30.BÖLÜM (karar)

5.4K 300 18
                                    


Esneyerek yataktan kalktım. Ağır ağır pencerenin önüne geçtim. Titreyen ellerimle perdeyi hafifçe kaldırdığımda kalbim ağzımdaydı. Arabasının ön tarafına yaslanmış bekliyordu.
O kadar içmişti ki onun baş ağrısından kalkamaması gerekiyordu. Perdeyi yavaşça indirdim.
Giysi dolabımı açınca karşımda o uğursuz formayı gördüm. Annem bir ara alıp dolaba koymuştu ama giyme gereği duymamıştım. Okulda sadece dokuzuncu sınıflar forma giyiyordu.

Formayı incelerken önündeki ambleme baktım. Siyah Meşale...

Uğursuz şey. Ne zaman görsem başıma birşey geliyor. Elbiseyi zorlukla alıp çöpe attım. Kapağını kapatırken odayı telefonumdan gelen mesaj sesi doldurdu.
Merakla telefonumu aldım. Evet çok güzel. Sargılardan algılamıyor.
Gülümsedim. Pes etmek yok bir yol bulurum ben.

Aklıma gelen şeyle gülümsemem yavaşça yerini üzüntüye bıraktı. İnsan bazı şeylerin olması için çok ısrar etmemeli. Keşke dün Savaş'ın evine girmeseydim. Pes edip oradan uzaklaşsaydım. Gözlerimin dolmuştu. Sinirle telefonu bıraktım. Noluyor bana. En ufak şeylere ağlar oldum. Ben güçlü bir kızım.
Sadece konunun içinde babam varsa benim kabuğum tamamen yok oluyor. O kolay kolay ağlamayan ben babamın her hareketinde kendimi yerden yere vuruyordum. Düşündümde bana gelse ve "Affet beni kızım çok pişmanım, birdaha öyle şeyler asla yapmayacağım" dese ve saçlarımı okşayıp bana sarılsa...
Galiba herşeyi unuturdum. Evet belki bu aptallık. Anneme onu affettiği için kızmıştım. Ama bu bambaşka birşey. Baba...
Söylediğim ilk kelime. Bir kız için ne kadar önemli olduğunu biliyorum ama ne yazık ki yaşamadım.

Düşüncelerimin yine saçma yerlere gittiğini varsayarak dolaptan kot ve beyaz tişört aldım. Sabah soğuk olduğu için hırkamı giydim. Telefonum aklıma gelince elime aldım. Dirseğimle iki saat uğraşarak kilidi açtım.

1 Yeni Mesaj;

Savaş: Aşağı in. Uyandığını biliyorum. Ha eğer inmezsen ben gelirim fark etmez ;)

Yüzsüz. Birde pişkin pişkin hala yüzüme bakabilecek. Çantamı alıp son kez pencereden dışarı baktım. Sigarasını içiyordu. Sabahın bu soğuğunda kısa kolluyla durması dikkatimi çekti.
"Seni ilgilendirmez Ada! Değil kısa kollu iç çamaşırıyla çıksa bile seni ilgilendirmez!"

Kendimi azarladıktan sonra aşağı indim. Tabiki onun yanına gitmeyecektim. Bahçe kapısının kapalı olduğundan emin olunca arka bahçeye dolandım. Duvardan atladığımda nefes nefese kalmıştım. Ellerimi sargıda olmasa varyaa...

Taksiden indiğimde okul bana ben okula bakıyordum. Ayaklarım resmen geri geri gidiyordu. Sıkıntıyla bahçeden girerken herkesin elime baktığını gördüm. "Daha önce hiç mi sargılı el görmediniz" diye söylenirken daha ilk dakikada günümün berbat olacağını anlamıştım.

Çantama sımsıkı sarılmışım müdür odasının olduğu kata çıkıyordum. O adamı hiç görmek istemesemde mecburdum buna. Kapısını tıklatmadan içeri girdim. Bunu beklemediği bariz ortadaydı. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken bana "Birşey mi oldu Ada kızım"

"Bir ben sizin kızınız değilim ve iki sınıfımı değiştirmenizi istiyorum."

"Öncelikle senin saygı kuralları çerçevesi içinde konuşmanı istiyorum. Karşında okul müdürü duruyor."

Gülümsedim.

-Okul müdürünü bilemem ama karşımda berbat bir baba, saygısız bir eşin durduğunu tahmin ediyorum."

Dediklerimle başı öne eğildi. Alnını ovalarken sözüme soğukkanlılıkla devam ettim.

"Evet mektup. Okudum"

SİYAH MEŞALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin