Bölüm 17: Soğuk

36K 2.4K 435
                                    

İyi okumalar, multimediada Clara var. :)

“Ne alakası var elbisemle?” derken masadan birkaç peçete kaptım. “Yalnızca tanışmak istemişti.”

Daniel cevap vermedi.

Ben dudağındaki kanı silerken, “Yavaş ol.” Dedi.

“Affedersin.” Dedim. Benim elimin ayarı yok.

“Tamam, ver ben yaparım.” Dedi ve elimdeki kullanılmamış peçeteyi aldı.

“Emin misin?”

“Evet.” dedi. “Kızlar nerede? Neden onlarla değilsin sen?”

“En son bıraktığımda dans ediyorlardı.” Dedim.

“Sen?”

“Dans etmekten hoşlanmadığımı biliyorsun, Daniel. Yoruldum ve biraz dinlenmek istedim.” Nefes almadan devam ettim. “O sırada da o çocuk geldi. Neydi adı Andrew muydu?”

Dexter başıyla onayladı.

Daniel’ın konuşmasına izin vermeden devam ettim.

“Zaten tanışmadık bile. İlk cümlesinde sen geldin.” Yüksek müzikte sesimi duyurmak için büyük çaba gösteriyordum. “Bana yaklaşan her erkeğe böyle davranmak zorunda değilsin. Daha tanımıyorsun bile.”

Daniel yine cevap vermedi. Kabahatini biliyordu. Tamam, beni korumak istediği için onu suçlayamazdım ama çocuk yalnızca ismini söylemişti.

Onun yerine Dexter konuştu.

“Ben tanıyorum.” Dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. Kollarını göğsünde kavuşturmuş, kaşları çatık bir biçimde ikimize bakıyordu.

“Tanıyor musun?” dedim.

“Andrew Grayson.” Dedi. “Ve inanın bana, hiç de dışarıdan göründüğü gibi değil.”

Daniel bana zafer kazanmış gibi bir ifadeyle bakarken onu umursamadan Dexter’a döndüm.

“Nasıl yani?”

“Orasını karıştırma işte.” Dedi Dexter. “Öyle göründüğü gibi temiz değil demek istiyorum. Daniel haklı.”

Daniel bir daha zafer bakışını gönderince ikisine de ters bir şekilde baktım.

“İyi o zaman,” dedim ve saçlarımı savurdum. “Siz insanlara güvenmemeye devam edin, ben kızların yanına gidiyorum.”

Elimdeki peçeteleri Daniel’ın eline tutuşturdum ve ters yönde ilerlemeye başladım.

Tabii Daniel’ın “Dikkatli ol!” diye seslendiğini de duymuştum. Görmeyeceğini bilsem de gözlerimi devirdim.

Yıllardır dans etmemişler de onun intikamını alıyormuş gibi dans eden insanların arasından güç bela geçtim. Artık dans etmekten yorulmuş olan Daisy ve Ariana’yı duvar kenarındaki bar sandalyelerinin üstünde buldum.

“Neredeydin sen?” dedi Daisy.

“Başıma neler geldiğini bir bilseniz…” diye mırıldandım. Yanlarındaki boş sandalyeye oturdum. İkisi de dönüp bana baktılar.

“Ne oldu?” dedi Ariana.

Salonun diğer ucunda arkadaşlarıyla oturan Andrew’u gösterdim. “Şu çocuğu görüyor musunuz?” dedim.

İkisi de işaret ettiğim tarafa baktı.

“Andrew mu?” dedi Ariana.

Şaşkınlıkla ona baktım. Bu çocuğu bir tek ben tanımıyordum herhalde.

Sakin Ol Clara.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin