33

679 69 75
                                    

BURAYI LÜTFEN ATLAMAYIN

Uzun  zaman olduğunu farkındayım. Bu yüzden hepinizden özür dilerim. Fakat HYBGS kurgusu güzel olmasına rağmen tutabilen bir kitap olmadı maalesef ki. Bunun en büyük iki nedeni var. Ben hep yeni bölümleri geciktirdim. Sizde oy vermeyip, yorumlar yapmadınız.

Bundan sonrası için harika olacağının garantisini vermek istiyorum.

Sizden de tek dilediğim yorum yapmanız. Gerçekten çok ihtiyacım var. Lütfen oylarınızla birlikte görüşlerinizi de esirgemeyin benden. Söz veriyorum bundan sonra ne geç gelecek, ne de sıkılacağınız şeyler olacak.

Bundan sonrası epey bir aksiyonlu ve romantik geçecek.

Çok fazla duygusal sahne gelecek.

Ve heyecan kat be kat artacak.

Artık beni yalnız bırakmayın. Ve birazda olda yanımda durun lütfen. Desteklerinizi bekliyorum❤

Hayatın bizi ne zaman, nerede ve nasıl şaşırtacağını bilemezdik. Bazen hiç ummadığınız bir anda çıkıverirdi geçmişte bıraktıklarımız, karşımıza. Bazen de gelecekten biri dikiliverirdi önümüze. Her ne kadar şok olsakta geçiciydi bu tepkiler. Ya sevindirir ya da üzerdi bizi hep ait olduğu zamandan gelmeyenler.

Annem gibi...

O çok geç kalmıştı.

Ve yetişmek için uğraşmamıştı.

Ben tesadüfen ona rastlamıştım. Yani dün, o eve gitmeseydim belki de ömrüm boyunca gerçekleri öğrenemeyecektim. Aslında, saatlerdir düşündüğüm tek bir şey var. Bilmeseydim daha iyi olmaz mıydı? Şimdi nasıl devam edecektim hayatıma? Üstelik üvey de olsa, çalıştığım holdingin başında abim vardı! Benimse kim olduğumu bilmiyordu.

O odadan çıktıktan sonra Mirza'ya bir şeyler geveleyip evlerinden ayrılmıştım. Otele geldiğimde berbat haldeydim. Odamda öylece oturup, pencereden dışarıyı seyrediyordum. Saat gece yarısını geçmişti. Fakat gram uykum yoktu. Aksel defalarca kez aramıştı ama açmamıştım. Baran'da öyle... Biraz kafa dinlemem lazımdı. Sabah işe gidecektim. Ve annemin tembih ettiği şekilde devam edecektim hayatıma.

Mirza'ya anlatmadan her şeyi, bilmiyormuş gibi...

O da söylemeyecekti!

Bana 'Şu saatten sonra sana annelik yapamam, benim tek çocuğum Mirza.' demişti. İstese kovulmamı sağlayabilirdi fakat neyse ki içinde birazda olsa vicdan kalmıştı. Eğer susarsam, durabileceğimi söylediğindeyse bir darbe daha almıştım sanki. Bu benim annem olamazdı. Tamam, hiçbir zaman samimi aile ilişkilerine sahip değildik fakat... Nasıl bir çocuğu için, diğerini reddedebiliyordu ki?

Benim suçum neydi?!

Ağlamamı bastıramayıp, gözyaşlarımı durduramıyordum. Benimde ihtiyacım olan şeyler vardı. Ve üstelik maddi değil, manevi! Sevgi gibi... Fakat o istersem para desteğinde bulunabilirmiş. Çok lazımdı değil mi?! Ben anne diyebileceğim birisini istiyordum. Üç kuruşa minnet edecek değildim!

O esnada kapı tıklatıldığında elimle yüzünü sildikten sonra yerimden kalktım. Oda servisi falan olabilirdi. Arada bir çarşafları değiştirmeye geliyorlardı. Onun dışında lüks bir yer tabii ki de değildi. Ucuz bir pansiyondu işte. Gerçi gecenin bir vaktinde gelmezlerdi ama...

Kapıyı açtığımda Aksel'le karşılaşmayı beklemiyordum açıkçası. En son bana trip atıyordu. Uğraşsamda barışamamıştık. Çatık kaşlarıyla "Neden bakılmıyor o telefona?!" Diye tısladı dişlerinin arasından. "Ne kadar endişelendiğime dair bir fikrin var mı?!"

