Bölüm 16. ~Sebep Olduklarımız~

En başından başla
                                    

Hopali tavandan gözlerini çekip Deniz'e çevirdi. "Saçma saçma konuşma Deniz. Hem, sabah sabah ne başımdasın?" dedi dişlerinin arasından. Deniz, alayla kaşlarını kaldırdı. Konuyu çevirme çabası takdire şayan olsa da ne için geldiğini hatırlayınca bakışlarıyla komodindeki saati işaret etti.

"Sabah olduğuna emin misin dayısı? İstersen bir saate bak.." dedi. Genç adam kafasını hafifçe çevirip saate baktı. Bakmasıyla yatakta doğrulması bir olurken, gözleri yerinden çıkarcasına aralandı. "Ula o da ne?" "Saat bir mi?" diye sordu telaş içinde.

"Bence kalkmana gerek yok. Üç beş saate güneş batacak.."

Odanın içinde kıyafetlerini arayan adam, "Oy nenem oy! Ceset gibi uyumuşum ya!" diye söylenirken, durdu ve Deniz'e baktı. "Sen bir şey istemeye mi geldin?" diye sordu. Deniz, masum bir şekilde gülümsedi ve kafasını evet dercesine salladı. "Konu şu ki, yardımına ihtiyacım var. Daha doğrusu ihtiyacımız var!" dedi gülüşleri sinsi bir hal alırken. "Bir yardım borcun varmış.." dedi ve ayağa kalktı. "Yani dayısı, hesap kapatma günün!"

Genç adam, düşüncelerinde yakın bir geçmişe gidip geldi saniyesinde. Kaşları sinirle çatılırken, "Dur tahmin edeyim. O şam şeytanı Meltem'in başı belada!" dedi.

Deniz, gülüşleriyle gerekli cevabı dayısına verdi. Hopali gözlerini kapattı. Şu hayatta sadece uyku halinde huzuru bulan adam kafasını geriye doğru atıp inledi.

"Sırf sizden kurtulayım diye, yemin ediyorum ölüm uykusuna yatacağım!"

***

"Ya abi Allah aşkına kaç yaşına geldim! Bu yaşta ev cezası mı olur? Babamı ikna eder misin artık! Ve lütfen beni ara!"

Meltem, kaç saattir abisine sesli mesaj attığını bilmiyordu. Annesinin verdiği akılların üzerine babasının suç mahalline yaptığı baskın sonucu hayatı kararmış ve bütün suç annesinin olmasına rağmen cezayı sadece o almıştı. Ve bu durum ona göre hiçte adil değildi. Ayaklarını sertçe yere çarpa çarpa mutfağa geçtiğinde annesinin keyifle kahve içtiğini gördü. Ağzı şaşkınlıkla aralanan kız, ellerini hayretle iki yana açtı.

"Ben burada sinirden gebereyim. Sen keyif kahvesi iç!" dedi kızarmış suratıyla. Füsun kızına cevap vermek yerine, fincanını dudaklarına götürüp sesli bir şekilde yudumladı. "Bana yön veren sendin anne! Söylesene, babam neden cezayı sadece bana kesti?"

Buna hayat tecrübesi deniyordu. Füsun'un kaşı gözü farklı oynarken, "Bebeğim taktik meselesi bu! Zamanla sende ceza almamayı öğrenirsin.." dedi. Meltem taktik meselesini düşünür gibi gözlerini kıstı. Bu gidişle hayatını ceza alarak evde geçireceği için, hiçbir şey öğrenemeyecek iki duvar arasında çürüyüp gidecekti.

"Yiğit aradı mı?" diye sordu Füsun konuyu geçiştirir gibi. Meltem gerçek dünyaya döndü. Ayağını sürüye sürüye yürümeye başladı. Annesinin tam karşısındaki sandalyeyi çekiştirip oturdu. Tepesinde toplu duran saçlarından sarkan bir bukleyi parmağına doladı. "Aramadı!" dedi baygın bir şekilde.

"Hayret!" dedi Füsun dudak büzerek. "Demek senden vazgeçmiş!" diye devam etti önemsizce. Meltem aniden duraksadı. "Ne demek benden vazgeçmiş?" diye sordu.

Füsun tam ağzını açtığı anda, mutfak kapısından giren oğlu sebebine aniden sustu. Meltem abisini gördüğü anda sevinçle ayağa fırladı. "Ay biliyordum! Beni kurtarmaya geldin dimi? Canım abim, can abim!" dedi.

Berat çatık kaşlarıyla kardeşine baktı. Sırf arama tacizlerinden bıktığı için onu engellemişti. Bu seferde ek destek güçlerini devreye sokmuş, bir türlü rahat vermemişti. En son Hopali'nin araması sonucunda kayıtsız kalamayan Berat, pes ederek eve gelmişti. Tabi bu kısımları anlatma gereği duymayan genç adam, tepkisini hiç bozmadan kafasını iki yana salladı. "Hayır, tabi ki!" dedi sertçe.

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin