3. BÖLÜM (Siyah meşale)

10.4K 504 20
                                    

     Gözbebeklerime batan aydınlıkla uyanalı bir saat oluyor. Suratım yastığa gömülü halde elimi komidine uzattım. Elimin değdiği eşyalar ahşap parkeye gürültüyle düşerken nihayet telefon avcumun içine gelmişti. Dağılmış saçlarımı gözümün önünden çekip saate baktım. Çok güzel. Saat on bir olmuş ve ben hala yataktan çıkmadım. Neden olduğu çok basit. Uyandığımdan bu yana düşünüyordum. O sırada odamın kapısı tıklatılınca "gir" dedim. Zeliha teyze yorgun yüzüme zoraki bir gülümsemeyle baktı. Onu tanıyordum. Gülerken göz kenarları kırışıyorsa o içten bir gülümsemedir. Ve şu an o kırışıklardan eser yok.

"Bugün pazartesi kızım. Annen aşağıda bekliyor, inde kahvaltını yap."

Başımı sallayarak gülümsediğimde odadan çıktı. Ayaklarımı yataktan aşağı sallandırırken gözüm karşımdaki boy aynama takıldı. Karşımdaki kişiye "sen kimsin" deme isteğiyle dolup taştım. Dağınık ve birbirine geçen saçlar, mor gözaltları, uyumadığımı belli eden şiş gözler ve aşağıya doğru indirilmiş dudaklar. Daha fazla bakmaya yüreğim dayanmayacağı için direk banyoya attım kendimi.

Boş çantama gereksiz şeyler doldurduğumda hazırdım. Aşağı indiğimde annem kahvaltısını bitirmiş beni bekliyordu. Gergin olmasının nedenini anlayamasam da bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Ufak tefek bir şeyler atıştırıp dışarı çıktım. Serin hava suratıma çarparken sokağa bakmak beni korkutmuştu. Aklım sürekli dün akşama gitse de bunu durdurmalıydım. Bitti gitti öyle değil mi?
Arabaya bindiğimde başımı cama yasladım ve parmaklarımla başıma masaj yapmaya başladım. Annem yol boyunca okulu övse de dinlemek istemiyordum. Önceki okulumu da sevmiyordum. Hatta gitmem iyi bile olmuştu ama burada benim fikrimin sorulmaması canımı sıkmıştı. Artık bir bireyim ve kendi kararlarımı alacak yaştayım. Görmezden gelinmek istemiyordum.

"Eski okulunda vedalaşacağın arkadaşların var mı?"

Ona inanamıyormuş gibi baktım. Şaka yapıyor olmalıydı. Kollarımı bağlarken ona cevap verdim.

-Benim hiç arkadaşım olmadığını bilecek kadar tanıyorsun sanmıştım.

Söylediğim şeye gülümserken başını sağa sola salladı. Eski okulumdan kimseyi özlemeyecektim. Zaten doğru düzgün konuştuğum sıra arkadaşım vardı. O da galiba mecburiyetten benimle konuşuyordu. Annem yeni bir nutuğa başlamadan çantamdan kulaklıklarımı çıkardım. Göz kapaklarım görüntüleri, kulaklıklarım sesleri bastırınca sanki bu dünyada değildim. İşte benim istediğimde bu. Bir köşede kendi başıma yaşamak. Çevrenizde insan yoksa aşk olmaz, acı olmaz, kırılmazsınız ve en önemlisi de kırmazsınız.

      Arabanın durmasıyla kapalı olan gözlerimi açtım. Yine uykum gelmişti. Kulaklıkları hiç de kibar olmayan bir şekilde kulaklarımdan çekerken okulu inceliyordum. İçeri doğru ilerlerken bahçedeki gözleri üzerimde hissedebiliyordum. Dikkat odağı olmaktan ciddi anlamda hoşlanmıyorum. Annem yanımda olmasa ders saatini beklerdim içeri girmek için. O derece.

   Müdür yazısı olan odaya girdiğimizde annem direk konuya girdi.
   Yaklaşık yarım saattir konuşulanları dinlemiyordum. Benim geleceğim hakkında konuşuyorlar ama işe bakın ki ben duvardaki motifleri inceliyorum. Annemin sesiyle bakışlarımı antika duvar saatinden ayırdım. Annem dışarı çıkmamı ve müdürle özel konuşacağını söyledi. Odadan çıkmak benim işime gelse de kaşlarım çatıldı. Başımı olumlu anlamda sallarken özel ne konuşacaklarını merak ettim. Ayrıca benim hakkımda ayrıca özel bir bilgi vermesi gerekmiyor. Odadan çıktığımda kulaklarımı kapıya yapıştırmamak için kendimi zor tuttum. Köşede kırmızı iplerle kapatılmış alana doğru ilerlerken ödüllere göz gezdirdim. Başarılı bir okula benziyordu. Her alanda derece ödülleri vardı.

SİYAH MEŞALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin