Bölüm 56: Dönüş

23.9K 1.5K 240
                                    

Selaaaam :) Okullar açıldı, hepimize hayırlı olsun :D Ben de tüm haftanın yoğunluğunu atıp yeni bölümü yazdım, iyi okumalar :)

-Multimedia, Daisy.

“Sonra?” dedi Ariana ilgiyle.

Omuz silktim. “Sonrası yok.” Dedim cama yaslanıp. “Dexter ölmüştür herhâlde. Andrew da ‘Mutlu son filmlerde olur’ dedi. Sonra uyandım.”

Ariana oturduğu yerde bağdaş kurup bana doğru eğildi. “Peki o söylediği şey neydi? Onun?”

“Ölüm mü esaret mi?” dedim. “İkisinden birini seçmem gerekiyormuş.”

Daisy düşünceli bir ifadeyle bana baktı. “Çok mantıksız.” Dedi ikna olmaya çalışır gibi. “Sana bir teklifte bulunuyor. Ama yalnızca birer kelime söyleyerek ucunu açık bırakıyor. Hiç mantıklı değil.”

Ellerimi kaldırdım. “Hepsi bu.”

“İpuçları bırakmış.” Dedi Daisy elini saçlarından geçirip. “Çözmeni istiyor.”

“Eğer istediği buysa,” dedim arkama yaslanarak. “Şu sıralar hiç oyun oynayacak havamda değilim. Ne istiyorsa açık açık söylesin. Benim de işime gelir, onun da.”

Bulunduğumuz tren yine gürültüyle sarsılınca Ariana sadece bu vagondakilerin duyabileceği bir küfür savurdu. Bu vagonda da zaten sadece üçümüz vardık.

Kısa tatil bitmişti ve bizim de Shadow’a dönüş zamanımız gelmişti. Bugün saat dörtte Oxford’dan harekete geçen tren, gece Oslo’da duracaktı ve yolumuzun geri kalan kısmını da otobüslerle tamamlayacaktık.

Bulunduğumuz tren Hogwarts’a giden trene hiç benzememekle birlikte, Açlık Oyunları’nın Capitol’ünün trenleri kadar da hızlı ve konforlu değildi. İkisinin arasında, değişik bir trendi işte. Bütün öğrencileri içine alacak şekilde bir sürü küçük vagondan oluşuyordu ve işin ilginç tarafı makinisti yoktu. Vagonun içindeki kapılardan biri koridora, benim tarafımda olan da vagonun dışına çıkıyordu.

“Ben bu treni hiç sevmedim.” Diye homurdandı Ariana.

Daisy kapının yanındaki elektronik göstergeye baktı. “Az yolumuz kaldı, sabret. Üç saat falan.”

“Çok azmış cidden.” Dedi Ariana. Kendi yaşam alanına çevirdiği koltuğa biraz daha yayıldı.

“Yarısından fazlasını geçtik en azından.” Dedi Daisy. “Bu da bir şey.”

“Arkamızdaki vagonda kim kalıyor, biliyor musunuz?” diye konuyu değiştirdim. Çünkü bu da ilgimizi çekebilecek bir konuydu.

Kızlar aynı anda iki yana başlarını salladı.

“Andrew.” Dedim onlar cevaplamadan. “Hem de tek başına.”

“Tek mi?” diye tek kaşını kaldırdı Daisy. “Tek başına ne yapıyor?”

“Bilemiyorum.” Dedim ve başımı iki yana salladım. “Bir şeylerin peşindedir yine.”

Ariana omuz silkti. “Yüz seksen kişinin olduğu bir trende Andrew tek başına hiçbir şey yapamaz.” Dedi. “Rahat olun.”

“Önemli olan trende olacaklar değil zaten.” Dedi Daisy. “Okula gidene kadar olacaklar. Clara’nın güvenli bir şekilde okula girmesi gerek. Hava çoktan karardı bile.”

En son bana gösterdiği görüntüleri saymazsak, iki aydır Aundrea’dan ses çıkmıyordu. Aldığımız haberlere göre, okula girmeye de çalışmamıştı. Hiç yokmuş gibi davranıyordu yani. Nerede olduğunu da bilmiyorduk.

Sakin Ol Clara.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin