Violins and Stargazing

3.9K 335 68
                                    

Yazar: fauxglitter
Çeviri: Mona

Sehun ona Noel için bir Stradivarius keman almıştı, Baekhyun hem heyecanlanmıştı hem de kabul etmeyi istemediği bir hediye idi. Heyecanlanmıştı çünkü çalmak için hevesliydi ama bir yandan da isteksizdi çünkü muhtemelen bu alet Sehun'un derin ceplerine bir delik açmıştır. (Ç/N: Yani çok para harcamıştır.) Stradivarius kemanları nadirdi ve güzel bir fiyatla alınmıyordu ama üstün işçilik ve sesleriyle övülmüş olması, her kemancının hayaliydi.

Baekhyun ellerini yumuşak ahşap gövdenin üzerinde gezdirdi ve keman koleksiyonuna ikinci bir Stradivarius eklemesi düşüncesiyle gülümsedi, maalesef hiç ulaşamadığı bit koleksiyondu. Sehun ona her zaman en iyi hediyeleri vermişti ve Baekhyun bu Noel Sehun'a hediye tek şey gevrek Snickers barlarla dolu bir poşet olduğu için biraz kötü hissetmişti. Sehun ona ekşi bir yüz ifadesiyle baktı, "Gelecek yıl bana daha iyi bir şey borçlusun!" diye bağırdı ve tıka basa yemek için hemen yüzünü en sevdiği çikolatalı barlarla dolu olan poşete gömdü.

Baekhyun duvarında ki asılı resme baktı ve göğsünde sıcak duygular hissetti. Chanyeol'un hediyesi kesinlikle bu yıl aldığı en iyisiydi. Baekhyun'u en çok etkileyen şey, zengin bir veletin onu tuvale çizmesini sağlayacak kadar önemli olmasıydı.

Resimde kalan gözleriyle ve yüzünde küçük bir gülümseme ile Baekhyun, ses kaydediciyi açtı ve keman çalmaya başladı.

******

"Değiştin."

Kai Chanyeol'a kedi gibi gözleriyle baktı, yüzünde alaycı bir sırıtışı vardı. Chanyeol, bakışları altında rahatsız edici bir şekilde sırıttı ve bir tekilayı shot attı.

"Ah? Nasıl yani?"

“Saat 2:00, bir kulüptesin ve burada dikilip duran uysal tavşan gibi oturuyorsun. Bildiğim Park Chanyeol zaten bir kızı halletmiş olup muhtemelen tuvalette oral seks yapacaktı. O Chanyeol nereye gitti?" diye güldü Kai, yanına sokuşmuş yarı giyinik  kadına kollarını sıkıca sardı

“Irene ile mi ilgili? Yoksa Baekhyun mu?”

Chanyeol'un bedeni, isimlerini duyunca dikleşti. "Neden Irene'den bahsediyorsun?"

Kai ona tembel bir bakış attı ve kadının saçını okşadı. "Şey... ikiniz eskiden çıkıyordunuz. Belki de geri dönüşü içinizde eski hisleri uyandırmayı başarmıştır."

Chanyeol güldü. "Ayrıldığımızı nasıl ve neden  çok iyi biliyorsun." dedi başını sallayarak. "Onun için hislerim öyle değil. Elbette, onu gerçekten seviyorum, ama onu değerli küçük kız kardeşim gibi seviyorum. "

Chanyeol ve Irene lisede çıkmaya başladıklarında çevrelerindeki tek bir kişi bile şaşırmamıştı. Aileleri yakın arkadaş oldukları için ikisi birlikte büyümüşlerdi, birlikte okula gitmişlerdi ve her şeyi birlikte yapmışlardı. Her ne kadar Chanyeol her zaman bencil küçük bir velet olsa da, oyuncaklarını ve şekerlerini onunla isteyerek paylaşmıştı ve büyüdüğünde parıldayan zırhlı şövalyesi pozisyonunu almıştı. Kimse Irene ile sıkı testlerinden geçmeden çıkamazdı ve sadece gülümsemesini görmek için pahalı hediyeler alırdı. Herkes onun tamamen aşık oldugunu söylüyordu ve bir çift olmalarının an meselesi olduğunu biliyorlardı.

Chanyeol romantik aşkı için duygularını karıştırdığını fark edene kadar bir ilişkiye girmemişti. Onu çok seviyordu ama sadece kız kardeşi olarak. Chanyeol, gerçek duygularını anlatmak ya da romantik bir şekilde onu sevip sevemeyeceğini görmek için bu ilişkide iki arada bir derede kalmıştı. Sonunda, Irene ilişkilerine 5 ay kadar ara vermişti ve bu Chanyeol'un omuzlarındaki yükü hafifletmişti. Amerika'ya üniversite için gitmişti ve uzun mesafeli bir ilişkinin karmaşıklığını istemiyordu.
"Ayrıca, ikimizin de arkadaş olarak daha iyi uyum sağladığını düşünüyorum." diye ona tatlı bir şekilde anlatmıştı. Acısız ve dostane bir ayrılıktı, ama yinede Chanyeol'un kalbi kırılmıştı, çocukluk arkadaşının ülkeden binlerce mil uçtuğunu görmüştü.

OF GOLD AND OBSIDIANWhere stories live. Discover now