Oğuzun babasını tanırdım. Bir kaç kez annemlerle birlikte, Oğuzun önermesiyle restaurantına gitmiştik ve yemekleri gerçekten güzeldi. Ondan önce, en beğendiğim şey restaurantın hoş ve kendine özel bir havası vardı.

Yarım saat içinde restauranta geldikten sonra arabadan indik ve  içeriye girdik. Bizi kapıda Oğuzun babası karşıladı.

"Hoşgeldiniz." dedi.

Gülümseyerek "Merhaba Ömer amca. Nasılsın?" dedim.

"İyiyim Berenciğim. Sen nasılsın?"

"İyiyim, teşekkür ederim."

"Baban nasıl?" diye sordu. "Uzun zamandır uğramıyor buraya."

"İyiler Ömer amca. Devrimin peşinde koştukları için İzmire gelemedi. İzmire geleceğinde ilk gelecekleri yer burası olur." diyerek güldüm.

Ömer amca da gülümsedikten sonra bizi içeriye aldı. Oğuzla, deniz kenarında bir masaya oturduktan sonra buraya geldiğimde hep yediğim yemeği sipariş verdim. Garson Oğuzunda siparişini aldıktan sonra yanımızdan ayrıldı. Ömer amca da yeni gelen müşterileri karşılamak için gitti.

"Uzun zamandır seninle buluşmuyorduk." dedi Oğuz. "Güzel oldu."

"Evet, beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim. Çok sevdiğimi biliyorsun."

Oğuz gülümsedi. Tam ağzını açacakken telefonum çalmaya başladı. Kot ceketimin cebinden telefonu çıkardıktan sonra arayan kişiye bakmadan yanıtladım.

"Efendim?"

"Nerdesin?" Serhanın sesi kulaklarımı doldurduğunda oturduğum yerde huzursuzca kıpırdandım. Onunla olabildiğince aynı ortama girmemeye dikkat ediyor, telefonlarına veya mesajlarına cevap vermiyordum.

Ben cevap vermeyince devam etti. "Size geldim ama yoktun."

"Dışarıdayım."

"Kimle?" dedi sert bir sesle.

"Arkadaşımla Serhan." dedim. "Ben şimdi kapatıyorum. Sonra görüşürüz."

"O telefonu suratıma kapatırsan Beren..." cümlesinin sonuna gelmeden telefonu suratına kapattım.

Derin bir nefes aldım ve Oğuza baktım. "Devrimin arkadaşı." dedim gülümseyerek. "Devrime ulaşamayınca beni aramış."

"Anladım."

Oğuzla güzel bir sohbet eşliğinde yemeğimizi yedikten sonra restauranttan ayrıldık. Oğuz arabasını evimin önünde durdurduğunda ona dönerek gülümsedim. "Beni eve bıraktığın için saol." dedim. "Sonra görüşür müyüz?"

Bir ay sonra üniversite maceramın son senesine adım atacaktım ve bu beni çok heyecanlandırıyordu. Aslında üniversite benim için geçen sene bitmiş olması gerekiyordu fakat ben bir sene ıngilizce hazırlık okumuştum. Bu nedenle bu sene son senem olacaktı. Aynı zamanda Oğuz da öyleydi. Hatta onunla hazırlıktan beri arkadaştık.

"Tabi ki görüşürüz." dedi ve gülümsedi.

Oğuz el salladıktan sonra arabayı çalıştırdı ve çok geçmeden sokakta kayboldu. Arkamı dönmek için harakete geçmiştim ki önüme aniden birisi çıkınca ağzımdan çıkan çığlığa engel olamadım.

OLANAKSIZ  #wattys2019Where stories live. Discover now