Çok sinirli duruyordu. Onu ilk defa böyle görmüştüm. "İyiyim ben..." diye mırıldanarak yatağımın üstüne oturum. O ise kapıyı  sertçe çarparak kapattıktan sonra yanıma geldi.

"Gözlerin kıpkırmızı... Ağladın mı?!"

"Yok bir şey." Derken sesim titrediğinde "Minel bana yalan söyleme!" Diye azarladı bu defa.

"Bağırma artık Aksel, başım ağrıyor!"

Dayanamamıştım artık. Bir de onunla uğraşamazdım. Başımı ellerimin arasına aldım ve gözyaşlarımı yeniden serbest bıraktım. Bana şaşkın gözlerle baksada umursamadan "Gider misin? Yalnız kalmam gerek..." dedim.

Fakat o aldırmayarak yanıma oturdu. Ellerimi kafamdan çekerken, yüzümü okşadığında dayanamayarak sarıldım. Başımı omzuna koyarken hıçkırıklarım boynunda yankılanıyordu. Ani hareketimle afallasa da kollarını belime dolayıp başımı göğsüne bastırdı. "Tamam, özür dilerim. Sesimi fazla yükselttim. Hadi anlat bana... Ne oldu?"

"Aksel..."

"Güzelim, bak ben yanındayım. Sakin ol, ağlama."

"Aksel, Mirza benim abimmiş!" Dememle uzun bir sessizlik oluştu. Tek ağzından çıkan "Ha?" Kelimesi olmuştu. O da şoka girse de benim gibi değildi tabii ki de.

"Nereden biliyorsun?"

"B-Bugün home ofis tarzı çalışacağım, eve gel dedi. Konum attı. Bende gittiğimde kasa aklıma geldiğinden anahtarı bulmak için tuvalete gidiyorum diye yalan uydurarak yukarı çıktım. Onun odasını falan karıştırdım."

"Buldun mu peki?"

Sesindeki heyecanı işittiğimde göz devirme isteğimi bastıramazken başımı sallayarak devam ettim.

"Sonra aşağıdan kadın sesleri gelmeye başladı. İ-indiğimde a-annemi gördüm..."

"O ne yaptı peki? Mirza biliyor mu?!"

"Bilmiyormuş... Bana o duymadan ne dedi biliyor musun?! B-Benim tek çocuğum Mirza. İ-İstersen sana para verebilirim. Ama anne demeyeceksin."

Ağlamam şiddetlenirken "Peki anahtar nerede?" Diye sordu. Cidden şu anda tek önemli olan şey o sıçtığımın anahtarı mıydı?! Sertçe kendimden uzaklaştırırken kenardaki çantamı alıp içinden bulduktan sonra verdim eline. "Al, bir taraflarına sokarsın geri zekalı!Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?!"

Gözleri parlamıştı adeta. Kime, ne anlatıyorum ki?! Sonra bakışları beni buldu.

"O evrakları almalısın..."

"Aksel, ciddi misin?! Şaka mı yapıyorsun?!"

"Minel, onları alırsan ömür boyu mutlu oluruz. Çok rahat yaşarız tamam mı? Ne istersen alırım, ne istersen yaparım. Her şey mükemmel olur. Tam bize göre..."

"Defol git."

"Ne?"

Kolundan tutarak kalkmasını sağladım ve ittirdim. "Defol git Aksel! Gözünde duygularımın zerre kadar değeri yok demi?! Görmüyor musun, perişan haldeyim! Sen bana ne diyorsun?! Ya bari biraz bekle..."

"Ben, özür dilerim. Böyle hissettirmek istemezdim ama bir düşün. İntikam almak istemez misin Minsl? Sen buralarda sürünürken, acı çekerken onlar lüks evlerinde kaliteli hayatlarını yaşıyor. Bunun bedelini onlara ödetmen lazım."

Konuşması bittiğinde sesli bir şekilde yutkundum. Onu iten ellerim omuzlarından düşerken haklı olduğu gerçeği yüzüme çarptı. Annem oğlu için canımı yakmıştı. Yıllarca ben ne yaşadıysam Mirza'da yaşamalıydı.

Her şeyin bir karşılığı olmalıydı.

Gözlerim Aksel'in gözleriyle buluştuğunda yüzünde çarpık bir gülümseme meydana geldi. "Bak, sende benimle aynı fikirdesin."

"Evet... Bunca sene yanlarına kâr kalmamalı."

Evet, bir bölüm daha bitti. Lütfen yorumları unutmayın. Oy vermeyi de... Desteklerinize çok ihtiyacım var. Bekliyorum ❤

her yıldız bir gün söner.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin