5.bölüm

5.3K 211 11
                                    

Doğukan ile 2 haftadır konuşmuyorduk. Galiba böylesi daha iyiydi bilmiyorum. Onu özlememiştim. 2 yıl önce hayalini kurduğum ilişki resmen uçurumdaydı. Korktuğum şey başıma geliyordu. Ama ne bunu durdurmak istiyordum ne de devam etmeye can atıyordum.

Bu 2hafta içerisinde öyle şeyler yaşadım ki. Yazgı ve Elifnaz denen iki güzel kızla tanıştım ve onları kesinlikle Ayaz'la onları tanıştırmayı düşünmüyordum. Çünkü Ayaz her an onlara aşık olabilir korkusu vardı. 

Neyse bende Ayaz'la çook samimi olmuştum artık bizim eve geliyordu ve ders çalışıyorduk. Herşeyimi ona anlatıyorum ama tabi o Azra'nın yerini tutamazdı.

Okulda Elifnaz, ben, Yazgı, Azra birlikte takılıyorduk. Bu kızları harbiden çok seviyorum. Ha bu arada edebiyat sınavından Ayaz'ın verdiği kopya sayesinde 96 aldım. Azra için normal bir notmuş. Pis inek.

Beni bu düşüncelerden ayıran teneffüs ziliydi. Bugün Azra bana Doğukan'ın benimle konuşacağını söyledi ama o daha çok beklerdi. Neden ona karşı bu kadar sert bir duvar koyuyordum bilmiyorum. Eskiden olsa tek bir kelimesinde herşeyi unutturur yeniden eskisi gibi olurduk. Ama şuan öyle değildi. Onu görmek istemiyor hatta Ayaz'ı düşünüyordum. Doğukan ile sevgili iken böyle olması beni ne kadar iğrendirse de Ayaz hiç aklımdan çıkmıyordu.

***

Sabah kalktım ve kalktığım gibi direkt aşağı indim. "Dünyanın en yakışıklı babası. Bugün ne hazırladın bakalım." diyip yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Öptüğüm yanağını sildikten sonra "Omlet yaptım" dedi gülümseyerek. "Ama ben.." Babam bunun üzerine kaşlarını çattı. Bende ağzımda hayali fermuar varmış gibi kapattım. Ah çok zekiyim.

Babam bana sımsıkı sarıldığında kollarımı boynuna doladım. "Özüm, içimde kötü bir his var." Endişeli sesine karşılık güldüm. "Olabilir bana kalbin sabahın en kör vaktinde kalktığın için seni cezalandırıyordur. Benden ayrılıp gözlerini devirdi.

Babamın yaptığı omleti yedikten sonra okula gitmek için arabaya bindim ve gazı kökledim. Her daim arabayı hızlı süren biriydim. Ama bugün ayrı bir şey vardı.

Telefonumun zil sesiyle elimi yankmdaki koltuğa attım ve çantamı kucağıma aldım. Telefonumu koca çantada ararken bir daha bu kadar çok eşyayı çantama koymamayı aklıma not ettim.

Gözlerimi çantadan ayırıp yola baktım ve Ani bir frenle önüme çıkan kediye çarpmamak için direksiyonu çevirdim ve karşıma çıkan kadına çarpmamak için tekrar direksiyonu çevirdiğimde ağaca tosladım ve heryer karardı. Artık ne olduğunu anlamadan gözlerim kapandı...

Azra nın ağzından;

Okula gittiğimde Özüm'ü aradım ama bulamadım. Aklıma gelen fikirle Ayaz'ı buldum. "Özüm'ü gördün mü? Telefonu kapalı ve Murat amcayı aradım ama okula gitmek için arabasıyla çıktığını söyledi. Zaten Çin'e gidecekti adamı endişelendirmek istemiyorum. Telefonumu da açmadı. Ne olduğunu biliyor musun?" diye sordum.

"Hayır bende görmedim. Galiba bir yere uğradı gelir birazdan." dedi.

Kafamı olumlu anlamda sallayıp sınıfa doğru ilerledim. Ders başlamadan yetişmiştim ama canım çok sıkkındı. Neden hala gelmemişti bu kız?

Ders boyu Özüm'ü düşünmüştüm. Zil çaldıktan hemen sonra ayaklanıp Ayaz'ın yanına gittim. Arka cebim titrediğinde telefonu çıkarıp kim olduğuna baktım.

Tanımadığım bir numara beni arıyordu. "Alo".
"İyi günler hanım efendi"
"Merhaba,"
"Özüm Barut'u tanıyor musunuz?" "Evet neden sordunuz? "
"Özüm hanım bir trafik kazası geçirdi şuan yoğun bakımda, " dedi ve elimdeki güç bir anda yok oldu telefon yere düştü. "Alo hanımefendi iyi misiniz? Hanımefendi, alo" telefondan sesler geliyordu ve gözyaşlarım intihar ediyordu.

Ayaz yerdeki telefonu aldı ve "Neler oluyor" "Hangi hastene? Tamam sağ olun" dedi Ayaz ve beni kolumdan tutup kaldırdı. Hızlı adımlarla bir taksiye binip hastaneye yol aldık.

♤Ruh Öküzüm♤Where stories live. Discover now