30.Bölüm

4.8K 337 98
                                    

Bugün öyle bir acım var ki dünden kalma yaralarımı yoklar.

Ağustos,2015

Yemyeşil bir vadiydi burası.Dört bir yanında alabildiğine uzanan ulu dağlar,uzakta olduğu seçilen akan su...Gürül gürül!Cennet gibi.

Ters laleler!Çokçaydılar,kırmzı bir halı gibi örtüyorlardı yeşilleri.

Yağız nerede olduğunu alelacele anlamaya çalışırken gördü,o kadını.Melek'i!Gerçek bir Melek gibiydi bu cenneti andıran yerde.Yine üzerinde o günkü dizlerinin üstünde biten çiçekli elbisesi vardı .Saçları yine dokunmadığına yanacak kadar sere serpe.

   Gülümsüyordu.

Gözleri başka bir yeşil vadi oluyordu gülümserken.Parıl parıl,pürüpak,berrak!

"Melek!"diye seslendi Yağız.Koşmak istedi.Bunun yanında yavaştı adımları.Koşmak istiyordu oysa!Biran önce Melek 'e ulaşmak,belki sarılmak.

Cevap vermedi kendisine.Arkasını döndü.Ters laleleri okşayıp durdu kadın.

"Melek!"diye yine bağırdı Yağız,canhıraş.Az ötesindeydi kadın.Elini uzattı.Melek yüzünü kendisine çevirdi.Çevirirken saçları havalandı.Havalandı da yine bir teli bile değmedi parmak uçlarına bile.Ne yazık!

Yine gülümsüyordu,yine cevap vermiyordu Melek!

Elini kaldırdı Yağız.Acemi bir sancıya yenik düşmekten ürke ürke elini uzattı kadının yüzüne.Gülümseyen dudaklarına dokunmak için yandı içi.Özlediği tene değmeyi diledi.Biraz daha yaklaşmak istedi kadına.Sarılmak istedi bir anda.Bir anda tüm sancılarını dindirmek,tüm hasretlerini yitirmek istedi.Öpmek istedi kadını.Tüm bunları düşünerek bir adım daha attı.

Haddi zatında hep Melek bir parmak boyu kadar uzak kalıyordu ondan.Her zaman olduğu gibi!Yakındı ama uzaktı.

Bir gürültü!Tanıdı gürültüyü.RPG-7 (roketatar)sesiydi bu.Gürültüden önceki tiz bir hışırtıyı andıran roketin havadaki sesinden tanıdı.Ardından çıkan gürültüyü de tanıyordu,o sarsılma hissini de.Toz dumana karışırken Melek'i aradı gözleri.Kurtarmak istedi.Yeni gürültüler eklendi kulaklarına.

Bilinçaltı yeni ve yine silah sesleri ekledi durdu yemyeşil vadiye.

Melek'i kaybetti gören gözleri.O an sanki bir kurşun isabet etti.Bir şiddetli ağrı!Taa göğsüne dek yayıldı durdu.Nefesini kesti.Uzuvları yandı sandı.O az önceki yeşil vadiden eser kalmadı,kül oldu köz oldu üstü başı.Gözleri yandı.Hareket etmek için hamlelerde bulundu.Kadını bulmak istedi.İstemek ne kelime çırpındı hatta.Şiddetli öksürüklere tutuldu oracıkta.Kanlar boşalırken üzerinden.

Elinde ,yüzünde,üstünde başında kanlar peydah oldu.

Kabusta!

Sıçrayarak uyandı Ali.Bir kabusun eşiğinden döndüğünden habersiz seçemedi nerede olduğunu.Ufak cama vuran dalın alçak sesi kafasında büyüdü.Az önceki kabustaki seslere eşti bu ses.Öksürdü.İçli içli,ciğerleri dışarı fışkıracak gibi.Yine sağ yanı kuvvetli bir acının eşiğindeydi.

2006'da saplanan şarapnelin yeri!

Neredeyse on sene önce aldığı yara sızlamazdı insanın.Arkadaşı Özcan'ı kaybettiği o gün başka kayıplar da vermişti.Başka dostlar,başka kardeşler.Toprağa gömmüştü.İçindeki merhameti,insaniyet namına duygularını birer birer gömmmüştü.Gömdükçe nefret fışkırmıştı.Sıçramış gelip yapışmıştı tenine,etine!Hayatından hep bir şeyleri çalmıştı birileri.Duygularını bile!

Kod Adı:KILIÇWhere stories live. Discover now