2. BÖLÜM

19.6K 1.1K 719
                                    

Hızlı adımlarla otobüs durağına doğru ilerlerken az önce olanları düşünmemekte sorun görmedi. Düşünürse daha büyük sorundu. Kimin nesi kimin fesi olduğunu bilmediği; ama bilse de kendisinin bir şeyi olamayacağını çok iyi bildiği birisiydi işte. Velev ki, erkek arkadaşı olsun.

Otobüsün bir an önce gelmesini dilerken hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Amcasının tutumunu bildiğinden eve mümkün olan en geç saatte de gitse yine de erken gitmek zorunda kalıyordu. Dersi zaten dört gibi bittiğinden sadece iki saat konu tekrarı yapabilmişti. Onun da on beş dakikasını boşa geçirmişti.

Boşa geçirmişti, çünkü olmadık, boş hayallere kapılmak yerine daha gerçekçi olanlar için çaba harcamalıydı. Bir erkek arkadaş, kastı asla deminki gibi olmayan bir erkek arkadaş üstelik, yirmi bir yaşında, üniversiteyi kazandığı bölümde hangi şartlarda okuduğunu bilen Neslihan için şu an beyninde yer kaplamasına ihtiyacı olmayan tek şeydi belki de.

Otobüs on dakika içinde gelince bindi. Sanki o kişi peşinden gelip mahallede onu rezil edecekmiş gibi hissetmekten kendini alıkoyamadı. Nefret etti kendisinden. Bir zamanlar o kadar da ezik değildi.

Tıka basa dolu otobüste oturacak yer bulmayı ummamıştı bile arkalara doğru sürüklenirken. Kalabalık onu müsait bir yerde konumlandırırdı nasılsa. Akşam altıyı geçen saatte önemli olan bir şekilde bu otobüsün çalışan aksamlarının yolculuk eden parçası olabilmekti. Tutacağı tutmasa da düşmezdi galiba ani frenlerle.

Ayakta, sol kolu tutunduğu yerde, sağ kolu yandan ona sahip çıkmak için çantasının sapındaydı. Daha şimdiden tonlarca ağırlığa ulaşmış gibiydi içindeki tıbbi biyoloji kitabı. Sınava hazırdı Neslihan'a kalırsa. Tam burslu girdiği bölümde hem bursunu kaybetmemek hem de okulu vaktinde bitirebilmek için her sınavda başarılı olmak zorundaydı.

Üçüncü kez çekirge bile sıçrardı; ama o kesinlikle bu şansı bir daha bulamazdı. Şimdi belki de üçüncü sınıfta olması gerekirken geçen yılın İngilizce hazırlık yılı olması sebebiyle bu yıl birinci sınıf olmuştu. Liseyi bitirdiği sene kazanamadığında bir sonraki yıl daha azimle hazırlanıp girebileceğini düşünse de işler onun istediği gibi gitmemişti.

Babasının kalp krizi sebebiyle ani ölümünden sonra annesi kendinden ve çocuklarından vazgeçmiş halde sadece nefes alan, görüntüde var olan, ruhu boşalmış bir kadın haline gelince onunla ilgilenmek Neslihan'a düşmüştü.

Bu hayatta, babası sağken birbirine aşık olmanın iki insan için, evdeki ölü toprağı serpilmiş iki yaşlıya rağmen, ne kadar eşssiz olduğunu düşünüp, babası öldükten sonra belki de bu kadar büyük bir aşkın bünyelere zarar olduğu kanısına varmıştı.

Babasını toğrağın altı kabul ederken toprağın üstüne de annelerini vakit geçmeden gömmüşlerdi. Hal böyle olunca Neslihan, yemekten temizliğe, ütüden annesinin ihtiyaçlarına kadar sorumluluk içine batmıştı. Fiziksel işlerin yoğunluğu bir yana, evde iki geri kafalı insanla uğraşmak bu işler için gerekli enerjiyi vakum gibi çekip alıyordu ondan.

Evde köle olmayı dert etmeyeceği bütün noktaları bir arada tutmaya odaklandığı sabrı; yaşama isteğiyle birleştirmeye başladılar bu kez. Erkek kısmı yerine kadın kısmı olmaktan en nefret ettiği zamanlar babasının ani ölümünden sonra oldu.

Bakkala ekmek almak için gitmek bile savaş nedeni olurken iki bağnaz yaşlı, onun için bu anın aslında yaşam kaynağı olan oksijeni de ciğerlerine çekmek demek olduğunu bir türlü anlamadılar. Dedesi bunu da aldı elinden. Kadın kısmı günün hangi saati olduğundan bağımsız olarak evde erkek varken sokak kapısının diğrer tarafına çıkamayacağından, Neslihan için günler geceler gerçek anlamını yitirmeye başlamıştı.

Ben Bir Karar VerdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin