan bile konuşasım gelmişti belki şey hocasıyla da konuşurdum... şey... neydi, heh cami! Kore hükümetinin camiye sahip olduğunu bile bilmiyordum. Jin bana hep yeni şeyler katıyor..." Biraz kanepede tepindikten sonra sehpanın üzerinde unuttuğu kumandaya uzanmaya çalıştı. "Ben dindar bir insan bile değilim Jin pezevenginin bana yaptırdıklarına bak. Bari birleşseydim! Ahhh! Sen de gel işte." Dedi kumandaya ama kumanda yerinden kıpırdamadı ve Yoongi biraz daha uzanınca kanepeden aşağı düştü. Asla güzelce kalkıp almıyordu ve bu olay hep yere düşmesiyle sonlanıyordu. "Şu ayak parmaklarımı biraz daha çalıştırayım da artık onunla uzanıp alacağım kumandayı. Taehyung piçi nasıl yapıyor lan bunu?" kanepeye iyice yerleşip örtüyle kendini sarmaladı. Bir okul formasıyla ne kadar rahat olunabilirse o şekilde rahattı ve açtığı çizgi filme odaklanmıştı. Televizyonun sesini duyabileceğinden biraz daha fazla açıp zihnindekileri duymamaya çalıştı.

Namjoon ile konuşmak istiyordu ama kızgın olabilirdi, sonuçta ona haber vermeden kaçıp eve gelmişti. Haber vermek isterdi ama birine 'Cezayı sana kitleyip gidiyorum...' da denmezdi değil mi? Hem onun yanında Jimin vardı ve yalnız kalmalarını sorun etmezdi.

Sinirle ayaklarını kıpırdatıp örtüye tekme atmaya başlamıştı. "Olmuyor abi, Pororo bile olanları düşünmemi engellemiyor. Ne bok yiyeceğim ben yaaa?" (Pororo: Kore yapımı bir çizgi filmdir. Ana karakter bir penguendir.) Örtüyü üzerinden atıp oturur pozisyona geçti. Şuan ne yaptığından emin değildi. İçinde acayip bir enerji vardı ve onu neye kullanması gerektiğini bile bilmiyordu. "Bunlar bir rüya ben aslında hiç uyanmadım. Bugün annemin işe gitmeden önce beni kaldırması bile anormaldi zaten." telefonu çalınca tekrar kanepeden kalktı ve sehpanın üzerinden telefonu aldı. Namjoon'un ismini görmek onu birazcık germişti.

THE RED THREAD OF DESTINYWhere stories live. Discover now