Bana Ait 113. Bölüm

60.4K 2.6K 55
                                    


Ailesiyle beraber hastaneden çıkan genç kadın, kocasının kucağında eve girerken, gözleri, peşlerinden gelen Asaf'la Irmak'ın kollarındaki çocuklarında, aklı, yaşadığı mutluluğun sonsuza kadar daim olmasında, içinden dileklerini sıralarken çevresini saran insanların varlığına şükretti. Kendilerini kapıda karşılayan hane ahalisinin, bebeklere karşı tepkilerine, şaşkın hallerine bir yandan gülerken, ağlayan Hafize ablanın, her kafadan çıkan sevgi sözcüklerinin arasında garip bir hüzün duydu. Annesiyle babasının bu mutluluğu yaşayamadığına için için üzülürken, Çınar'ın hallederiz demesine güvenerek, bir kaç güne geleceklerini umdu. Garip bir içgüdüyle anacağını görme arzusunu, kendisinin de aynı duyguya nail olmasına, ne kadar yüce bir mertebeye vardığını anlamasına yordu. Hayattaki hiç bir şeye benzemeyen sorumluluğu, tek başına yüklenmeyi düşünmekte ki saflığına gülümsediği sırada, yatağa uzanmasına yardım eden kocasıyla göz göze geldi.

"Neden gülüyorsun Pınar?"

"Hiiiiiççç... Ne kadar mutlu olduğumu düşünüyordum."

"Bana biraz acı bir gülümseme gibi geldi. Yine bir şeyler saklamadığına emin misin?"

"Kesinlikle... Biraz şaşkın, biraz da aptallaşmış haldeyim. Yine de çok mutluyum."

Karısının, annesiyle babası yanında olmadığı için mahzun hissettiğini tahmin eden genç adam, açık vermemek için durumunu deşmeyerek ifadesini sabit tutmaya gayret etti. Bu kadar beklemişken, hele ki sürprizine dakikalar kala... sevinçten çıldıracağını düşünerek, onun adına duyduğu sevinci saklamaya çalıştı.

"Sevindim güzelim... Sırtına bir kaç tane daha yastık koyayım mı?"

"Olur... Keşke salona götürseydin Çınar, biraz otururdum."

"Sonra canım, biraz dinlenmen lazım... yorgun düşmeni istemiyorum. Gündüz çocuklarla ilgilenecek çok insan var, enerjini geceye sakla..." derken salondan gelen sesleri kastederek, "Şunlara bak, çıldırdılar. Bir şey değil, böyle giderse çocuklar birkaç aya kalmadan ilgi arsızı olacaklar." diyerek Hafize ablasının bebeklerle bağıra çağıra konuşmalarına gülümsedi.

"Hııııhhh... Bırak keyfini çıkartsın, senelerdir bu anı bekliyormuş."

"Yaaa... Neredeyse on yıldır başımın etini yer. Çocuksuz ev mi olurmuş, onu torunsuz bırakmaya ne hakkım varmış."

"Bir kaç güne kendilerine gelirler Çınar... Seni oğlu gibi seviyor. Şey... olunca... eee..."

"Annem ölünce mi diyecektin? Hafize abla mı anlattı?"

"Özür dilerim, kadının suçu yok, ben ısrar ettim. Malum, merakımı biliyorsun!.. Lütfen, kusuruma bakma..."

"Hata bende canım, kızdığım falan yok. Bana da sorsaydın anlatırdım."

"İlk haftalardı. Seni çok iyi tanımıyordum Çınar, açıkçası özel konulara giremeyecek kadar çekiniyordum. Bir taraftan da hakkındaki her şeyi merak ediyordum. Ben de..."

"Haklı olarak kendine en yakın gördüğün kişiye sordun..."

"Evet... Annen için çok üzüldüm Çınar, çok erken yaşta kaybetmişsiniz."

"Sağ ol güzelim. Zayıf bir bünyeye sahipti. En ufak bir üşütmede günlerce yataktan çıkamazdı. Zatürreye yakalanınca, o dönemin şartlarında doktorların bütün çabalarına rağmen iyileşemedi. Maalesef ömrü o kadarmış... Çok iyi, bir o kadar da mesafeli bir kadındı. İşin aslı çok fazla tanıdığımı söylersem yalan olur. Cesur'un durumu benden de kötü, anneme dair aklında kalan hiç bir şey yok. Bende ise, üzülerek söylemeliyim ki kendisini düşündüğüm zaman ruhumda iz bırakan bir hatırası yok. Yaşasaydı nasıl bir ilişkimiz olurdu bilmiyorum."

Bana AitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin