63.Bölüm

2.2K 194 26
                                    

   Bu günü önceleri,öyle güzel hayal etmişti ki Melek!Yine bir burukluk vardı,bir noksanlık,bir yavanlık ...O günden sonra sözünün üstüne söz söylemesine müsade etmemişti Yağız'ın.Yağız'da biraz olsun kafa dinlemesi için üstelememişti.Hoş pek de vakitleri olmamıştı ya.Mütemadiyen yanında taşıması gereken bir tabancı vermişti Melek'e.Poligonda nasıl kullanacağını da öğretmişti gitmeden hemen evvel.Sonrasında yine gitmişti.Müdahil olamadığı gitmelerini sorgulamamıştı bu kez Melek.Yine yoktu yanlarında.23 Nisan'daki tatil planı bir kenara dursun Beril'in 23 Nisan gösterisine bile gelememişti.Beril bundan ötürü büyük isyan koparmıştı.Onu da teselli etmek Melek'e düşmüştü.Sabrından yiyerek gün tüketiyordu,güçlü olmak için şartlarını zorluyordu.Çağlar'ın gölgesinde adım adım gün geçiriyordu.Öğrendiklerinden sonra daha iyi anlıyordu tehlikenin büyüklüğünü.Korkuyordu.Kendinden çok kızlarından.

Küpelerini takarken Yağız'dan mesaj gelmişti.

Ben geldim,aşağıda bekliyorum.Hazır olunca inersiniz.

Bir önceki aramalarını da duymamıştı çalışan fön makinesinin yüzünden.

"Son bir kez daha spreyleyeyim Doktor Hanım."

Kibar ve işinin ehli Kuaför Nalan,iki karış uzaklıktan fönlü saçlarına sıktı spreyi.Beril sevinçle,tütülü elbisesinin eteklerini uçuşturarak koşuyordu Zeyno ablasının etrafında.Nalan,Zeyno'nun maşalı saçlarına da aynı işlemi uygulamak için çekilirken hemen mesaj attı Yağız'a.

On dakikaya aşağıda oluruz,diye.

Heyecanlanmıştı.Peki ama niye?Kalktı oturduğu sandalyeden.Ojelerinin hala kuruduğu muammayken pencerenin önüne koştu.Hemen.Dediği gibi kapının önündeydiler.Gürsel ile birlikte konuşuyorlardı.Bugüne yaraşır giyinmişti o da.Bembeyaz kolalı gömleğinin üstünde lacivert ceketi,altında da camel renkli bir pantolon vardı.Saçlarını yine iyice tarayıp arkadan toplamış,sakalları ise yine uzundu.Onu görmediğinin eminliğinde iyice süzdü adamı.Çünkü onun yanında gerilecek,bunalacaktı yine.Yağız ne kadar iyi rol yapıyorsa da Melek bir türlü beceremiyordu bu işi.

"Abla,parfümümü nereye koydun?"diye Zeyno'sunun sesiyle sıyrıldı düşüncelerinden.

"Kol çantamda olması lazımdı."derken kol çantasını almıştı eline.Hemencecik bulmuştu.

"Al ablacığım."derken artık güzel bir genç kız olan Zeyno'ya parfüm şişesini uzattı.Mavi elbisesiyle,iri dalgalarla şekillendirilmiş saçlarıyla tıpkı bir kanatsız Melek gibiydi.Çok mutluydu Zeyno'su.Mezuniyet yemeği vardı bugün.Okul birincisi de olduğundan bir konuşma ile ismini okul kütüğüne çakacaklardı bu akşam.

Büyük dualar ediyordu onun için Melek.Yüzü kadar bahtı da güzel olsun diye.Gözlerine her baktığında içi acıyordu.Canı yanıyordu.

"Bana da bana da!"demişti hemen Beril.

"Kızlar çıkardığınız eşyaları toparladınız değil mi?"

"Ben topladım."dedi kız kardeşi gibi gördüğü Beril 'e de parfüm sıkarken.

"Sen Beril?Bak baban gelmiş aşağıda bekliyor çıkalım bir an önce geç kalacağız yoksa."

"Yaşasın!"diye bir bağırmaya,olduğu yerde zıplamaya başladı Beril.Bağırmaması için tembihledi küçük kızı Melek.Sonra da üzerlerini değiştirdikleri odadan elbise gamboçlarını almaya gitti.Kısa sürede eşyalarını bir yerde topladı Melek.Saçlarını son kez düzeltti. Saçlarının düz haliyle kıvırcık hali arasında boyca fark olduğundan aynadaki yansımasına alışmakta güçlük çekti.Melek,makyajının yerindeliğinde tekrar tekrar düzeltti saçlarını.Dizlerinin hemen üzerinde biten,anvelop,kırmızı elbisesinin eteklerini çekiştirdi.Zeyno kendi çantasını ve gamboçunu almış,kapı önünde ablasını bekliyordu.Sabırsız!Bunun da farkındalığında kol çantasını taktı koluna Melek,siteletto ile yürümeye pek de alışkın olmadığından zaten yavaştı adımları.
Beril'i ise tutabilene aşk olsun.Kuaför salonun dış kapısının ağırlığına bakmadan zorladı durdu kapıyı.Açamadı.Zeyno yetişti imdadına.Kapıyı açmasıyla "Baba!"nidasıyla dışarı fırlaması bir oldu Beril'in.

Kod Adı:KILIÇKde žijí příběhy. Začni objevovat