part twenty one

1.7K 152 62
                                    

Jack beni neredeyse yarı baygın bir şekilde üst kata, yani bara çıkarttığında vücudumda sızlamayan en ufak bir nokta bile yoktu. Özellikle dirseğimin yukarısındaki kol kaslarımın ağrısı daha önce hiç tanımadığım türden bir ağrıydı. Kendime geldikçe daha düzgün soluklar almaya başlamıştım. Aldığım nefeslerin beynime ve ciğerlerime yettiğini hissedebiliyordum. Luke burnumun kanamasını durdurduktan sonra, oldukça kalın bir buz torbası getirip çenemin altında çoktan yer edinmiş olan morluğa bastırdı.

"Daha iyi misin şimdi?" diye sordu Jack. Beni buraya ilk getirdiğinde çok endişeli görünüyordu. Luke ve LaFayette de hemen peşimizden gelmişlerdi. Onlar haricinde hiç kimse üst kata çıkmayacaktı. Zaten Clifford ve Alessia da dahil olmak üzere çoğu kişi mekanı terk etmişti. Dövüş öğrenme deneyimim epey tatsız bittiği için doğal olarak herkes biraz gerilmişti.

Alessia dışında.

O gerçekten her şeyin başından sonuna kadar belki de en çok keyif alan kişiydi.

"İyiyim, gerçekten."

Luke sinirle gözlerini devirdi. Kollarımdaki birkaç morluğa takılı kalan mavi gözlerinden saçılan öfke kıvılcımlarını buradan bile tüm netliğiyle görebiliyordum. LaFayette'in getirdiği temiz kazağın yakasını çekiştirirken Jack'e döndü. "Bu yaptığını yanına bırakacak mısın?"

"Jack'e hiç gerek yok bence," dedi LaFayette. "Uzun zamandır sikik beynini darmadağın etmek istiyordum zaten."

"LaFayette!"

"Ne, Mila?" Bana ilk defa kedicik diye seslenmediği için gerçekten kızgın olduğunu anlamıştım, LaFayette'in kızgın olduğu anlara denk gelmek nadir olan bir şeydi. Bu yüzden yapabileceğimin en iyisini yaptım ve çenemi kapalı tuttum.

"Bu adil bir dövüş değildi ve öğretmeye bu kadar hevesli olmasının altında yatan başka bir sebep vardı," dedi Luke. "Mila yere düştüğünde ona attığı tekmeleri hepimiz gördük-"

"Pekala, pekala." Jack pes etmiş gibi ellerini kaldırdı. "Gidip onlarla konuşacağım, tamam mı? Siz de fevri davranmayacaksınız. Özellikle de sen, Luke."

"Benden öylece oturup-"

"Çeneni kapalı tutmanı istiyorum, evet," diyerek Jack, Luke'un yarıda kalan öfkeli cümlesini tamamladı. "Adamlarıma hadlerini bildireceksem bunu siz yapamazsınız, ancak ben yaparım."

LaFayette, Jack'in söyledikleri üzerine çok daha fazla sinirlendi. Gözlerini devirip, elinin altına gelen ilk şeyi barın bir köşesine fırlatırken çok vakit kaybetmeden kapıyı çarparak çıktı. Jack kendisine saygısızlık yapıldığını düşündüğü için sinirleniyordu, Luke ise benim halime bakıp ya sinirlenerek kısa saçlarını dağıtıyor ya da kazağının yakasını çekiştirip duruyordu.

Onu böyle darmadağınık bir haldeyken görmek kalbime dokunuyordu. Parlak gözlerindeki ışığın acı çektiğimi gördüğünde yavaş yavaş solması canımı şu an çektiği fiziksel acıdan çok daha fazla acıtıyordu. Dövüşmeyi öğrenmek istediğim için o sırada kendini parçalayacak gibi olsa da, son raddeye kadar da susmayı başarabilmek için büyük bir çaba sarf ettiğini görebiliyordum. O kavgamızda haklı olan ben olmasaydım, az önceki şey Luke tarafından asla onaylanmayacak bir şeydi. Hala da onaylamıyordu ama öğrenme konusunda istekli olduğum için bir şey söylememişti. Muhtemelen o da işlerin böyle sonuçlanacağını bilmiyordu.

Jack sıkıntıyla bir nefes alıp verdi. Deri ceketini üzerine geçirip aceleyle hareket etmekten dağılan saçlarını toplarken "Ben çıkıyorum, siz geliyor musunuz?" diye sordu.

Şu anda ne yapacağımızı bilmediğimden çekingen bir şekilde Luke'a baktım. Bana bakmadan çenemde tuttuğu buz torbasını çekip bar tezgahına attı. Jack'in davranışlarına sürekli Clifford ve Alessia'yı korur gibi davranmasına onun da sinirlendiğinin farkındaydım. Bazen benim de sinirimi bozuyordu. Clifford'ın amacı neydi bilmiyordum ama ilk kez öğrenen birine fazlasıyla sert davrandığı apaçık ortadaydı. Ben sadece başladığım şeyi düzgün bir şekilde bitirebilmek istemiştim.

Lover and the Loved || hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin