26. BÖLÜM

9.1K 938 201
                                    

"Abla ne biçim konuşuyorsun sen? Bebeğimiz yok artık."

Kerem ablasına ilk kez bu kadar çok sinirlendiğini hatırlıyordu. Daha önce ufak tefek sürtüşmeleri olsa da onu öldürme isteğiyle dolup taşmamıştı hiçbir defasında. O an bir şeyi daha anladı. Neslihan onun hayatının merkezi olmuştu. Ona gelecek her türlü olumsuz tavırda yakıp yıkmaya hazır bir tarafı vardı artık. Önceliği oydu.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim. Saçma sapan konuştum. Neslihan, affet beni. Espri yapayım derken yüzüme gözüme bulaştırdım. Affet lütfen. Kaybınıza ben de çok üzüldüm, inan. Kerem ilk haber verdiğinde hala olacağım diye acayip sevinmiştim."

"Anladım espri olduğunu, üzülmedim. Dert etme Kamuran abla. Kerem aşırı tepki gösterdi. Sen kusuruna bakma onun."

Bebek onun bile değildi. Kendinden olmayan bir bebeğe nasıl bu kadar bağlanırdı bir insan? En başından kendisi vazgeçmek istemişti ondan. Kendi gitmeyi tercih etmişti bebeği, orası ayrıydı.

"Neslihan ben seni savundum burada, yalnız. Bir dikkatini ver istersen. Sen benim adıma ne diye özür diliyorsun? Ne alakası var bunun kusurla?"

"Benim savunulacak bir tarafım mı var sana göre? Oradan öyle mi görünüyor?Kamuran ablan sana hitaben konuştu zaten Kerem, bana değil."

"Neslihan gerçekten özel olarak çaba harcıyorsun bana zıt gitmek için. Bir dahaki sefer yolsunlar senin saçlarını, ellerinde kalsın isterlerse, parmağımı kımıldatırsam iki olsun."

"İsabet olur. Sen bana bu kadar şeyi nasıl anlatmadın bence ondan haber ver önce. Şe.Ker'im."

Başka türlü anlamayacaktı çok farklı gezegenlerden bir araya geldiklerini. Kerem her ne kadar onları oldurmaya çalışsa da olmadığı yerlerde yapacak bir şey yoktu. Ablasının sevgilisini bile anlatmamış olması dikkatlerini çekmişti iki kızın birden. Daha neler, ne gibi havadisler vardı kim bilir, bilmesi gerektiği halde hiçbir fikrinin olmadığı.

Bu yine hiçbir şeydi. Hadi ailemin özeli diyerek anlatmamış olsundu, şimdi ikisinden biri dese ki, siz ne zamandır çıkıyorsunuz, aynı anda yanıt veremezlerdi. İçinden güldü Neslihan buna. Kocasının adını öğrenmesi bile büyük gelişmeydi. Düne kadar onu da bilmiyordu.

"Babamın sevenlerin arasına girdiğini söyleyecek halim yoktu herhalde. Bu nasıl bir utanç biliyor musun sen?"

"Yok bilmiyorum, anlatsana. Hazır anlatmaya başlamışken Şe.Ker'den bahsetmeyi de unutma."

"Onu ben sana bilahare anlatacağım merak etme. Hele bir evlenelim, hele bir aynı odada kalmaya başlayalım aşkım, ablamlar dahil bizim sadece bebek yapma çalışması için birlikte olmadığımızı bütün sevenlerimiz öğrenecek."

Neslihan'ın anladığı dilden konuşmak Kerem'in de işine gelirdi. Onu tehdit ederse tehditin dik alasını gösterirdi ona. Aynı oda lafıyla canının yanacak olmasını umursamadı. Kısasa kısaslar erken başlamıştı. Sorun değildi.

"Öyle mi diyorsun? Dikkat et, benimle aynı odada senin için hayati tehlikeler baş göstermesin. Tek başına benimle başa çıkamam diye düşünürsen eğer, destek kuvvet çağırmayı ihmal etme."

Bel altı vurduğunun farkındaydı Neslihan, anlasın istiyordu. Pek çok sebepten yanlışlardı onlar. Bir arada olmamaları gerekiyordu. Kuzeninin iması geçince dişlerini sıktığı net bir şekilde belli oluyordu. Çenesi sinir katsayısının arttığını belli edercesine seğiriyordu.

Ben Bir Karar VerdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin