Bölüm 53

34 11 0
                                    

Kayıp(53.bölüm)

Fredric evi terk etmeden önce tuzak kurmuştu. Yatak odasının kapısına bir el bombası bağlamıştı. Prof.Hambert kapıyı açmak için elini kapının koluna attı. Tam açacakken, telefonu çaldı. Cebinden telefonunu çıkardı. Arayan Elvis'ti. Profesörü acilen teşkilata çağırdı. Prof.Hambert evden çıkıp arabaya bindi. Rudolf'un evde olmamasının verdiği telaşla kırk dakikaya teşkilata vardı.

Elvis odasında bekliyordu onu. Prof.Hambert önce kapıyı çalıp sonra içeriye girdi. Sandalyede oturdu. Elvis onun durumunun kötü olduğunu görünce bir bardak soğuk su istedi. Prof.Hambert suyu içtikten sonra olan-biteni anlattı:

"Rudolf..." iç çekti ve devam etti: "Rudolf ortalıkta yok! Galiba kaçırıldı."

Elvis sakin-sakin cevap verdi: "Bu kötü oldu. Ben sizi başka bir yere göndereceğim. Bir süreliğine Fredric'in peşini bırakacaksınız."

Bunu duyan profesör sinirli bir halde bu duruma isyan etti:

"Olamaz! Yıllardır benim yanımda çalışan biri, en yakın arkadaşım şimdi hainlerin elinde. Ve siz bana arkadaşını unut diyorsunuz. Benden böyle bir vefasızlığı yapmamı istemeyin!"

Elvis hemen cevap verdi:

"Yanlış anlamayın profesör. Ben öyle bir şeyi asla söylemem. Biz Rudolf'u arayıp bulacağız. Ben sizi bir otele göndereceğim. O otelde Fredric'in askeri Wilson'un sevgilisi kalıyor. Yani siz onu takip ederseniz, biz adamları daha çabuk bulabiliriz."

Profesör kabul edip Elvis'in adresini verdiği otele gidip yerleşti. Wilson'un sevgilisini takip etmeye başladı.

Fredric ve Wilson diğer asker Alex'in evine gittiler. Karanlık bir sokakta dokuz katlı bir apartmanın beşinci katında yaşıyordu Alex. Rudolf'u oraya götürdüler. Elini-kolunu, ağzını bağlayıp yatak odasına kilitlediler. Fredric kahvesini içerken, masadakı harita üzerinde planlarını anlatmaya başladı:

"Düzergah burası. İki gün sonra saat ikide önce gösterdiğim noktadan yüz metre geride bir bomba patlatacağız. Bombanın sesine arabadan indiklerinde hepsini öldüreceğiz!"

Az sonra Wilson'da lafa karıştı:

"Yukarıdan çok sıkıştırıyorlar galiba."

Fredric cevap verdi:

"Başkanımız artık büyük işler yapmamızı bekliyor. Şu ülkeyi dağıtın, bizden olmayan insanları öldürün diye emir vermesine az kaldı. Bu ülkede bizim peşimizden gelecek insanlar çok. İnsanların cebine birazcık para basarsın, güzel vaatler verirsin sonra kulaklarına istediğin masalı anlat dinlerler. Sen ne dersen yaparlar. İnsanları bizim tarafımıza daha çok böyle çekiyorlar."

Alex yatak odasından salona geldi.

"Komutan Rudolf'u odaya kilitledim." dedi Fredric'e bakarak. Fredric cevap verdi:

"Güzel. Ona iyi bakın. O bir süreliğine bize yardım edecek."

Prof.Hambert otelde Wilson'un sevgilisinin peşini bırakmıyordu. Odası onun odasıyla aynı kattaydı. Oda servisi kılığında onun odasına girip küçük bir dinleme cihazı yerleştirdi. Onun her konuşmasını dinliyordu. Akşam yemeği için açık büfeye indiğinde o kadında oradaydı. Yemekler çok güzeldi. Profesörde çok acıkmıştı. Et yemeklerinden, salatadan birazcık alıp tabağına ekledi. Yemeklerden yerken garson ona yaklaştı. "Efendim, özel şerabımızdan içermisiniz?"

Prof.Hambert başını kaldırıp garsona baktı ve cevap verdi:

"Getirin!"

Profesör özel şerabı içti. Hatta biraz fazla kaçırdı. Üç bardaktan sonra herşeyi çift görmeye başladı. Masadan kalkıp asansöre bindi. Odasının olduğu kata çıktı. Kartını odanın kapısındakı boşluğa sokmaya çalıştı. Yan odadakı kırk yaşlı güzel kadın Marlin bunu farkedince, prof.Hambert'i odasına davet etti. Profesör bu teklifi kabul edip odaya girdi...

Sabah Fredric ve askerleri silahları kontrol etmek için gizli depolarına gittiler. Rudolf ise evde tekbaşına kaldı.

Prof.Hambert gözünü açtığında kendini yatakta, Marlin hanımın yanında buldu. "Ben ne yaptım lan dün gece?!" defalarla bu soruyu kendine sordu. Yataktan kalkıp hemen odadan çıktı.

Fredric iki saat sonra askerleriyle birlikte geri döndü. Apartmanın asansörüne bindiler. Wilson beş numarayı bastı. İkinci katla üçüncü katın arasındayken birden ışıklar söndü. Asansör durdu.

Prof.Hambert otelden çıkıp teşkilata döndü. Elvis'in odasına girdi. Elvis iyi haber vermek için bekliyordu onu. Prof.Hambert sandalyede oturdu. Elvis gülümseyerek konuşmaya başladı:

"Öncelikle size bir soru soracağım: Yüzünüzde ruj izinin ne işi var? Ben sizin görevde olduğunuzu zannediyordum!"

Prof.Hambert eliyle yüzünü silip cevap verdi:

"Pardon. Tamamen şanssızlık."

Elvis gülmekten kendini zorla tutuyordu. Yinede kendini durdurup konuşmaya devam etti:

"Tabii, bencede öyledir. Yoksa başka türlüsü size uygun olmaz. Sizi iyi bir haber vermek için çağırdım buraya."

Bu zaman kapı açıldı. Rudolf ve Alfred içeriye girdiler. Bunu gören profesör sevincinden ayağa kalktı.

"Rudolf, sen nasıl kurtuldun?"

Rudolf cevap verdi:

"Elvis ve Alfred sayesinde."

Prof.Hambert şaşkın bir suratla Elvis'e baktı. Elvis neler olduğunu anlatmaya başladı:

Dün gece saat 11

Komutan Fredric Rudolf'u eve getirdikten sonra onun telefonuyla Elvis'i aradı.

"Alo!"

Elvis bu sesin Rudolf'un sesi olmadığını hemen anladı.

"Sen kimsin?" diye soru sordu.

"Ben komutan Fredric. Adamınız elimde. Eğer istediğimi yaparsanız, adamınız sağ kalır."

"Ne istiyorsun?"

"Yarın gece sahile bir tekne yaklaşacak. İçi mühimmat dolu. O silahları rahat taşımama yardım edeceksiniz. Eğer yanlış bir şey yaparsanız, Rudolf ölür!"

Bunu söyleyip telefonu kapattı. Elvis hemen Alfred'i yanına çağırdı. Prof.Hambert'i gizli bir göreve gönderme kararı aldılar. Çünkü profesör telaşlı halde yanlış bir şey yapabilirdi. Alfred numaradan onların yerini tespit edebildi.

Sabah saat 14:20

Fredric ve askerleri eve geri döndüklerinde Alfred apartmandaydı. Onlar asansöre bindikten sonra ışıkları söndürdü. Sonra Rudolf'u kurtardı.

Şimdiki zaman

Elvis bütün olanları anlattı. Prof.Hambert çok şaşırmıştı bu duruma.

Elvis onlara gece bir sevkiyat olacağını hatırlattı. Ve gece için hazırlanmalarını söyledi...

KAYIP   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin