35 (Berna - Buğra)

1K 73 70
                                    

Berna ve Buğra için özel bir bölüm yazmak istedim. Söz verdiğim üzere yeni bölümleri geciktirmiyorum. Sizdende yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Desteklerinize o kadar çok ihtiyacım var ki... Lütfen benden esirgemeyin ❤

BERNA'NIN ANLATIMINDAN...

"Görüşürüz güzelim. Kapıyı kilitlemeyi unutma tamam mı?"

Başımı sallarken abim yanağımı öptükten sonra ilerlemeye başladı. Mahalle pek tekin bir yer olmadığından it kopuk doluydu. Tamam kabul, çoğu Baran'ın arkadaşıydı ama o bile güvenmiyordu serserilere. Biraz ulaştığında dediği gibi kilitleyecektim ki tam kapatacağım esnada araya koyulan ayak engel oldu. Kim olduğuna baktığımda Buğra'yı görmeyi beklemiyordum açıkçası.

"Senin ne işin var burada?"

"Konuşalım mı biraz?"

"Hayır!" Diyerek kapıyı kapatacaktım ki izin vermeden beni ittirerek içeri girdi. Ya sabır... Hem suçlu hem güçlü. Neyse ki annem evde değildi. Küçük kardeşim Berk'de okuldaydı. İnşallah kolu komşu görmemiştir diyerekten kapıyı kapattım. O ise çoktan salona geçmiş, kanepeye yayılmıştı.

"Ne istiyorsun?"

"Otur."

Emir vermesi çok sinirimi bozsa da kavga etmek istemediğimden karşı çıkmadım. Fakat ondan en uzak köşeye gitmiştim.

"Berna ben... Özür dilemek istiyorum?"

"Ne için?"

"Şey... O gece."

Ne yani?! Benimle birlikte olduğu için mi özür diliyordu?!"

"Defol git Buğra!"

Pişman olması gereken şey yatmamız değildi. Sabahki davranışları olmalıydı. Resmen tek gecelik sürtüklerinden biriymişim gibi yapmıştı. Hatta eve dönmem için para bile bırakmıştı!

"Berna sakin olur musun?!"

"Olamam tamam mı geri zekalı?! Resmen suratıma fırlattın iki yüz lirayı!"

"Ben pişmanım..."

"Çok inandırıcı (!)"

Yerimden kalktığımda "Gitmeni bekliyorum." Diye homurdandım. Fakat o bileğimden tutarak kendine çekmişti. Yanına oturmamı sağladı bu defa. Sonra uzun uzun yüzümü inceledi.

Makyajsızdım.

İnşallah sivilcem çıkmamıştır.

"Çok güzelsin..."

"Ne o? Bir daha mı yatmak is-"

"Berna, gerçekten özür dilerim. Pişmanım tamam mı? Öyle davranmamalıydım. Senin ilkinmiş... Ben gittikten sonra fark ettim. Onlardan biri olduğunu zannetmiştim. Tekrar çok özür dilerim. Hem zaten kafamda yerinde değildi ki. Biliyorsun ikimizde çok içmiştik. Ağzımdan çıkanı duymuyordum bile."

Gözlerinde gerçekten pişmanlık vardı. Çaresizmiş gibi hissettiğini anlamıştım. Fakat beni ne kadar üzdüğünü bilmiyordu. Çok ağlamıştım. Minel'le aramız bozuk olmasına rağmen yanımda durmuştu. Yani sarılmama izin vermiş ve hem hakaret, hem de teselli etmişti. Arada laf sokmayı unutmazdı o. Fakat bu sayede hata yaptığımı anlamamı sağlamıştı. Annemin babasıyla evlenmesinde onun suçu yoktu ki. Sonradan fark etmiştim. Çocukken de çok yakın arkadaştık. Benden büyük olduğunden hem ablalık hem arkadaşlık yapmaya çalışırdı. Annem onu kovduğunda ve abimde küfür ederek gitmesini söylediğinde belli etmese de çok üzülmüştü. Baran'da yanlış yaptığını anlayıp geri dönmesi için ikna etmeye çalışmıştı ama kırıldığında kolay kolay affetmezdi Minel. Bana karşı bile hâlâ kin vardı içinde. Kolay hırslanıyordu. Fakat her şeye rağmen içindeki sevgi, karşındaki birinin üzüldüğünü görünce nefretinin yerini kaplıyordu. Bende Buğra'nın üzgün olduğunu anlamıştım. Sonuçta tek yanlış yapan o değildi ki. Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde yanılabiliyorduk. Abartmamam gerekiyordu. Zaten pişman olmuştu.

"Tamam, affediyorum. Gidebilirsin şimdi."

"Ben gitmek istemiyorum ki?"

"Ha?"

"Ben seni istiyorum Berna." Diye mırıldandı. "O gün içime kazık oturdu sanki. Kadınları kolay kolay üzmem. Senin de üzülmeni istemezdim. Ama... Bir anda oldu işte. Sonradan fark ettim hatamı. Hem senden hoşlanmıştım da. Belki, deneyebiliriz. Ne dersin?"

Gülümsemeye çalışırken "Vicdan azabı çektiğin için böyle söylüyorsun..." diye mırıldandım. "Gerçek hislerin bunlar değil."

"Bilemezsin. Ne düşündüğümü anlayamazsın Berna. Ben artık istesem bile bırakamam ki seni. Sen... Annem gibi kokuyorsun."

"Nasıl?"

Gözlerini kaçırırken asıl benim içime kazık oturdu sanki. Çok acı çekiyormuş gibi görünüyordu. Bence bunun tek sebebi ben ya da bana karşı duyduğu vicdan azabı değildi. Başka nedenleri de vardı. Cevap vermedi. Sadece "Sana sarılabilir miyim?" Diye sordu. Geri çeviremezdim. Belli ki şu anda buna ihtiyacı vardı. Kollarımı boynuna dolarken başını göğsüme koymasını sağladım.

Sanırım ben aşık olmaya başlıyordum.

Oy vermeyi unutmayın lütfen :)

her yıldız bir gün söner.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin