0.6

2.8K 252 830
                                    

Eve büyük bir sessizlik hakimdi. Sabah ise Harry kahvaltıya inmemişti. Louis, Vera ile Harry'ye kahvaltısını gönderse de onu bile reddetmişti.

Yırtık parçaları da kendi ile birlikte yatağa yatırmıştı. Uzun zaman sonra sahip olduğu tek değişik renkteki kıyafetiydi. Ama Louis onu da mahvetmişti.

Bu sefer Harry heyecanlı değildi. Louis'nin gelişini beklemiyordu. Çünkü bu sefer o geldiğinde mutlu değil, daha da mutsuz olacaktı. Ödevlerinin hiçbirini yapmadı. Bütün gün sadece su içip yatağında yattı.

Louis akşam işten dönmeden mağazaya uğramıştı. O gece elinde onlarca mavi ve yeşil tonlu tişört ile Harry'nin kapısını tıklattı.

Harry anında gözlerini kapatarak uyuyor numarası yapmaya çalıştı. Louis kapıyı yavaşça aralayarak yatağın üzerindeki kıvırcık saçlı genç oğlana baktı. Yavaşça yanına ilerleyerek yatağının köşesine oturdu. Elindekileri yere bıraktı. O çok yorgun görünüyordu ama Louis onun numara yaptığının farkındaydı. Sadece ağlayarak kendini harap etmişti.

Louis parmaklarını Harry'nin kıvırcık saçlarında gezdirerek okşadı. Yumuşak saçları eline tuhaf bir doku katıyordu.

"Uyumadığını biliyorum hayatım, hadi o güzel gözlerini aç da yeşillerini göreyim."

Harry gözlerini daha sıkı yummuştu. Bir kerecik olsun rol yapmak istiyordu. Louis Harry'nin üzerine eğilerek dudaklarının kenarına bir öpücük kondurdu.

Harry rolüne daha fazla devam edemeyerek gözlerini açtığında Louis gülümseyerek bu sefer dudaklarını Harry'nin dudaklarına bastırdı.

"Hadi, sana aldığım tişörtlere bak."

Louis geri çekildiğinde Harry yerinden kıpırdamamıştı. Bu saatten sonra ne değişecekti ki? Ona bu tişörtü önemli kılan o geceydi. Şimdi Louis'nin aldığı onlarca renkli tişörtün tek anısı eskisini paramparça etmesi miydi?

"Hadi bebeğim, yapma... Senin için kaç mağaza dolaştım."

Harry Louis'nin susması için yatakta doğruldu. Ama hala onu affetmiş değildi. Louis yerdeki poşetleri yatağa çıkartarak battaniyenin üzerinden Harry'nin dizlerine bıraktı.

"Hadi, aç ve hepsini dene."

Harry kucağındaki poşetlere ve içlerindeki hediye paketlerine baktı. Ama hiçbirine dokunmadı. Gözleri Louis'yle de buluşmadı. Sessizliğini korumaya ve zihnindeki çığlıkları susturmaya çalıştı.

"Hadi güzelim..."

Harry kirpiklerini kırpıştırdı.

"Seni hala affetmiş değilim Louis. Yaptığın şey çok kırıcıydı. Bana istediğim her şeyi alıyorsun, bunu inkar edemem. Ama o gece bana ailem yaşasa bile bana bunları almayacaklarını söyledin. Ben o kadar değersiz miyim? Ben yatmadan aileme dua ediyorum ve dün gece senin yerine onlardan özür diledim."

Harry'nin gözleri dolmuştu. Yine de devam etti.

"Ama senin yüzünden beni affetmemiş olacaklar ki rüyama gelmediler."

Gözünden bir damla süzüldüğünde Louis suçlulukla Harry'ye yaklaşıp kollarını ona sardı. Harry ona sarılmasa da Louis'nin sarılması biraz olsun iyi gelmişti. En azından yaptığı büyük hatanın farkındaydı.

"Özür dilerim hayatım, ben koca bir aptalım. Aldığım hiçbir şey dediğim şeyleri düzeltmeyecek biliyorum ama... Sana bir haberim daha var."

Harry ne kadar merak etse de ne olduğunu sormadı. Zaten sormasına gerek kalmadan Louis devam etti.

"Zaman açısından sana net bir bilgi veremem ama yakın bir tarihte New York'a gidiyoruz. Bu sefer ihale için ben seçildim ve seni burada tek bırakamam. Hem sana da bir değişiklik olmuş olur."

salvatore ➳ larryWhere stories live. Discover now