22. BÖLÜM

9.3K 988 298
                                    

Sabah daha alarmı çalmadan zıplayan Kerem saate baktığında bir saat erken uyandığının ve tekrar nasılsa gözüne uyku girmeyeceğinin farkındalığıyla duşa girdi hemen. İyice açılan uykusu bugün Neslihan'la olacağının müjdesi gibiydi. Dünkü yorgunluktan sonra, şimdiki hali mutluluk sebebiydi. Ona bakan insan neşe dolabilirdi. Belki Neslihan da neşeyle dolup taşardı gün sonuna kadar.

Erken kalkmanın verdiği mutluluğu dolabının önünde ne giyineceğini düşünerek heba etti. Bu kadar kıyafet fazlaydı. Ne kadar çok olursa o kadar fazla zamanı aynanın karşısında geçiyor, dolu raflar, vakit israfından başka işe yaramıyordu. Halbuki az olsa hemen seçmiş, giyinmiş, çoktan yola çıkmış olurdu.

En sevdiği tişörtü giyinip altına ince bir yazlık pantolon geçirdi. Neslihan için moda dergilerinden fırlamış gibi durmasının, bir bitkinin adını ezbere bilmekten daha fazla bir anlam ifade etmeyeceği aşikardı. Dış görünümle işi yoktu onun. Sapık diye etiketleme olmasın, toplum ve ahlak kuralları gereği, bedeninin örtünmesi gereken yerlerini örttüğü sürece Neslihan'dan bugün, bizimlesin onayını duymasa da olurdu.

Çoktan kalkıp kahvaltıya oturan ailesi neşeli bir sohbet içindeydi. Uzaktan izledi bir süre. Bu manzaraya özlem duymamak elinde değildi. Neslihan başka bir yer istediğinde daha seyrek katılabilecekti aralarına. Belki aynı uyumu o da evlendiklerinde onunla yakalar, hasret başlamadan biterdi.

"Günaydın herkese."

"Hayırlı sabahlar oğlum. Erkencisin."

"Uyanıverdim. Kalktım ben de. Afiyet olsun."

Yerine oturmadan önce çayını koyan Kerem, sanki çoktan doymuş gibi bakıştı masadaki kahvaltılıklarla. Neslihan zayıflamıştı görmediği o dört beş günde. Yediğinden emin olana kadar iştahı kaçacak gibi duruyordu.

"Yesene oğlum. Tüm gün kim bilir ne kadar yorulacaksınız."

"Yormam ben onu. Ne zaman isterse otururuz bir yerde."

"Bu benden de kılıbık olmuş Nedret. Daha şimdiden. Hayır kıza yazık, az pimpirikli zaten. Fazladan ne kattın bunun içine, bunu yaparken?"

Kamuran elini ağzına koymasa nahoş görüntü verebilirdi masadakilere. İyi eğlence bulmuşlardı sabahın bir körü kendilerine.

"Sen kılıbık mıydın baba?"

Babasının her zaman annesinin fikirlerine saygı duyduğunu, ona danışmadan yaptıklarının nadir olduğunu, o zaman da keşke sana sorsaydım böyle olmazdı dediği anlarla büyümüştü. Her zaman olması gerekenin bu olduğuna inanarak yaşına yaş katmıştı.

"Ay Kamil sen de. Ne kılıbıklığı bu? Tanımayan biri duysa seni ezdiğimi düşünür."

"İşte hanım köylü diyelim. Sen yine dinle tabii Neslihan'ı. Bana bakma."

Dinleyecekti tabii. Karısı yoruldum dese yok yok devam edelim alış veriş bitene kadar, canın çıksın diyecek hali yoktu ya. Taşırdı bile; Neslihan izin vermezdi kesin. Neyse. Gördüklerini, öğrendiklerini o da üstünde tecrübe edebileceği bir kadınla hayatını birleştirecekti. Allah ne verdiyse yardıracaktı. Neslihan nereliydi acaba? Onun köyünden olmayı yadırgamazdı Kerem.

Zihnini okuma ihtimallerine karşı sildi anında kafatasından bunu. Özellikle ablası, Kamuran bunu sık sık yapardı.

"Şe.Ker, senin kafanın içi transparan. Halk kütüphanesi gibisin. Herkese bedava; ama girmek isteyen yok. Neler neler var sen bile bilmiyorsundur hepsini eminim. Çok güzel kafanın içi senin."

Ben Bir Karar VerdimWhere stories live. Discover now