Letters and Closure

3.4K 308 113
                                    

Yazar: fauxglitter
Çeviri: Mona

"Bay Park."

Park Hyunwoong çevirdiği belgelere baktı ve dudakları şaşırarak açıldı. "Byun Baekhyun," Baekhyun'un önünde oturmasını işaret ederek bir baş selamı ile selamladı. "Bu ani ziyareti neye borçluyum?" diye belirsiz bir şekilde gülümsedi.

"Özür dilemek için buradayım," diye boğazını temizledi Baekhyun. "Geçen gün ortaya çıkan işler için özür dilerim. Bir karışıklık oldu."

Park Hyunwoong güldü ve başını salladı. "Bir karışıklık oldu" diye iç çekti. "Ama hepsinden en az bir iyi şey çıktı. Irene'in gerçek yüzü hakkında bilgi edindik ve oğlumun ucuz kurtulduğunu söylemeliyim," diye kıkırdadı. "Ondan hiç hoşlanmamıştım ama karım o kızın her bir parçasına hayrandı. Evlilikleri onun fikriydi ve doğrusu Chanyeol'un da devam etmesine şaşırmıştım."

Baekhyun'a bakmak için durakladı, onu merak ve eğlence karışımı ile inceledi. "Baekhyun" diye başladı. "Chanyeol ve Irene adına özür dilerim. Üçünüz arasında tam olarak neler olduğunu bilmediğimi itiraf etmeliyim ama bunun hoş olmadığını söyleyebilirim. Oğlum, ailenin misilleme yapması için çok kötü bir şey yapmış olmalı."

"Babam çok düşüncesizdi. Park Şirketleri ile olan ortaklığını koparacağını hiç düşünmemiştim. Onun böyle bir sonu çocukça ve haksızca bir hareketti ve bunun için derinden özür dilerim. İşe yaramayan partilerin böyke bir karmaşaya sürüklenmesinin hiç niyetinden değildim veya istemedim," dedi Baekhyun, başını eğerek. "O gün birçok duyguya zarar geldiğini biliyorum ve Byun'ları gerçekten anlamanızı veya affetmenizi beklemiyorum ama bunu denemek ve düzeltmek istiyorum. Bugün ortaklığımızın şartlarını yeniden görüşmek için buradayım. Umarım Byun ve Park Şirketlerinin birlikte çalışarak, son on yılda yaptığımız gibi çalışmaya devam edebilmeyi umuyorum."

Park Hyunwoong'un gözleri neşeyle parladı. "Baban bugün burada olduğunu biliyor mu? Yoksa buna kendi başına mı karar verdin?"

"Biliyor," Baekhyun basitçe, yüzünde küçük bir gülümseme yanıt verdi. "Ve özürlerini gönderdi."

"Eğer bu konuda gerçekten samimi ise, oğlunu göndermek yerine şahsen burada olması gerekmiyor muydu?"

Baekhyun hızlı bir şekilde "Buraya gelmek için ısrar ettim," diye cevapladı. "Özür dileyen kişi olmak istedim çünkü geçen gün meydana gelen tüm hoşnutsuzlukların ana sebebi benim."

Park Hyunwoong kaşlarını kaldırdı ve eğlenerek kıkırdadı. "Şunu söyleyebilirim ki sen iyi bir çocuksun Baekhyun." dedi. "Peki, senin gibi biri oğlumla nasıl karşılaştı? Dürüst olmak gerekirse meraktan ölüyorum. Üçünüz arasında tam olarak ne oldu?" diye umutla Baekhyun'a baktı.

Baekhyun, bu ani sorusuyla hazırsız yakalanmıştı. Chanyeol'un babasına ne söylemesi gerekiyordu ki? Boş bir şekilde göz kırptı ve beyni uygun bir cevap için aradı.

Odadaki garip sessizlik, Park Hyunwoong'un dayanamayacağı kadar çok görünüyordu. Boğazını temizledi ve kollarını birbirine doladı. "Oğlumla çıkmaya başladığını tahmin ediyorum."

Baekhyun, farlara yakalanan bir geyik gibi koltuğunda dondu.

"Hadi ama, öyle çok korkmuş görünme. Ben açık fikirli bir insanım. Demek oğlumla çıktın. Ne fark ederki. Aşk cinsiyeti aşar. Bunu anladım."

Baekhyun hızlıca "Biz bir hataydık" diye hızlıca cevap verdi. "Endişelenmeyin, oğlunuzu bir daha asla görmeyeceğim."

"Bir hata? Ah," Park Hyunwoong kıkırdadı. "Aksine, Chanyeol ile konuşabilmeni umuyorum. O... o iyi durumda değil. Bugün ofisime gelmeseydin, seni kendim ziyaret edecektim. Chanyeol'a bir anlamda konuşabileceğini umuyorum. Bu çocuk yaşayan bir zombi gibi. Uyumuyor veya iyi bir şekilde yemek yemiyor ve o günden beri kimseye tek bir kelime bile söylemedi." diye derin bir iç çekip kaşlarını derince çattı.

OF GOLD AND OBSIDIANWhere stories live. Discover now