28. Bölüm

773 76 31
                                    

Satırlar arası güzel yorumlarınızı ve oylarınızı heyecanla bekliyorum. Profilimi takip ederseniz çok sevinirim.

☆☆☆☆☆☆


"Minel biraz yavaşlar mısın?!"

Arkamdan bana yetişmeye çalışan sevgilime omuz silktim. O hızlansındı. Çünkü birazdan yağmur yağacaktı. Hava çok kötüydü. Hemen bir otel bulup yerleşmeliydim. Elimde valizlerimle sokakta kalmak istemiyordum çünkü. Zaten yine işe gecikmiştim. Artık alışmış olmalıydı Mirza Bey. Neyse ki bu sefer arayıp haber vermiştim. Bir yalan uydurup izin istemiştim. Yalvarmam gerekse de zar zor ikna edebilmiştim. Yarın önüme yığınla dosya koyacağını biliyordum. Ama beni o tecavüzcü kılıklı herifin yanına tek başıma gönderdiğine saysındı. Bu yüzden pek fazla takmamıştım kafaya.

Caddeye çıktığımızda gördüğüm tabelayla derin bir nefes aldım. Her ne kadar kötü bir yere benzese de birkaç günlüğüne işimi görebilirdi. Zaten şu anda başka çarem yok gibi görünüyordu.

"Orada kalmayı düşmüyorsun herhalde."

"Hayır." diye mırıldandım. "Tamda onu planlıyordum."

Homurdandığını duyabiliyordum. Rahatsız oluyorsa burada durmak zorunda değildi. Başımın çaresine yalnızda bakabilirdim.  "Aksel eğer yanımda olmak istemiyorsan gidebilirsin tamam mı?"

"Saçmalıyorsun. Her zaman buradayım ama. Tekin bir yer değil gibi."

"Zaten birkaç günlüğüne sadece."

Pes edermişcesine "Pekala." dedi. Sonra beraber oraya doğru yürümeye başladık. Elimdeki bavulları almıştı. Aniden çıktığım için mahallede verme fırsatım olmamıştı. Zaten çok ağır değillerdi. Maaşımı aldıktan sonra gardırobumu da yenileyecektim. Kendime sıfırdan bir hayat kurmak istiyordum. Her şey mükemmel olacaktı. Kimsenin beni üzmesine izin vermeyecektim. Aksel'e de çok fazla bağlanmamaya çalışıyordum. Yine de etkisine kapılmamak mümkün değildi. Çok seksi ve karizmatikti. Ve şu sıralar hiç gitmeyecekmiş gibi hissettiriyordu.

Bastıran yağmurla beraber otele girdiğimizde etrafı süzdüm. İdare ederdi. Fakat o hala söyleniyordu. Umursamadan resepsiyona yöneldim. Bıyıklı bir adam duruyordu. Yani kılları biraz daha uzarsa ağzına girebilirdi. Aksel tiksinircesine bakarken derin bir nefes aldım. "Merhaba, ben tek kişilik bir oda tutacaktım."

"Çift kişilik var."

Tamda bunu bekliyormuş gibi kolumu tutarak "O zaman gidelim hadi." dedi. Sert bir bakış attım ona. Aynada görsem ben bile ürkerdim kendimden. Çünkü sinirlenince gözüm kararıyordu sanki. Ve o benim sabrımı sınıyordu.

"Tamam olur."

Başını sallarken adımı sordu. Cevap verdiğimde bilgisayar olmadığı için önündeki deftere birkaç şey yazıp, arkadaki mantar panodan aldığı anahtarı uzattı. "İkinci kat, yedi numara."


☆☆☆☆☆


"Minel burada tek başına kalmanı istemiyorum."

Odayı inceleyen Aksel'in kararlı ses tonuyla kurduğu cümleye karşılık ofladım. Gerçekten sıkmaya başlamıştı. Bunaltıyordu beni. Sanki gidecek başka bir yerim vardı.

"Geçici bir süreliğine..."

Tam cevap vermek için ağzını açmıştı ki göğün gürlemesiyle beraber dudaklarımdan küçük bir çığlık kaçarken kollarımı boynuna doladım hızla. Küçüklükten beri ödüm kopardı çakan şimşeklerden. Çok ürkütücülerdi bence. Hele piçlik yapmak için Baran'ın böyle zamanlarda anlattığı korku hikayeleri yok mu... Eskiden de şerefsizdi ya.

"Şşt... Korktun mu sen?"

"Yok keyfime sarılıyorum (!)"

"Biliyorum. Herkes benden zevk alır zaten."

Göz devirme isteğimi bastıramadım. Benden bile fazlaydı egosu. Ağır gelmiyor muydu taşımak acaba?

"Ciddiyim ben Aksel."

"Tamam bebeğim. Bu gece burada kalırım bende."

Aslında tam olarak istediğim şey bu değildi. Kabul, dün gece normal bir şekilde uyumuştuk ama... Her zaman aynısı olmayacaktı ya. Açıkçası Berna'nın yaptığı hatayı yapmak istemiyordum. Birçok kişi için evlilik dışı ilişkiler sorun olabilirdi ama bana göre o kadar önemli değildi. Fakat çekindiğim şey başkaydı. İlkim olmasının yanı sıra bunca sıkıntının içinde bırakıp giderse öylece kalırdım ortada. Kimse yoktu yanımda. Tamam güçlüydüm de... Her şeyle tek başıma mücadele edemezdim. Zaten Mirza Bey kovmak için yer arıyordu. Birde işten atılırsam ne yapardım?

"Olur ama fazla yanaşmak yok."

"Hmm..." diye mırıldanırken çoktan dibime girmişti. Ben ne diyorum, o ne anlıyor ya...

"Aksel, bu gün moralim zaten bozuk. Sana çatmayayım."

Oflayarak geri çekildi ve koltuğa oturdu. Dik dik bakıyordu. Omuz silkerek yanına geçtim. Tamam, en azından sarılabilirdim. Başımı göğsüne yasladım. Çok yorulmuştum artık. Biraz dinlenmek istiyordum.

"Minel sana bir şey soracağım."

"Sor." diye mırıldandım. Fakat sesi biraz gergin çıkmıştı. 

"Hani sen, biz sevgili olmadan önce anneni anlatmıştın ya. Babanı ve seni terk ettiğini söylemiştin."

Bahsettiği konuyla beraber kaşlarım çatıldı istemsizce. Ne alakaydı şimdi? 

"Peki nereye gittiğini, daha doğrusu kiminle evlendiğini biliyor musun?"

Açıkçası bu konuyla hiç ilgilenmemiştim. Duymak bile istemiyordum çünkü. Araştırmamıştım. Babamla, üvey annem olacak Banu konuşurken kulak misafiri olmuştum bir kere. 

"Hayır ama... Geçen sene kocasının öldüğünü öğrendim." diye cevap verdim. Yine sorgulamamıştım. O sıralar geleceğini düşünmüştüm sadece. Belki döner diye umutlanmıştım. Fakat hayal kırıklığına uğradıktan sonra tamamen vazgeçmiştim. Benim annem yoktu. Kendimi kandıramazdım daha fazla. Olsaydı başka biri için bırakmazdı sonuçta.

"Neden sordun ki?"

"Hiç..." diye mırıldandı. Fakat gözlerine baktığımda değişik bir duyguyla karşılaşmıştım. Endişelenmiş gibiydi. Anlamaya çalıştım fakat olmadı. Kendisi de çözememiş gibiydi. Neydi onu bu kadar düşündüren şey?



Bölüm nasıldı?

Yorumlarınızı ve görüşlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Profilimi takip etmeyi unutmayın.

İnstagram Hesabım: aleynaozgul1

her yıldız bir gün söner.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin