Bölüm 88

28 5 0
                                    

    Selam, sayın okuyucularım. Bu bölümün büyük kısmını Leyla Aydemir cinayetine ithaf ettim. Çok üzülerek yazdığım bir bölüm oldu. Size keyifli okumalar!
  Şarkı: Nahide Babaşlı - "Ölümden başkası yalan".

Kayıp 88.Bölüm

    "Çocuklara işkence yapılan bu dünyayı sevmeyi, ölünceye kadar reddedeceğim"
    Albert Camus
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
   Profesör Hambert sessizce beklerken Oliver gözlerini açıp evdeki sükutu bozar. Eskiden kafasının içinde dolaşan sorular şimdi onu yormuyor. Sanki beynine bir rahatlık gelmiş. Oliver büyük bir şaşkınlıkla profesöre seslenir:

   "Profesör, neler oluyor? Rudolf amca nerede?"

   Prof.Hambert gülümseyerek cevap verir:

   "Oh sonunda açtın gözlerini. Bir bilsen neler oldu."

   "Ne oldu bana? Ayağımdaki yara izi nasıl oldu?"

   "Seni zehirli bir örümcek ısırdı ama korkma artık. Yaranın üzerine panzehir sürdük."

   "Burası neresi? Hiçbir şey hatırlamıyorum."

   "Hafızanı kaybettin ama yine de son günleri hatırlaman gerekiyordu. Eskileri hatırlamasan da."

   "Hayır, eskileri hatırlıyorum. Hafızam geri geldi. Sadece son günleri hatırlamıyorum. Mesela, sizinle Paris'te kütüphanede tanışmıştık."

   "Doğru! Sonunda hafızan yerine geldi, evlat. Artık birlikte rahat çalışabiliriz."

   Bu zaman kapı çalınıyor. Oliver koşup kapıyı açıyor. Gelen Rudolf ve kucağında deredeki kızın cesedi var. Prof.Hambert Rudolf'un kucağındaki küçük kızı ve gözlerinden akmış yaşları görünce merakını fazla durduramıyor.

   "Bu kız kim, Rudolf?"

   "Bu, polislerin aradığı kayıp kız. Derenin kenarında buldum. Maalesef ölmüş."

   "Ne?! Nasıl olmuş? Kim yapmış bu kötülüğü?"

   Rudolf üzgün bir sesle cevap veriyor:

   "Bilmiyorum, profesör."

   Sonra profesör yüzünü Oliver'e tutup polislere haber vermesini söyler.

   Profesör Morgan ve Steve ise gittikleri evde tehlikeli anlar yaşıyorlar. Ev deprem oluyor gibi titremeye devam ediyor. Evin kapıları sertce açılıp kapanıyor. Steve bir yerden, profesör başka bir yerden tutunmuş neler olacağını bekliyorlar. Titreme biraz daha devam ettikten sonra yerini sabitliğe bırakıyor. Sert bir rüzgar esiyor evin içinde, kendisiyle birlikte kum ve toz getiriyor. Profesör gözlerini temizleyip Steve'e sesleniyor:

    "İyi misin, Steve?"

    "İyiyim, profesör. Senin durumun nasıl?"

    "Çok kötü. Bu neydi böyle?"

    "Bilmem. İlk defa böyle olaylar geliyor başıma."

    Üstlerini temizledikten son ikinci katta aramalara devam ediyorlar. Steve odalardan birinde eski bir harita buluyor. Ev gibi onun da üzerini toz basmış. Üzerinde köyün eski tasviri var ve bir nokta "X" harfi ile işaretlenmiş. Steve haritayı yan odada arama yapan profesör'e gösteriyor.

    "Profesör, bakın ne buldum! Bu, bir hazine haritası. Sonunda zengin olacağız."

    "Dur, bakalım. Belki de hazine değildir."

    "Hazineden başka neyin haritası olabilir ki? Kesin hazine haritası. İçimden bir ses öyle hazine haritası diyor."

    "En son için konuştuğunda ev titremeye başlamıştı. Bu defa bakalım neler olacak."

   Onlar harabe evden çıkıp haritadaki noktayı aramaya giderler.

   Prof.Hambert, yardımcıları ve polisler küçük kızın cesedini evine götürürler. Kapıyı kızın babası açar. Kızını o halde görünce sinirinden ağlayarak duvarlara yumruklar atmaya başlar. Sesleri duyunca kızın annesi koşarak kapıya doğru gelir. Kızının cansız bedenini görünce o da gözlerinin yaşına hakim olamıyor.

