7. Bölüm

1.5K 168 46
                                    

Satırlar arası güzel yorumlarınızı ve oylarınızı heyecanla bekliyorum. Profilimi takip ederseniz çok sevinirim.

Mutlimedia: Minel (Tiera Skovbye)

☆☆☆☆☆

MİNEL'İN ANLATIMINDAN...

Ben sıradan ve basit bir kız değildim.

Annesi tarafından terk edildikten sonra onlarca acıya maruz kalan kimsesiz birisiydim. Babam babalık yapmayı uzun zaman önce bırakıp o kadınla evlenmiş, sonra da ölmüştü zaten. Ama ben ne olursa olsun kendi ayaklarım üzerinde durabilecek kadar güçlü değildim. Birilerine hep ihtiyacım vardı. Ve Baran'da bunların en başındaydı.

O bana ne yaparsa yapsın hep koruyordu. Yani döverdi falan ama yine de sahip çıkmasını bilirdi. Ben Baran'ı sevmek, kardeşim olarak görmek falan değil, ondan nefret etmek istiyordum. Ama buna hep engel oldu. Ona minnettar kalmamı sağlayacak o kadar çok şey yaptı ki... Kendisine karşı borcum hiçbir zaman bitmiyordu. Özünde gerçekten de iyi birisiydi.

"Ne düşünüyorsun?"

"Ne düşünmüyorsun diye sorsaydın emin ol vereceğim cevap daha kısa olurdu."

"Seni böyle görmek istemiyorum."

"O zaman bakma."

Spor salonunun sahibi olan çocuğu Aksel'in antrenörlük yapması için ikna etmek zor olmamıştı. Zaten bana aşıktı. Yani hoşlanmada diyebiliriz... Taş gibi kızdım sonuçta. Her ne kadar Baran'la yakın arkadaş olsalar da, ondan 'Üvey kardeşini seviyorum.' diyecek kadar çekiniyordu. Söylese ve onayını alsa dahi -ki bu imkansız- zaten benim reddedeceğimi bildiği için takılıyorduk öyle.

"Bu hırçınlığına bayılıyorum."

"Genelde insanlar hoşlanmadıklarını söylerler."

Eliyle yüzüme düşen bir parça saçı kulağımın arkasına iterken nefesi suratıma çarpıyordu. Kabul, gayet seksi ve yakışıklıydı. "Ah, senden hoşlanmamak mümkün mü?"

"Bil diye söylüyorum, bu numaralardan etkilenmiyorum. Hatta fazla vıcık vıcık geliyor. "

Göz devirerek geri çekildi. Sahilde bir bankta oturuyorduk. Havanın soğuğuna karşı ellerim arasındaki çay biraz içimin ısınmasına sebep oluyordu. O esnada telefonumun sesiyle saatlerdir kafamdan gitmeyen şeyleri düşünmeye ara verdim.

AKSEL arıyor...

Efendim?

Hemen sokağın aşağısındaki ... Kafeye gel.

Emredersin paşam, başka?

Minel, önemli olmasa aramazdım.

Bak ondan emin değilim işte. Benimle takılmak hoşuna gitti herhalde. Hasta olunca bile aratıyorsun kardeşine.

Birkaç saniye sonra oflayıp, bana aldırmayarak aynı soruyu tekrarladı.

Geliyor musun?

Pekala...

Kelimeleri üstüne bastıra bastıra, emir vererek söylemesi ve telefonu suratıma kapatması aşırı sinirlerimi bozsa da umursamamaya çalışıyordum. Kafama taktığım onca şeyin arasında onu da düşünürsem sanırım delirecektim.

"Benim gitmem lazım, sonra görüş-"

Lafımı tamamlama izin vermeden dudaklarını yanağıma bastırdı. "Görüşürüz güzelim, kendine iyi bak."

her yıldız bir gün söner.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin