26.Bölüm

3.8K 316 30
                                    

Varlığını yanımda kılmaya gücüm yetmez ama yokluğunda mahvediyor...

Haziran,2015

Kendini sıkmaktan patlamak üzereyken her şey daha zordu.Nefesi kesiliyordu.Vücudu karıncılanıyordu.Beterdi.Berbat!

Bağıra çağıra söyleyemediklerinden ötürü yorgundu.Susmaktan ötürü afaki bir yorgunluk!

Salonda yığılmışçadına oturduğu koltukta titredi durdu.Kırıklarını bu sefer toplamakta geç kalınmıştı.Dokunsa kesecekti kendini.Bugün kırılan gururuydu.Karı koca üzerinde salına salına yürümüşlerdi üstelik.Korktuğu her şeyin başına gelmesinin korkunçluğunu yandı.

Güvenmek istemişti yalnız.Güvenmek...

Tekrar güvenmek!Bir önceki büyük yılgınlığına karşılık bir daha onu çiğnemez sanmıştı.Bir daha böylesine kendi alaşağı etmez,kırmaz...

Küskündü...

Ve ondan öte küskün olan her yanı öfke ile dolmuştu.İçini kemirip duran.Yığıldığı yerden ateşler çıkarmasına sebep.Hal böyle olunca Selma Hanım dondurma alma bahanesi ile kızları evden uzaklaştırırken en büyük tembihi dönünce toparlanmasıydı.Buna ne çare!

Henüz hava kararıyordu.Yapayalnız,bir başına!Boş evin çekilmemiş perdelerinden sızıyordu günün vehameti halen.Salonun tam orta göbeğine.İçinde kaynayan düşünceler yakıp yıkarken onu,kim bilir onlar nasıl mutlu aile tabloları çiziyordular.Bilemedi Melek.Yağız'ın zehir zemberek sözcükler dökmüş saçmış ve biraz sonra yanına geleceğinden habersizdi.Telefonunu kapatmıştı hepten,tüy dikmek isteyecekti bugünün üzerine.Biliyordu,o yüzden kapatmıştı hemen.

Bilemedi ki sesinden kaçındığı kapısına dayanacak.

Kapı çaldı.

O an Berillerin geri dönme payını düşünse de kapının ardındaki ses i duyduğunda vazgeçti "Melek,lütfen!".

Nutku tutuldu.Olduğu yerde kar boran oldu yine.Boş bir çuval gibi donukça oturduğu yerden deli kuvvet fırladı.Boğazını yırtacak bir şeyler saklıydı.Sustuklarından ötürü!Parçalayacaktı oracıkta.Kendisini paralayan bir adama kusmadan kinini geçmeyecekti.Besbelli!

Hızla açıldı sandığının aksine kapı.Başını kaldırdı o an adam.Destek almak niyetiyle kapı pervazına dayadığı elini çekti .Toparlandı.Rengi benzi atmış bir kadın vardı karşısında.Onun hali de yamandı!

Niyeydi bu zulüm?

Bu görüntü daha da sarstı Yağız'ı.Ne demeliydi?Ne derse iyi gelirdi kadına,ne..?

"Birkaç saat sonra uçağım.Beril'i görmek için geldim."

"Yok mu eşantiyonun?Yalnız mı geldin?Oldu mu şimdi bu yaptığın!Gözümüz arar;aklımız fikrimiz eksik kalır!"dedi sızım sızım.Yaralı!Ki bu yarayı açan tam karşısındaydı .Söyleyecekleri,boğazına acı bir şekilde yapışanları dökmek kapı ağzında olacak şey değildi.

Onun da canı yanmalıydı,o da yaralanmalıydı.

Melek iğneleyici,öfkeli sözlerini bir ok gibi adama savurdu bir de adamın ardını kolaçan etti.
Pek tabi anladı demek istediğini ama Yağız cevap vermedi.Mahçuptu!Melek bu mahcubiyeti görmedi.Görmek istemedi,görse de değiştirmeyecekti hiçbir şeyi.Ne düşüncelerini,ne davranışlarını.

"Beril'i görüp hemen gideceğim."

"Geç!"dedi Melek.Beril'i göstereceğinden değil hala bir şey yokmuşçasına davranmasından ötürü.İçeri geçecekti ki o da içini yakıp kavuranları bir bir dökecekti bugün.Bu evde!

Kod Adı:KILIÇWhere stories live. Discover now