    "Kızım, Adelia! Niye konuşmuyorsun, kızım? Niye sesin çıkmıyor? Kim küstürdü seni? Konuş hadi! Sesini çıkar!"

   Polislerden biri kadını kolundan tutup ayakta durmasına yardım ediyor. Sonra içeriye götürüyorlar. Polislerden biri Adelia'nın otopsiye götürüleceğini söyledikten sonra cesedi dışarıya çıkarıyor. Prof.Hambert ve yardımcıları ise evde kalıp acılı anne ve babayı sakinleştirmeye çalışıyorlar. Rudolf yüzünü kızın annesine tutup onunla konuşmaya başlıyor:

   "Sakin olun, hanımefendi! Ben böyle acı olayları çok yaşadım. İnanın bana, böyle durumlarda sakin olmak en iyi şey. Bunu yapan şerefsiz de bulunacak kısa zamanda."

   Kadın sert bir ses tonuyla cevap veriyor:

   "Yakalanacak ha? Peki, sonra ne olacak? Adelia geri gelecek mi? Yeniden bu evde o tarafa bu tarafa koşa koşa oynaya bilecek mi? Hayır! Artık, katil ölse bile Adelia geri gelmeyecek."
  
    Acılı anne göz yaşlarını durduramayıp ağlamaya devam ediyor. 
                    Ertesi gün

   Rudolf kızın babası ve polisle birlikte otopsi sonuçlarını öğrenmeye gider. Doktor otopsi odasından çıkıp yüzünü polis'e tutarak konuşmaya başlar:

   "Cesedin üzerinde her hangi bir tecavüz bulgusuna rastlanmadı. Ayrıca darp izi de yok. Muhtemelen çocuk uzun süre aç kaldığı için hayatını kaybetmiş. Başınız sağolsun!"

   Babası doktorun sözlerinin karşısında kendini tutamayıp üzüntüden ağlayarak bayılır. Rudolf adamı ayağa kaldırıp dışarıya çıkarır. Arabaya oturtup yüzüne kolonya sürer. Biraz sakinleştikten sonra adamı evine götürürler. Polislerden biri daha sonra küçük kızın cesedini evine getirir. Acılı aile, akrabalar, yakınlar ve köydeki insanlar küçük kızı toprağa vermek için mezarlığa akın ederler. Çocuğu gömmeden önce annesi son defa tabutunu kucaklayıp ağlayarak resmini öpüyor. Sonra üzerine toprak atmaya başlıyorlar. Bir yıldız daha kayıyor gökyüzünden. Kız toprağa gömülürken bir yandan da dualar ediliyor.

   Bu zaman Rudolf kızın annesinin dua edenlerin arasında olmadığını farkeder. Sessizce insanların arasından ayrılıp onların evine doğru gider. Yolda giderken kafasında kötü düşünceler beliriyor.

    "Acaba nereye gitti kadın? Durumu da çok kötüydü. İnşaAllah düşündüğüm şeyi yapmaz."

   Eve geldiğinde kapının açık olduğunu farkeder. Yavaşça kapıyı aralayıp içeriye geçer. Salonda, kızın odasında yoktur. O yüzden yatak odalarına taraf yönelir. Kapı kilitlenmiştir. Geriye çekilip güç toplayarak kapıyı kırar. Gördüğü manzara karşısında acizlikten yerinde donup kalır. Kızın annesi üzüntüsünden kendisini asmıştı.

   Kızın defninin ardından prof.Hambert ve Oliver eve giderler. Oliver de bu olay karşısında üzülmüş. Sıcak ve acı bir kahve yapıp getiriyor. Profesör kahvesini yudumlarken kızın cinayetinden bahsetmeye başlıyor:

    "Memlekette gözü dönmüş herkes - cebinde bıçakla gezenler, sokaklarda gözünü kadınlardan, kızlardan çekemeyenler, ilaç kullanıp etrafa saldıranlar - herkes bu dünyayı her gün biraz daha yaşanılmaz hale getiriyorlar. Üzerinde hiçbir iz yok diye şimdi bu kızın ölümü kayıtlara 'açlık sebebiyle ölüm' gibi düşecek. Aslında onun ölümü dört dörtlük bir cinayet. Memlekette gözü dönmüş tüm insanların işlediği büyük bir cinayet!"

   Rudolf artık yas evinden çıkıp kendi evlerine doğru gitmeye başlıyor. Tozlu yollarla giderken köydeki büyücü kadının küçük bir kız çocuğunu evine götürdüğünü görüyor...

KAYIP   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin