24. BÖLÜM

9.9K 988 209
                                    

Kamuran şirket basamaklarını elinde kahveyle aheste aheste çıkarken gözü önünü bile görmüyordu neredeyse. Her gün hal hatır sormadan geçmediği güvenlik kendisine seslendiğinde son anda durup yanıt verebildi.

"Günaydın Kamuran hanım."

"Günaydın Eren. Nasılsın?"

"İyiyim, siz nasılsınız? Kerem Bey yok mu bugün de?"

"Şe.Ker'imiz evleniyor, kısmetse yakın zamanda. Hazırlık yapıyor. Az sonra ben de gideceğim yanına."

Ben de ilelebet ayrılıyorum galiba diye düşündü. Babasıyla görüşmesinden sağ çıkabilirse kardeşine yardım da ederdi. Kafası az sonra olası muhtemel, kansız can yakıcı konuşmadaydı. Babası kan dökmeyi sevmezdi.

Ercüment bir an Kamuran'ın Eren'le dalga geçtiğini düşündü. Kerem nasıl evleniyordu? Böyle mühim bir haberi ona söylemeyi unutmuş olamazdı herhalde. Yeni olmalıydı; ama çok şaşırtıcıydı da.

"Ne güzel, hayırlı olsun. İyi günler."

"İyi günler. Kolay gelsin."

Ercüment tüm bu süre boyunca onun bir iki adım arkasında durmuş, aşık olduğu kadını izlemişti. Hep doğal oluşunu ve herkesle anlaşan, konuşan yanını daima sevmişti. Onun da aklı Kamil Bey'in ona söyleyeceklerinde, ondan isteyeceklerindeydi. Kamuran üzülürse o yiyeceği laflardan daha çok üzülürdü onun üzüntüsüne. Kerem konusunu sonra açacaktı.

Asansör kullanmayı son yıllarda sıfıra yakına indirmeyi alışkanlık haline getiren Kamuran'ın huyunu bilen Ercüment de asansöre yönelmedi bile. Merdivene vardıklarında burada kimsenin olmadığını bilerek elini tuttu. Yanında olduğunu o an fark etmiş gibi çığlık atacaktı neredeyse Kamuran.

"Bebeğim, sakinleş. Gerginlikten kırılacaksın şimdi."

"Niye çağırdı babam bizi? Üstelik ikimizi de. Seni benim yanımda azarlayacak kadar kötü biri değildir benim babam."

"Öyle olsa bile değişen hiçbir şey olmaz merak etme. Ben yine seni çok seviyor olacağım. Ben yine bekliyor olacağım."

"Ne zamana kadar? Böyle kaçak göçek sana haksızlık. Seni çok zor durumda bırakıyorum, değil mi?"

"Ben seninle yaşadığım her şeyden mutluyum. Zor durumda değilim ayrıca. Bana hala genç olduğumu hissettiriyorsun."

"Bunu babamın yanında demezsen on numara beş yıldız olur. Seni, benden on yaş büyüksün diye mimledi. Unutma."

"Unutmam bebeğim. Gevşe biraz. Dediği hiçbir şey fikrimi değiştiremez. Seni benden başkasına verecek hali yok ya."

"Yok daha neler! Verse bile bunu seni ayağına çağırarak söylemez. Söylemez değil mi? Of! Konuşalım da bitsin."

Ofisin katına geldiklerinde hala el ele olduklarını babasının kapısının önündeki masada oturan asistanı Tülay ablanın büyüyen gözlerinden anladılar. Anında elektrik çarpmış gibi çekti elini Kamuran. Hareketine gülmekle yetindi sevgilisi. İçindeki çocuksu endişeyi, korkuyu, heyecanı hep sevmişti. Ömrü olduğunca da severdi.

"Tülay abla babam yalnız ?"

"Yalnız canım. Girin."

Kapıyı çalıp önde Kamuran, arkada Ercüment odaya girdiklerinde kapıyı o kapattı yavaşça. Babası taktığı gözlükleri çıkarıp direkt damadı olacak kişiyi süzdü. Yakışıklıydı aslında. Alıcı gözle bakınca yaşı konusunda onunla dalga geçtikleri bile düşünülebilirdi. Otuz sekiz göstermiyordu. Saçlarında beyaz yok denecek kadar azdı. Vücuduna iyi baktığı, her halinden sağlıklı yaşadığı belli oluyordu. Evde zaman zaman Kamuran'ın ona bazı karışım içecekler hazırlamasının sebebi olan bir adam gibi duruyordu karşısında dimdik.

Ben Bir Karar VerdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin