35.Bölüm

17.1K 1.6K 1.1K
                                    

(Taehyung)

Birdenbire bastıran yağmur yüzünden ıslanan bedenime rağmen, yaşadığım pişmanlık ve kaybetme korkusu soğuğu hissetmeme izin vermiyor, kalbimi kor bir ateşte yakıp kavuruyordu.

Derin bir iç geçirip az önce kapanan perdenin ardına baktım. Tüm kalbimle Danbi'nin bana bir şans verip, benimle konuşmayı kabul etmesini istiyordum ama az önceki telefon görüşmemizden çıkardığım sonuca göre bunun pek mümkün olmadığını görebiliyordum. 

Başlangıç noktamıza dönersek; Danbi ile evlenmeyi kesinlikle ben seçmemiştim. Olaylar tamamen benim isteğim dışında gerçekleşmiş ve kendimi bir anda tanımadığım biri ile evliyken bulmuştum. O zamanlar Danbi ile birkaç aya kalmaz boşanırız diye umut ediyordum bu yüzden de içinde bulunduğum ilişkiyi sonlandırmak yerine Ok Mi ile konuşmuş ve anlayışlı davranmasını beklemiştim. Buraya kadar her şey normalmiş gibi görünse de aşık olabileceğimi hesaba katmamış olmam beni çıkmaz bir yola sokmuştu.

Islanan saçlarımı parmaklarımın arasından geçirip geriye doğru attım ve bıkkın bir nefes verdim.

Şirketten alenen çıkan Danbi'nin peşinden gidip ona yetişmeyi planlasam da beni durduran Ok Mi olmuştu. 

Kendimi kaybedip Danbi'nin peşinden sürüklenirken, Ok Mi'nin hislerini hiçe saydığımı beni durdurup, konuşmak istediğinde anlamıştım. Sonuçta Ok Mi'ye de beni beklemesi adına ümit veren bendim ve ona karşı da hata yapmıştım.

Bir kafeye geçip olan biteni uzun uzadıya anlatıp ondan içtenlikle özür dilemeye çalışsam da bunun pek faydasını görememiştim. 

Ok Mi, aramızda olup biteni hemen yok sayamayacağını söylemiş, karşımda yaklaşık bir saat kadar benimle olmak istediğine dair dil dökmüştü. Anlaşılan Ok Mi ile olan ilişkimizin yalnızca mantık ilişkisi olduğunu düşünerek de yanılmıştım çünkü o beni sevdiğini ve benden vazgeçemeyeceğini söylerken oldukça ciddi görünüyordu. 

Ayrılık konusunda net bir karar verdiğimi ve bunun bir dönüşü olmayacağını söyleyip konuşmayı sonlandırsam da Ok Mi için de oldukça üzgün hissediyordum.

''Taehyung, oğlum ne yapıyorsun sen burada?''

Bayan Park'ın sesini duymamla birlikte saygıyla selam verip, dudaklarımı ıslattım. Elindeki şemsiyenin altına sığınmış, bana sorgular bakışlar atıyordu.

''Efendim, Danbi'yi almaya geldim.''

Bayan Park baştan sona ıslanmış bedenimi inceledikten sonra tek kaşını havalandırdı.

''Kavga ettiniz anlaşılan. Geç bakalım içeri, hasta olacaksın burada.''

Danbi'nin bu duruma nasıl tepki vereceğini bilmediğimden tereddüt etsem de ağır adımlarla Bayan Park'ı takip etmeye başladım. 

Danbi'yi gelinliği ile gördüğüm ilk gün gibi merdivenlerin başlangıcına doğru ilerlerken kalbimin hızla çarptığını fark ettim. O gün, gelinliği ile peri kızını andıran Danbi'ye deli gibi aşık olacağımı kestirmeliydim. 

Merdivenleri tek tek çıkıp beyaz bir kapının önünde durduğumuzda buranın Danbi'nin odası olduğunu anlamıştım.

Bayan Park kapıyı tıklatıp içeri girdiğinde hemen ardında durarak nefesimi tuttum.

''Kızım, eşin senin yüzünden sırılsıklam olmuş. Oturun düzgün bir şekilde konuşun bakalım.''

Bayan Park kapının önünden çekildiğinde usulca içeri girdim. Üzerinde bacaklarını açıkta bırakan kısacık bir bornoz ile tekli koltukta oturduğunu görünce hasta olabileceğini düşündüğümden derin bir iç geçirdim ve bakışlarımı yüzüne çıkardım. Oldukça solgun ve birkin görünüyor olması yüzünden kendime bir kez daha lanet ettim. Onu üzgün görmeye dayanamıyordum.

Prince of Seoul ❧ VHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin