22. Bölüm

788 70 7
                                    

Satırlar arası güzel yorumlarınızı ve oylarınızı heyecanla bekliyorum. Profilimi takip ederseniz çok sevinirim.

☆☆☆☆☆


"Gece gece alkollü, ehliyetsiz ve ruhsatsız araç kullandığınız yetmiyormuş gibi birde kavga ederek polisi peşinize mi düşürdünüz?!"

Yüzümüze doğru gürleyen polisle beraber gözlerimi sıkı sıkıya yumdum ve dudağımı dişledim. Promil ölçer de çıkacağını hiç düşünmeden çok az bir şeycik almıştım sadece.

"Bağırma lan sev-"

Yanımda zar zor ayakta dikilebilen Aksel, komisere horozlanacaktı ki elimle susması içim ağzını kapattım. Şu anki rezilliğimiz yetmezmiş gibi birde içeri attıracaktı bizi.

"Söyle bakayım kim bu aracın sahibi? Çaldınız mı yoksa?!"

"Ay yok memur beyciğim. Ne çalması!" diye durumu toparlamaya çalıştım. Bu Aksel'in beni bir hırsız konumuna düşürmediği kalmıştı zaten! Alacağı olsun...

"Çaldı!" diye bağırdı birden Baran. Herkes ona dönerken gözlerim neredeyse yerinden fırlayacaktı. Ne saçmalıyordu bu? Tam ağzımı açmıştım ki "Hemde kalbimi..." diye mırıldanarak Ayça'yı göğsüne yasladı.

Söyleyin ne diyeyim ben buna şimdi?

Kahretsin Buğra ve Berna'da açmıyor zaten telefonlarını!

"Bu iş böyle olmayacak. Şu aptallar iyice olay çıkartmadan yürüyün bakıyım nezarete!"

Lanet olsun! Yarın işe gidecektim ben... Olamaz ya.

"Bakın komiserim bizim bir suçumuz yok. O adamlar bana laf atmasaydı Aksel ve Baran kesinlikle şiddet uygulamazlardı."

Kendimi acındırıp haklı çıkarmaya çalışırken "Peki ya ehliyetsiz ruhsatsız araç kullanman ne olacak! Hırlı mısınız hırsız mısınız belli değil?!"

Elimle yüzümü sıvazlarken yalpalayarak ağırlığını iyice üstüme veren Aksel'i sertçe ittirdim. Yüzsüz. Onun yüzünden bu haldeyiz birde hala sırnaşıyor! Yılışık.


☆☆☆☆☆


"Of başım!"

Yanımda kafasını ellerinin arasına almış ileri geri sallanırken ovuşturup duran Aksel'le derin bir nefes verdim. Ah, şu lanet olası vicdanım... Dayanamıyordum ki. Sadece ona karşı değil. Kimseye kıyamıyordum.

"Çok mu ağrıyor?" Derken ellerini avuçlarımın arasına alarak kafasından çektim ve dudaklarımı saçlarına bastırdım. Tabii bunu yapmadan önce yan nezarette yatan Baran'ın da uyanık olup olmadığını kontrol etmiştim. Bunlarda kış uykusuna yatmıştı sanki... Dünden beri sarmaş dolaş Ayça ablayla uyuyorlardı. Onları gördükçe deliren Aksel'i duymuyorlardı bile. Bir süre sonra o da bıkıp susmuştu zaten.

"Masaj yapar mısın?"

Migreni olduğunu biliyordum. Ah be Aksel... Ne vardı bu kadar içecek?! Şimdi acıdan kıvranıyordu yanımda. Kollarımın arasına giriverdi bir anda. Göğsüme yasladı başını. Bende oynamaya başladım saçlarıyla. Mis gibi kokuyorlardı. Ve böyle canı yandığı zamanlar dibime sokulması ya da kıskandığı zamanlar ona ait olduğumu vurgulaması var ya... Kimseden görmediğim değeri ondan görüyordum. Ben hiç sevilmemiştim ki. Kucak açan herkese umut bağlıyordum. Yine de bu başımı her seferinde beladan belaya soktuğu gerçeğini değiştiriyordu. Onun yüzünden içeri bile girdim ya, bu da başıma gelmedi demem artık!

her yıldız bir gün söner.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin