Bölüm 16. ~Sebep Olduklarımız~

Start from the beginning
                                    

Meltem'in sevinçleri buhar olup uçarken, hüsranla, "Nasıl ya? Mesajlarımı almadın mı?" diye sordu. Berat, alayla dudaklarını kıvırdı. "Seni engellediğim için almadım kusura bakma, canım kardeşim!" dedi.

"Adi düşman yaveri!"

Berat bakışlarını kardeşinden çekerek, annesine çevirdi. "Anne akşama Mardin'e geçmek zorundayım. Birkaç günlük eşya hazırlar mısın?" dediğinde Füsun hayırdır dercesine baktı.

"Akşam yemeğe gidecektik Giray amcanlara.." dedi sakince.

Berat duraksadı. Ona kimse bir şey dememişti. Babasının işleri yoğun olduğu için denetim için kendini feda etmişti Mardin işine. "Neden ki? Bana kimse bir şey demedi!" Genç adamın merakı son hız yükselirken Meltem, önemsiz bir tavırla omzunu çekti. "Senin haberin yok mu?" diye sordu. Berat nefesinin hızlandığını hissetti. Öyle yemekler her zaman olmazdı. Kutlama gibi şeylerde bir araya gelirlerdi. Aklına Feray'ın bir sinsilik yapacağı geldi. O öpüşme olayının üzerinden ne görmüştü, ne de konuşmuştu.

"Fulya döndü!" dedi Meltem abisinin girdiği şoku anlamadan. "Temelli!"

İşte bu beklediği bir şey değildi genç adamın.. Olmasını istediği bir durumda değildi.. Geçmiş Azrail gibi yapıştı yakasına oracıkta. Koca bir boşluğa süzüldü bakışları. Nefes aldığı bile aşikardı. Şimdi ne yapacaktı? Bir gün, karşılaşmak zorunda olduğunu biliyordu. Peki, o karşılaşmaya hazır mıydı?

"Oğlum iyi misin?"

Füsun, aniden garip tavırlar sergileyen oğlunun koluna dokundu. Berat, korkuyla irkildi. Tavırlarını kontrol almaya çalışsa da nafileydi. "İyiyim." dedi yalan söylemeye çalışarak. Burada beklemenin anlamı yoktu. O karşılaşmaya hazır değildi. "Eşyaları ben ayarlarım." dedi ve hızla mutfaktan çıktı. Anne kız birbirine bakarak dudak büzdü. Berat'ın hareketlerindeki anormallik Meltem'in dikkatinden kaçmazken, peşinden gitmek için hareketlendi. "Yardım edeyim." dedi annesini geçiştirmek için ve koşar adımlarla gözden kayboldu.

Odaya girdiği anda hemen eşyalarını dolaptan üçer beşer çıkartan genç adam, ufak bir valizin içinde gelişi güzel sokuşturdu. Ardından açılan kapı sesiyle duraksayan Berat, gözlerini kapatıp sakin bir nefes aldı. "Ben hallederim dedim ya anne!" dedi sertçe.

"Benim.." dedi Meltem sakince. Berat, umursamadan işine devam ederken, genç kız abisinin yanına kadar geldi. "Neyin var senin? Suratın bembeyaz oldu!" diye sordu. Dolaba tekrar yöneldi Berat. Göz göze gelmemeye çalışıyordu kardeşiyle. Çünkü, çok iyi biliyordu. Meltem, eğer bir yara gördüyse onu kanatana kadar kaşırdı. Sebebini mutlaka öğrenirdi. "Yok bir şeyim, yorgunum sadece!" dedi geçiştirmeye çalışarak.

"Hayır değilsin!" Meltem'in inadıyla başa çıkmak zor olsa da, elindeki kozu kullanmaktan çekinmedi genç adam. Çekmeceyi açtı. Birkaç eşya daha aldı eline. "Sende benimle gelebilirsin. Anca böyle cezadan kurtarabilirim seni. Tabi istersen.." dedi.

Meltem, kısa biran için duraksadı. Aslında ona da iyi gelebilirdi uzaklaşmak. Hem ne zamandır Mardin'e gitmemişti. Akşamki yemek aklına gelince suratı düştü. "Ama akşamki yemeğe gitmeyecek miyiz? Gece çıkardık yola.." dedi umutla.

Berat'ın kararı kesindi. Bunu belli edercesine, "Hayır, hemen gitmemiz lazım!" diye bağırdı. Bu kadarı Meltem için yeterliydi. Artık kesindi bir şeyden kaçtığı. Genç kız, elini hızla uzattı ve abisinin elindeki eşyayı alarak valize koymasını engelledi.

"Sen neden kaçıyorsun?" diye sordu şüpheyle.

Berat duraksadı. Hala kızın suratına bakmıyordu. Sırtını dikleştirdi ve elini uzatarak eşyasını almak istedi. "Ver şunu abim." dedi. Meltem elini arkasına götürdü. "Ya da kimden kaçıyorsun diye mi sormalıydım?"

SEVDANA GÖNÜL VERDİMWhere stories live. Discover now