31.BÖLÜM (Özledim)

5.6K 274 7
                                    


"Hadi söyle Ada."

-Savaş üstüme gelme.

"Beni özlediğini biliyorum.

Gözlerim faltaşı gibi açılırken kendimi savunma ihtiyacı duyuyordum. Panik bedenimi adeta bir virüs gibi ele geçirmişti.

-Hayır. Ö-öyle birşey yok!

Kekelemem hoşuna gitmiş olacak ki sırıttı. Bana doğru yaklaşıyordu.

"Demek o yüzden heyecanlıydın o akşam "

Alayla söylediği cümlesi karşısında ezildiğimi hissettim. Saçlarımı avuçlarken;

-Hayır değildim. Yalan söyleme!

Bağırış sesim boş odada yankılandı. Nefes almakta zorlanıyordum. İnkar etmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Sanki cevabı bende biliyordum ama kabul etmeyi gururuma yediremiyordum. Sadece ona kendimi inandırmak için çırpınıyordum ve çırpındıkça da batıyordum.

-Ada benden hoşlanıyor

Söylediği şeyi öfkeyle inkar ederken sesini daha da artırıyordu. Küçük çocuklar gibi melodi şeklinde söylemesi beni çileden çıkartmıştı. Delirmiş gibiydim.Yere eğilip kulaklarımı kapatsam da değişen birşey yok.

-Sus lütfen sus!

Seslerin ardı arkası kesilmedi.

Aaa-da  ben-den  hoş-la-nı-yoor...

Melodi kulaklarıma eziyet gibi geliyordu. Evet, kulaklarımı sanki somut bir şeymiş gibi acıtıyordu. Çaresizce bağırdım. Yankı yaparak bana geri gelen sesime lanet ettim.

-Sus lütfen.

Suuuss...

     Korkuyla gözlerimi açtığımda bağırdığımı sonradan fark ettim. Otobüsteki herkesin gözü benim üzerimdeydi. Yanımdaki teyze suyu uzatırken camdan bembeyaz olmuş suratımı inceledim.
Teşekkür ederek, titrediğini fark ettiğim ellerimle suyu aldım. Soğuk suyun boğazımdan geçişini hissederken çok terlediğimi fark ettim. Biraz daha rahatlamıştım. Arkama yaslanacağım sırada çevremdeki herkesin bana uzaylıymışım gibi baktığını fark ettim.

-Ne bakıyorsunuz?

diye sertçe bağırdım. Hepsi tek tek önüne dönerkerken sıkıntıyla bir nefes verdim. Bağırmamalıydım. Giderek değişiyordum. Önceki Ada o insanlara bağırmak yerine bakışlarının altında ezilerek durur ama yinede birşey demezdi. Saate baktığımda öğlen 11 e geliyordu. Gece dörtte yola çıkmıştım. Otobüs olduğu için yol çok uzun sürmüştü, geçmek bilmeyen molaları saymıyorum bile.

Cebimden peçete alıp alnımı sildim. Ellerim hala titriyordu. Rüyanın etkisinden olmalı. Otogarda sargılarımı çıkarmıştım. Ellerimin içinde yaralar hala kırmızı kırmızı duruyordu. Anlaşılan iz kalacak. Boş boş baktım. Yara çıkıntılarının üzerinde parmaklarımı gezdirirken  yanımdaki teyzeninde bana zoraki gülümsediğini gördüm. Gözleri sulanmıştı. Halime üzümüştü oda anlaşılan. Tam ne olduğunu soracağı sırada ona yalandan bir gülümseme gönderdim. Oda sorusundan vazgeçip gülümsediğinde arkama yaslanıp gözlerimi kapattım.

     Nerede miyim? Ankara'ya yolculuk yapmak üzere yola çıktım. Evet yeni yerler yeni insanlar. Sadece bir haftalığına olsa da.

Küçükken üzerimde çok emeği olan bakıcım; Çiçek Ninem.

Onun evine gidiyorum. O bana bebekken baktı. Şimdi sıra bende. Telefonda konuşmuştuk. İstanbuldan uzaklaşmak istediğimi duyunca hemen beni yanına çağırdı. Gelirken uçakla gelmemem için çok ısrar etti. Uçak korkusu var ve bunu başkalarının üzerinde de uyguluyor. Zaten yükseklik korkumdan dolayı uçakta gerildiğim için benim için sorun olmadı.

SİYAH MEŞALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin