58.BÖLÜM (Uyanış) Part-1

889 47 8
                                    


Sigaramı bir kez daha içime çektim. Zehrin her bir noktama yayılmasını istercesine. Suskunduk ve bu canımı sıktı. Normalde susmayı sevsem de böyle anormal durumlarda pek tercih etmiyordum.

-Cevabımı merak etmiyor musun?

Sorumla dolu gözleri bana döndü. Ne yani, ağlayacak mıydı? Tekrar önüme döndüm. Ne dediğimi anlamamış, zihni bambaşka yerlere dağılmıştı. Dalgındı. Fazlasıyla!

-Ada'ya ihtiyacım olup olmadığımı sormuştun.

Hatırlatmak istercesine sorusunu tekrar ettim. Cevaplamak istediğimden değil. Sadece şu lanet olası gecede suskunluğun başrolünde olmak istemiyordum. Polisler olay yerini sarmış mallara el koymuş, biz de usulca orayı terketmiştik.

"Gerçekten merak ettiğim tek şeyin...

Ne dediğini bilemezcesine duraksadı.

"Bu sorunun cevabı olduğunu mu düşünüyorsun?"

Yavaş yavaş sesi yükseldi. Dudaklarımı sırıtmamak istercesine birbirine bastırdım. Sokak lambası kızaran, nemli gözlerini parlattı. Benim değil de onun babası az önce bizi tehdit etmişti sanki. Öyle bir rol karmaşası.

-Evet, nolmuş?

Beni durdurup omuzlarıma iki elini yerleştirdi. Sarsmaya çalıştı, kendime gelmemi istercesine. Ama yalnızca çalıştı. Kolları yorgunca iki yana çöktü.

"Üzüleceğini düşündüğüm için yanında kaldım. Babanı hapse postalaman kolay bir olay değil. Yaşadıkların bu kadar zorken sen..."

Sinirle omzumdan beni ittirdi. Bense hâlâ dudaklarım birbirine bastırmış bir şekilde bekliyordum. Bekir'in siniri ve benim sinirbozucu sakinliğim... O kadar komikti ki. Karşımda ben olsam kendimi öldürene kadar dövebilirdim.

"Sen hâlâ sorumun cevabını veriyorsun! Artık içini dök bana. Her şeyi içinde yaşıyorsun. Eskiden de anlatmazdın şimdi de bana hiçbir bok anlatmıy..."

Ellerimi kaldırıp onun susmasını sağladım.

-Bir yanlışın var. Sorunu hâlâ cevaplamadım.

Söylediğim şeyle yüzüme yumruğu yemem bir oldu. O an dudaklarım aralandı ve sesli kahkaham boş sokakta yankılandı. Kendimi tutamamıştım. Bekir delirmişcesine bana bakıp bir yumruk daha geçirdi. Yüzüme yediğim her darbede gülmem artıyordu. Her acımda... Gülümsemem bir öncekinden daha acıtıcı olarak devam etti. Dizlerimden destek alarak doğruldum. Ağzımdaki kan tadı...

-Bu kadar mı? Yüzümü sinek ısırsa daha fazla etkilenirdim.

Ellerimi yana açıp bekledim. Kaşımın kenarından akan kanı hızla koluma sildim. Deri ceketimin fermuarı yaraya gelmiş olacak ki derimin yüzüldüğünü hissettim. Bekir yüzünü buruşturarak bana yaklaştı. Yüzüme uzanan elini hızla tuttum. İttirirken alev alev yanan gözlerim onun üzerinde gezindi.

"Ulan hislerini anlat! Bir kerecik bana anlat. Üzülüyorum de. Babamı içeri atmak hoşuma gitmiyor de. Acı çektim de! Ya da bana vur, evet evet öfkeni bende dindir!"

Hızla yakamı tuttuğunda tepkisizce ona baktım.

"Küçüklükten beri işkence gördüm, sen sadece az bir kısmına şahit oldun de! Anlat ki bunları efsane gibi, çevreden değil de senden duyayım. Anlat ki sana olan hayranlığım makûl bir seviyeye insin. Kafayı yiyeceğim. Anlat ki yüreğim yaşadıklarınla ezilmesin."

Ellerini üzerimden ittirdim. Aslında ona belki anlatabilirdim. Ta ki yüzünde gördüğüm o duyguya dek. Öyle bir sarsıldım ki... Ancak yine kendime kızdım. Ben bile kendime acıyorken Bekir'in acımasına neden sinirlendim.

SİYAH MEŞALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin