51. BÖLÜM

11.7K 1K 402
                                    

🌟🌟🌟

*Tarkan/Aşk

Kerem öldürücü bakışlarına rağmen ölmeyen Kamuran'a bakıyordu. Karısı bir bardak şerbetle kutlamıştı sırrını öğrendiğini. Hani dört yıl anlaşmış, sormamaya karar vermişlerdi? Kadın işine akıl sır erdiği yoktu. Hayır, bu ablasına ne olmuştu da fotoğrafları göstermişti? Demek ki, hala bu evin sınırları içindeydi o, gündeme son dakika haberi gibi düşen, parça tesirli bomba etkisindeki Kerem'in şerbetli çüklü müstehcen fotoğrafları.

"Şe.Ker yeşil zeytini uzatır mısın?" 

"Bilmem, uzatır mıyım?"

"Sen bir düşün madem. Allah Allah ne oluyor ya?"

"Bir de soruyor musun abla?"

"Biz insanlar genelde bilmediklerimizi öğrenmek için soru sorarız. Boğaca bilmiyorum, benim ayıbım. Yıllardır aynı evdeyiz aslında biz, öğrenmem lazımdı."

Sabah Kerem'in ona bağırmasının ardından yataktan ok gibi fırlamıştı Kamuran. Dün gece odasından gözü yaşlı, üzgün ayrılan kız şekerinin başına bir şey geldi sanmıştı.

"Yeter uzatmayın. Neslihan kızım harika bir kahvaltı hazırlamışsın. Masayı görünce doydum."

"Afiyet olsun anne."

Kamuran, Neslihan'a Kerem'in küçükken ergen çocuk aklıyla lise birden lise sona kadar tuttuğu, içine müstakbel karısının nasıl olmasını hayal ettiğini belirten bazı kısımları da yazdığı günlüğünü ve yıllardır taşındıkları her evde usanmadan fellik fellik aramasına rağmen bir türlü bulamadığı şerbetle kaplı beş yaşındaki kardeşinin çırılçıplak fotoğraflarını göstermişti.

Kerem'in Şe.Ker lakabını alnının teriyle kazandığı, oskarlık şantaj kanıtlarıydı bunlar Keriman ve Kamuran için.

Neslihan fotoğrafları bildiğini, kahvaltı öncesi bir bardak şerbetle anlamasını beklemişti Kerem'in. Onun ifşa edeceği, alaya alacağı, zaman zaman gündeme getireceği bir konu değildi. Aksine çok sevimli görünüyordu beş yaşında. Kendisinin Kerem gibi bir oğlu olsa pamuklara sarardı. Nasıl bir tatlı olma ihtiyacı gütmüşse o yaşta, büyük insanın aklına gelmeyecek bir yöntem geliştirmişti. Zaten büyüdükçe yapmak istediklerinde, hayallerinde büyük ölçüde indirime gidilmiyor muydu? Hayran kaldı o yaştaki Kerem'e.

Kerem değişmemişti gerçi. Neslihan diye tutturmuş, tuttuğunu koparmıştı. Ne iyi yapmıştı. Kadın için, o çamaşır kutusundan çıkan asıl can alıcı nokta günlükte yazılanlar olmuştu. O anlar anlatılmaz yaşanırdı.

"Annemin babama baktığı gibi bana ilk andan itibaren aşkla bakan bir kızla evlenmek için gözümü dört açmam gerekli. Benim için annemin bulmasını bekleyerek geçmez ki ömür. Birlikte yaşamak varken... Sınıfta onlardan bir tane bile yok. Tek derdi rujunun dershanede giydiği bluza uygunluğu olan Buse ile çıkmam son bulmuş durumda bu yüzden. Tarih şurada dursun. Hata yapa yapa en doğrusunu bulabilirim, ama bu kadar hatayla o en doğrunun karşısına çıkıp yüzüne bakabilir miyim acaba? Bir an önce karşılaşırız umarım seninle.

Kendime not: Gözlerine ilk andan itibaren aşkla bakmayan bir kadın kazanılmaya da değmez."

Yeterince erken karşılaşmış olmayı dilemişti Neslihan, araya gereksiz hiç kimse girmeden. Ama Kerem'in de dediği gibi insan hata yapa yapa en doğruyu bulabiliyordu. Ve şu anda yüzüne baktığı, aşık olduğu adam onun için en doğrusuydu.

"Ya ben bu kadına hayranım. Sulu köfteyi nasıl bu kadar güzel yapar bir insan? Küçüklüğümden beri her gün olsa yerim dediğim yemeği evdekiler artık yeter dediği halde sırf benim için yapmış bugün yine, hem de uçaktan iner inmez. Canım annem. Müstakbel karıma soracağım ilk şey sulu köfte yapmayı bilip bilmediği olacak. Yazık anneme de. Biraz da eşim yapsın. 

Ben Bir Karar Verdimजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें