12. Bölüm

1.1K 125 23
                                    

Satırlar arası güzel yorumlarınızı ve oylarınızı heyecanla bekliyorum. Profilimi takip ederseniz çok sevinirim.

☆☆☆☆☆


Dokuz buçuk!

Saat tam dokuz buçuk!

Baran'ın bana eve geleceksin demesinin üzerinden neredeyse iki buçuk saat geçti ve telefonumun şarjı bitti! Kim bilir kaç kez aramıştır... Bir bırakmıyor ki Mirza Bey beni, gidip de şarj cihazı bulayım. Kendisi de vermiyor! Eve gidince üvey abim bacaklarımı kıracak vallahi.

"Mirza Bey, ben artık çıksam mı?"

"Olmaz, o dosyaları bitir önce."

"Abim beni merak eder ama."

Bu da yalan. Baran beni merak etmez ki. Baran benim ağzıma eder, saçlarımı kökünden koparır, ağzımı burnumu dağıtır, gözümü falan morartır... Ama merak etmez.

"Abin mi?"

"Şey... Yani üvey abim."

"Onunla mı sevgilisin?"

Ay Allah korusun! Baran'la ben mi? Yemin ediyorum çimento yerim yine de onunla sevgili olmam. Hem o üvey de olsa abim benim. Ona hiç farklı anlamlarda bakmadım.

"Tabii ki de hayır."

"İyi, kalk bırakayım ben seni."

Hiç itiraz edip, reddedemeyecektim. Canıma susamadım ben. Zaten iyi bir azar işitecektim. Şimdi toplu taşımayla gidersem epey bir gecikirdim.

"Olur..."

O da ceketini üzerine geçirip kalktığında eşyalarımı topladım. Kendi masam diye iyice yayılmıştım. Rahattı burası. O homurdana homurdana hazırlanmamı izlerken sonunda bittiğinde, birlikte odadan çıktık. Asansöre ilerlerken ve hatta otoparka indiğimizde bile tüm gözler üzerimizdeydi. Son model arabasına binene kadar bizi gören -daha doğrusu onu gören- herkes selam vermişti. Resmen çalışanları bu adama tapıyordu!

Ben adresimi söylediğimde navigasyona girdi ve hemen ardından gaza kökledi. Arabayı çok hızlı sürmesinin yanı sıra ustası gibiydi. İnanır mısınız yolculuk boyunca bana klasik araçlara olan tutkusundan bahsetti. Bende mal gibi onu dinledim. Arada bir içimden sövüyordum da. O kadar para eski külüstürlere dökülür müydü ya?! Hayır madem alıyorsun, bin yani. Öyle değil mi? Evinin garajında saklıyormuş hepsini. Koleksiyon yapacakmış beyefendi.

Bu şekilde konuşa konuşa neredeyse kırk beş dakika gibi bir süre sonra mahalleye gelebilmiştik. Bence bu bir rekordu çünkü normalde iki saatten önce eve gelmek çok zordu. "Teşekkür ederim."

"Önemli değil de... Sen burada mı yaşıyorsun?" Derken etrafa yabancı bakışlar atıyordu.

"Herkes veliaht olarak doğmuyor Mirza Bey."

"Ya sana bir şey soracağım. Veliaht falan diyorsun da, bu şirketin babamdan bana geçtiğini nereden biliyorsun?"

Lanet olsun! Ne diyecektim şimdi ben?! Senin rakibin olan eski zengin, yeni fakir Aksel Aras'a ajanlık yapıyorum mu?!

Bir kez de pot kıracak bir şey yapma Minel!

"Ee şey... Her insan çalışacağı yeri araştırır değil mi?"

Gülerek başını salladı. Oh be... Neyse ki anlamamıştı. Bende "İyi geceler." Dedim ve arabadan indim. Mahalle neredeyse zifiri karanlıktı. Sokak lambaları son bir aydır yanmıyordu zaten. Her an her yerden öcü veya canavar çıkabilir diye düşünürken eve birkaç metre kala sol taraftaki sokağa baktığımda birisini dövdüklerini gördüm. İşte bizim mahallenin yaratıkları toplanmıştı! Buna alışkındım ama yine de merak ettiğim için yavaş adımlarlar oraya doğru ilerlemeye başladım. Az bir ışık vardı ve dövenin de dövülenin de yüzü görünmüyordu. Ama biraz daha yaklaş-

"Aksel!"

Öyle bir bağırdım ki... Baran, Aksel'i dövüyordu! Daha doğrusu ikisi de birbirini dövüyordu. Üvey abimin arkadaşlarıysa bu sefer karışmak yerine onları seyrediyordu. Yalnız Aksel var ya Baran bana döndüğünde suratına bir çaktı... Anladım ki sandığım kadar boş değilmiş gerçekten de.

"Minel eve git."

Tabii ki de dediğini dinlemeden koşarak yanlarına gittim ve aralarına girerek Baran'a engel olmaya çalıştım. "Ya siz ne yapıyorsunuz?! Aksel iyi misin?"

Baran sertçe bileğime asılıp "Sana eve gitmeni söyledim!" Diye bağırarak beni kenara savurdu.

"İtme lan kızı!"

"Sana ne oğlum?!" Diyerek bu kez yine Aksel'e saldırdı Baran. Bunu yaparken de kenarda onu izleyen bir iki arkadaşına beni kastederek "Götürün biriniz şunu eve!" Demeyi de unutmadı. Emrini alan oğlanlardan biri hemen yanıma gelip kolumdan tuttuğunda sertçe ittirerek kendimden uzaklaştırdım. "Bırak beni! Baran ne yapıyorsun ya?!"

"Kes sesini ve defol git Minel!"

"Hayır, dur!" Diyerek koluna yapışmıştım ki ateş saçan gözleri beni buldu. 

"Baran, lütfen bir şey yapma ona..."

"Seni neden bu ilgilendiriyor Minel?!"

Sorduğu soruyu es geçerek "Abi ne olur yapma. Bırak onu." diye mırıldandım yeniden. En sevmediğim hitap kelimesini bile kullanmıştım. Daha ne yapayım?!

Burnundan soluyordu resmen. "Tamam o zaman Minel. Ona yapacaklarımı sana yaparım bende evde. Yürü hadi!"

Korkuyla bir iki adım geriledim. Pekala... Aksel kendini savunabilirdi ama ben savunamazdım.

"Şey, tamam ya. Siz en iyisi devam edin. Ne demişler insanlar konuşa konuşa Aksel'le Baran dövüşe dövüşe..."

Bu sefer ikisi de bana sert sert bakmaya başladı. Aman bunlarla uğraşılmaz ya. Ne bok yiyorlarsa yesinler!

Tam üvey abim yeniden yumruğunu savuracaktı ki eli havada kaldı. Çünkü bu sefer damdan düşer gibi Ayça ablada gelmişti. İşte şimdi tam oldu...

"Aksel! Ne oldu sana böyle ablacığım? Kim yaptı?"derken panikten Baran'ı görmemişti. Aksel'in yüzünü elleri arasına almış kanayan yerlere bakıyordu.

"Yok bir şey abla."

"Baran seninki süt kuzusu çıktı baksana."

Üvey abimin gruptakilerden biri Aksel'e laf attığında Ayça, Baran'ı görebilmişti sonunda.

"S-Sen?"

İkisi de birbirine şaşkın ördek gibi bakarken gözü Baran'ın kolundaki bileklik gibi şeye takıldı Aksel'in ablasının. "O beni-"

"Neyse Aksel, çok geçmiş olsun sana. Hiç merak etme biz bunu yapanı buluruz hemen. Gel canım kardeşim artık evimize gidelim. İyi geceler..."

180° derece dönüş yapan Baran'a sadece ben ve Aksel değil, herkes şok olmuş bir şekilde bakıyordu. O ise nazikçe bakın altını çiziyorum nazikçe kolunu omzuma atarak yürümeye başladı. Arkasındaki fazla kalabalık olmayan arkadaş grubuna "Hadi arkadaşlar gelsenize." Diye seslenmeyi de unutmadı. Acaba Aksel çok sert mi vurdu da böyle mi oldu? Ay yoka onun yerine beni mi dövecek? Ama ben aralarından çekilmiştim. Hem dövecek olsa itip kakar, kolunun altına almaz ki?

"Sakın bozma. Hemde öyle bön bön bakıp durma."

"B-Baran iyi misin?"

"Çok..." diye mırıldandı gülümserken. "Çok iyiyim, hemde hiç olmadığım kadar."

Elimi anlına götürüp ateşi var mı diye baktım. Yoktu da... Allah Allah. Başımıza taş yağacak.



Bölüm nasıldı?

Yorumlarınızı ve görüşlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Profilimi takip etmeyi unutmayın.

İnstagram Hesabım: aleynaozgul1

her yıldız bir gün söner.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin