42.BÖLÜM (Hayal kırıklığı)

3.6K 172 13
                                    

Hatırlatma...

"Benim hayatımda bahar yok. O yüzden yenilenmeme de gerek yok. Ben her zaman güçlüyüm. Yıkılırsam bir daha toparlanamam."

Onun hiç yarım yerini verdiğini görmemiştim. Benimle olan ilklerine kocaman bir madde daha.

-Toparlanırsın. Unuttun mu sen Savaş Ulusoy'sun.

Alnıma bir öpücük kondurdu. Kokusu çoktan beni etkisi altına almıştı. Ancak geri çekilmedi. Bakışlarım boğazındaki küçük bende oyalanırken ağzından benliğimi altüst edecek kelimeler döküldü.

-Çınarın nasıl toprağa ihtiyacı varsa, senin tabirinle toprak gözleriminde sana ihtiyacı var...

Gülümsemem bir kez daha onun sayesinde yüzümde yayıldı. İkimizde tek kelime etmezken ben galiba hala şoktaydım. Az önceki söyledikleri gerçek mi yoksa hayal miydi ondan bile emin değilim. Ama salak salak sırıtmam bunun hayal olmadığını gösteriyordu. Yerimde duramadığımı belirtmek istercesine dizlerimi kendime çektim. Yaprakların hışırtısıyla ipi bırakıp bana döndü.

"Sessiz ol."

Ciddi ifadesiyle başımı salladım. Bozulup bozulmadığımı tartmak için tekrar bana baktı. Hayretler içerisinde gülümsedim.

"Neden bu kadar mutlusun?"

Yerimde kalkarken onunda işi bitmişti.

-Neden olmayayım?

Kolumdan tutup salıncağa oturturken kendimi küçük bir çocuk gibi hissetmiştim.

"Garipsin."

Söylediği şeye cevap vermedim. Konuşmak yerine anın keyfini çıkarmak istiyordum. Çünkü son zamanlarda en çok istediğim şey bu.

İri ellerini belime yerleştirirken parmaklarımın arasındaki ipler sıkmaktan kopacak sandım. Bunu fark etmiş gibi daha sıkı sarılıp beni geriye doğru çekti. Böyle yapmasına sinir olsam da salıncak sinirime baskın geliyordu.

Ayağımın altındaki toprak kaybolurken beni bıraktı. Uzun zamandır binmemiştim. Nefesi sanki son anlarımmış gibi içime çektim. Rüzgar saçlarımı dokunurcasına omuzlarıma attı. İçimde tarif edemediğim yabancı hisler baş gösterdi.

"Daha önce hiç salıncağa binmemiş gibisin."

Sesi rüzgarla birleşince daha da güzelleşiyordu. Başımı yan çevirdim. Sırtımdan beni itmeye devam etti. Özgürmüş gibi hissederken kollarımı açtım.

-Annem titizlik hastasıydı.

Salıncak yavaşlarken huzursuzca kıpırdandım. Durmasını istemiyordum. Eee dercesine suratıma bakınca alayla konuştum.

-Eğer salıncak çamaşır suyuyla yıkanıp, temiz bir bezle kurulanıp, dezenfekte edilirse annem binmeme izin verirdi.

Gülerek söylediğim şeye tepki vermezken ciddi miyim diye beni tartıyordu.

"Hiç salıncağa binmedin yani?"

Başımı sağa sola sallayarak devam ettim.

-Tabikide bindim. Ama gizli.

Çenesini kaşırken beni kendine çekti. Belimi saran elleri sıkılaşırken salıncak çoktan eski yerini almıştı.

"Kötü bir çocukluk geçirmiş olmalısın."

Gözlerinin tam içindeki yansımama bakarken o akşamki bakışları zihnimi bastı. Nefret dolu, engellenemez ve koyverilmiş...

-Seninki kadar olmaz galiba.

SİYAH MEŞALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin