7.Bölüm

5.5K 388 54
                                    

(Medya bir harika,Medya ist perfekt,Medya is perfect :)))

Elinde yaralanıp sarılmayı bekleyen ümitleri ve alnındaki bahtsız yazısıyla girmişti Ali'nin evine.Beş parasız,açta,açıkta...Geniş salondaki rahat krem rengindeki koltuğa oturmuştu ayrıntılardan noksan yaşlı gözleriyle.Karşısında henüz tanımadığı bir adam vardı.Tanımadığına ikna olmayacak kanaatler oluşturacak kadar seferberdi derbeder can kırıklarını toplamaya.Elinde bir havlu ile saçlarını kurutma önerisinde bulunmuştu önce,kendini toparlayamaz gözlerine karşılık kendisinin kurulayabileceğini teklif etmişti ardından.Siyah bir eşofman altı ile beyaz bir tişört vermişti Melek'e banyonun yerini gösterirken.Olayların keşmekeşliğinden henüz kurtulamayan Melek keder ve kaygı emareleri taşıyan çizgilerle oturuyordu koltukta.Üzerine çokça büyük gelmiş bir tişört ve paçalarını katlaya katlaya bitiremediği eşofmanı ile bilmediği bir adamın bilmediği evinde oturuyordu.

     Dakikalar sonra elinde bir tepsi ile döndü yüreği büyük adam.Tepsinin içinde ince belli iki çay bardağı ve akşamdan kalma poğaçaların olduğu bir kese kağıdı vardı.Orta sehpanın üzerinde ikisi büyük, üç silindir mumluğu bir kenara koyup tepsiyi bıraktı sehpaya.

"Hemen geliyorum."diyerek döndü mutfağa bu kez elinde bir demlik ve kayık tabak ile geri döndü.Oturdu hemen yanı başındaki tekli koltuğa.

"Çayı sever misin bilmem ama benim çaylarım sihirlidir."dedi poğaçaları kayık tabağa boşaltıktan sonra kağıdın içindekilerin dökülmemesi için özenle katlarken.

"Yoksa sevmez misin çayı,kahve yapayım o zaman."derken bir eli demlikte olsa bile her an kalkacak gibiydi.Emrine amade bir tavır,arif bir duruş ile...Mesleğinin despotluğundan çokça uzak fazlaca samimi...

Sıkılı çenesi ve acılı ruh hali cevap vermesine engel olduğu için kafasını çırptı önce sonra zoraki "Saol,severim."dedi.

"Ben çok severim."cevabı beklenmeyen bir sorunun dönütüydü sanki.Ben çayın memleketindenim dercesine.

    Çaylarından önce kendisi sihirli olan bu adam ince belli bardaklara doldurdu tavşan kanı çayları.Sihirliydi tabi kendisi.Aklını alıyordu hemencecik karşısındakinin ve bir daha kendi istese de veremiyordu.Doldurduğu çayı uzattı çay tabağından tutarak genç kıza.Sonra da kendisi eline aldı çayını.Az önce okuduğu biyografinin ayrıntılarını hakkı olmayarak merak eder buldu kendini.Sonrasında kendi yalanlarını hazır etti  aklında.

"Bana neden doğruyu söylemedin?"hayli sıkıntılı bir tavırla Ali.Gözlerine titrek ışıklarla bakan Melek histerik bir tavır ile dudaklarını kıvırdı, çay bardağınıtekrar çay tabağına koyarken.

"Oradan çok anlayışsız bir adama mı benziyorum yoksa?"

"Yok,hayır!Fazlaca anlayışlısın bilhassa."

"Ee o zaman?!Ya geri dönmeseydim ne yapacaktın gecenin o saatinde sokakta?"

   Derin bir nefes aldı ardından birer ikişer yaşlar süzüldü gözlerinden.

"Bilmem.."sözcüğünden başkası diline gelmedi.Acıdı her bir uzvu,yandı her yeri.Çay tabağını sehpahaya bıraktı ve istilacı göz yaşlarını temizledi.

"Sıfırdayım yine..."dedi büyük bir itirafta bulunur gibi büyük bir cesaret ile.

"Daha beterini gördüm desem."dedi dudaklarını birbirine bastırıp Ali.Olan ailem beni öldü biliyor,karım kederinden ölüyor.Evimden,yuvamdan,her şeyden önce adımdan uzağım demek istedi.Sevgiden,şefkatten,gerçekten çokça uzağım.Tehlikeye,riyaya,yalana çokça yakınım demek istedi peşi sıra..

Kod Adı:KILIÇDove le storie prendono vita. Scoprilo ora