Bölüm 1: ~Sevda Adamları~

En başından başla
                                    

Evet ayda bir yaptıkları maçlardı bunlar.. Babalar ve Oğulları.. İlk kuşak keyifle oğullarına ve torunlarına destek oluyordu. Hanımların çoğu torunlarını desteklerken, kızların geneliyse babalarını destekliyordu.. Tabi kalplerindeki desteklediği adamları kimselere belli etmeden..

Demirhan, oğlu Soyhan'ın ayağından aldığı topu ikizi Emir'e pas olarak attı. Adam ayağının altına aldığı topu daha yarım metre ilerletemeden, nereden çıktığını anlayamadığı oğlu Umut topu ayağının altında durdurdu. 

"Yaşlanıyorsun Emirhan Durmaz!" 

Umut, henüz kırk yaşının başlarında olan babasıyla dalga geçerek bugünkü sinir etme işlevini gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşıyordu. Babası son zamanlarda yaş konusunda fazlasıyla hassastı ve Umut bu durumu sürekli lehine çeviriyordu..

"Babayla dalga geçilmez vitaminsiz! Sıkıysa bordo bereliden al o topu!"

Cesur, devasa olan boyunun avantajıyla çocuğun ayağındaki topu alırken, "Ulan Cesur artistlik yapma pas ver!" diye kükreyen Berdan'a bir tezahürat çığlığı karısı Füsun'dan yükseldi. 

"Aslan kocam, kaplan kocam! Kaslarına kuvvet kocam! Ay oğluşum kapsana babandan şu topu! Ayol vallahi tef gibi gerildim burada!"

Berdan, dikkatini dağıtmamak adına karısına bakma ihtiyacını güçlükle bastırmaya çalışsa da engel olamadı. Kızı Meltem ile yarışan karısı ilk gördüğü an gibiydi adeta.. Yine bir maç sevdasında yaptığı gibi tellere yapışmış, genç kızlara taş çıkartacak işvesiyle kıkırdıyordu. Bütün arzu yüklü sinirler tepesine çıkarken kükremesi dudaklarında asılı kaldı..

"Anne! Hoplamayı keser misin?"

Kendinden bile kıskanç olan oğlu Berat'ın öfkeli sesi sahanın her bir köşesinde yankılanarak kaybolurken, Berdan fırsattan istifade ayağına kadar gelen topu kaçırmadı. Oğluna atılan pası kendi karşılayan Berdan, oğluna pis bir sırıtış eşliğinde veda ederek koşturmaya başladı. Adamın ayağından çıkan top silah namlusundan fırlayan bir kurşun hızında ilerledi ve top ağlarla buluştu. Boşuna kurşun Berdan denmiyordu!

"Goool ulan goool!"

Babalar hala on sekizlik delikanlı gibi çim sahada birbirlerinin üzerine atlayıp deli gibi bağırırken, onların bu hallerine ortak olan ailelerin keyiflerine diyecek yoktu.. Tabi rakip oğulları dışında!

"Pes etmek yok oğlum! Bu gece bu maç bizim olacak! Olmak zorunda! Haydi yiğitler, gösterelim şunlara gücümüzü!"

Özgür, kaptanlığını yaptığı takımına gerekli öz güveni vererek elini orta yere doğru uzattı. İlk destek Hopali'den geldi. Onun üzerine diğeri ve diğeri derken herkes orta yerde eller birleşti ve yeminlerini ederek ayrıldı. Hakem Sinan, çok geçmeden düdüğüyle tekrar oyunu başlattı. 

Özgür, rakibi olan babası Melih'e fırsat vermeden ani atakla ayağından topu sürüklemeye başladı. Fakat unuttuğu detay babasının romantiklikte arşa değen yeteneği yanında, futbolda da bir dahi olmasaydı. Melih, oğlundan ustaca aldığı topu biraz daha sürükledi ve sahanın çaprazında kalan adama pas attı. 

Yakup Efe, gelen topu asil bir şekilde karşıladı ve koşmaya başladı. Anında yanından beliren ve birden kendini ittiren yeğeni Yiğit, "Üzgünüm doktor civanı! Az daha koş!" dedi ve topu adamın ayağından çalarak kendi kalelerinden uzaklaştırmaya başladı. 

Top kaleye bir türlü ulaşamıyordu. Oyuncular o kadar inattı ki, o top kaleye ulaşmamak için adeta yemin etmiş gibiydi.. Cihan, yarı yolda oğlunun ayağından topu kaptığı sırada Yiğit sinirle "Baba!" diye kükredi. Cihan ardında kalan oğluna, "Daha ateşleyecek güçte değilsin evlat!" karşılığını vererek hızla kaleye koşturdu. Cihan'ın önüne son engel olarak çıkan Hopali ise bütün sinsiliğiyle gülümsedi. Adamın ne ara ayağının altından kaybolduğunu anlamadığı bir hızla topu kaptı.

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin