Bölüm 12. ~Yara İzi~

En başından başla
                                    

"Neyin var?" diye sordu bu seferde. Feray, yine omuz çekti. "İşaret dili bilmiyorum Feray! Bana sesin lazım!" dedi sertçe. Genç kız pes ederek, sesli bir nefes bıraktı. "Bilmiyorum!" dedi sadece. Uzun saatlerdir konuşmadığı için sesi çatallı çıkıyordu. Soyhan şaşkınca kaşlarını çattı.

"O zaman kesin bir şey var!" dedi şüpheli sesiyle.

Feray geçiştirircesine elini savurdu. "Sen nasılsın?" diye sordu konuyu kapatmaya çalışır gibi. Soyhan, Vildan'ın odasının bulunduğu cama kısa bir bakış atarak omuzlarını düşürdü.

"Kurşun adres sorarsa benimkini verirsiniz. O kadar iyiyim yani!" dedi bezgince.

Feray dudaklarını ezerek gülüşlerini gizlemeye çalıştı. Adamın elindeki bandajı görünce merakla, "Eline ne oldu?" diye sordu. Soyhan sargılı elini tutarak kaşlarını çattı.

"Yiğit'le kapıştık. Adi herif beni kum torbası sandı!"

"Sen de onu mu dövdün?" diye sordu genç kız. Soyhan safça sırıttı. "Yok ya ben kum torbası dövdüm. Maksat spor yapmaktı. Gel gör ki, Yiğit Soydan'ın spor anlayışı çok farklı!"

Bir süre sessiz kalmayı tercih eden Feray, kafasında cevap arayan sorular yüzünden neredeyse bayılacaktı. Soyhan ise Feray'ın dilinin çözülmesini bekliyordu. Bu kadar durgun olmak ve sessiz kalmak Feray'a göre değildi. Bunu çok iyi biliyordu.

"Sana bir şey sormak istiyorum."

Genç kız, tereddütle Soyhan'a baktığında ciddi bir surat ifadesiyle karşılaştı. Bütün cesaretini topladı. En azından dolaylı yollardan merak ettiği soruları sorarak işe yarar bir yanıt elde edebilirdi.. Bakışlarını batmakta olan güneşin ufuk çizgisine çevirdi.

"Sence bir başkasının mutsuzluğu üzerine, kendi mutluluğunu inşa edebilir misin?"

Soyhan duraksadı. Suratında saf bir ifade belirdi. "Bunu inşaat mühendisi olduğum için mi soruyorsun?"

Feray gülümsedi. "Kendi fikrini merak ediyorum!" dedi. Soyhan bir süre sessiz kaldı. Düşünür gibi gözlerini kıstı. "Pekala, önce karşımdaki insanın neden mutsuz olduğunu düşünürüm. Yani onu mutsuz eden gerçekten ben miyim, yoksa onu mutsuz eden kişinin kendim olduğunu mu sanıyorum?"

Feray gözlerini birden fazla kırptı. Soyhan'ın dediklerini anlamaya çalıştı. Zaten beyninde işlevini yerine getiren kırıntı parçacıkları vardı o da bu cümleyle yok olup gitmişti. "Çok karışık bir cümle olmadı mı?" diye mırıldandı zavallı kız.

"Hayır! Gayet net.." dedi Soyhan. Koca daldan destek alarak oturuşunu düzeltti ve Feray'a doğru çevirdi bedenini. "Bak mutsuzluk göreceli bir kavramdır. Seni seven bir insana değer vermezsin mutsuz edersin onun sebebi gerçekten sensindir. Ama o insan başka bir şekilde mutsuzdur ne bileyim o gün keyfi yoktur, canı sıkkındır. Lakin onun mutsuz oluşunu sen üzerine alırsın. İkisi arasında çok büyük bir fark var. Ve o fark bazen telafisi olmayan felaketlere yol açar.."

Genç kız anladığını belli edercesine başını salladı. Sırada devamındaki soru vardı. "Peki, o mutsuzluğun temelinde ya bir adam varsa.." Feray, gözlerini kaçırıp parmaklarına indirdi. "Yani aşk varsa.." diye mırıldandı.

Soyhan dudak büzdü. "Aşk olduğuna emin misin?" diye sordu alaylı sesiyle.

"Ne demek istiyorsun?"

Genç adam, ansızın geçmişe sürüklendi. Hayatında yaşadığı iyi kötü tecrübeleri hatırlayınca keyifle gülümsedi. "İlkokuldayken kızıl Ömer'i dövdüğüm günü hatırlıyor musun?" diye sordu. Feray şaşkınlıkla gözlerini araladı. Konunun onunla alakasını düşünse de bulamadı. Kuruyan dudaklarını ıslattı. "Evet." dedi.

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin