Bana Ait 77. Bölüm

50.1K 2.9K 25
                                    


Üzerine vuran sabah güneşiyle gözlerini açan genç adam, saatin dokuza yaklaştığını görünce, bu kadar çok uyumasına hayret ederek yattığı yerden doğruldu. Geç kalkmasını, hafta sonuna giriyor olmanın verdiği rahatlıkla akşam yemeğinde iki kadeh rakı içmesine yorarken, elini yüzüne götürerek çıkmaya başlayan sakallarını sıvazladı.

"Oooohhh... Çok şükür, hadi bakalım Çınar Efendi iyi keyif yaptınız." diye söylenerek kendisine gelmeye çalışırken, gözü komodinin üzerinde duran resme takılınca, her seferinde olduğu gibi gülümseyerek çerçeveye doğru uzandı. Geçen hafta gittikleri, bebeklerin rutin kontrolü sırasında doktorun verdiği renkli ultrason çekimini eline alan genç adam, oğluyla kızının gerçekmiş gibi görünen resmine hayranlıkla baktıktan sonra yerine bırakarak banyoya yöneldi.

Bir yandan güne hazırlanmaya devam ederken, 'Pınar uyandıysa kahvaltıyı bahçede yapalım.' diye düşünerek hevesle hareketlerini hızlandırdı. Bir şeyler yemeden yakalama arzusuyla giyinmesinin ardından, hiç kullanmadığı ara kapıya ilerlerken, "Kahretsin, işe gitmeyeceğimi söylemedim!.. Pınar... Pınar, müsait misin?" diye seslenerek beraberinde bir kaç sefer üst üste ahşap zemine vurdu. İçeriden ses gelmeyince yavaşça kolu çeviren genç adam, odanın boş, yatağın toplanmış, hava alması için kapısının açık bırakılmış olduğunu görünce, içinden bu saate kaldığına küfrederek bahçeye bakmak için balkona yöneldi. Mis gibi havayı içine çekerek arkasını dönecekken, binanın kuzey cephesine düşen köşesinde pembe bir siluetin hareket ettiğini görerek, ne olduğunu anlamak için bakışları oraya dikti.

"Bu da ne?" derken sundurmanın altından çıkan kişinin Pınar olduğunu, dahası parmak uçlarında köşeye kadar ilerleyerek, uzattığı kafasıyla çevreyi kolaçan ettiğini anlayınca, iyice uzanarak dikkat kesildi.

"Tanrım!.. Pınar, yine ne haltlar karıştırıyorsun?"

Ne gördüyse geriye kaçan kadının, aklı sıra koca göbeğiyle yanındaki ağacın arkasına saklanmasına dayanamayıp gülmeye başladı. Kafasını inanamayarak sallarken, tekrar harekete geçmesiyle merakla izlemeye devam etti. Elinin birinde defter olduğunu tahmin ettiği, diğerinde ise ne idüğünü anlayamadığı bir malzemeyle, yine etrafı kolaçan eden kadının köşeye ilerlediğini görünce, içinden sabır duası okuyarak adını seslenmek için derin bir nefes aldı. Tam bağıracağı esnada binanın yan tarafına dolanıp gözden kaybolması üzerine, küfrü basarken arkasını döndüğü gibi odadan dışarıya fırladı.

"Deli olacağım ya!.. Ah Pınar aaaahhh Pınaaarr..."

Doğasına aykırı bir şekilde merdivenlerden atlayarak inen genç adam, sahanlıkta şaşkın gözlerle kendisine bakan yaşlı kadını görünce, "Hafize abla, Pınar'ı gördün mü?" diye duraksayarak, yaptığının mantıklı bir açıklaması olabileceğini umdu.

"A aaa... Hayır!.. Odasında değil mi? Daha aşağıya inmedi oğlum!.."

"Oooohhfff... Allahım!.. Pınaaaaarrr..."

"Aaaayyy!.. Ay ne oldu? Pınar'a bir şey mi oldu yoksa? Çınaaarr..."

"Hayır abla, endişe edilecek bir şey olduğunu zannetmiyorum. En azından şimdilik gayet iyi... Gitmem lazım sonra konuşuruz." diye bağırırken evden dışarıya fırlayan genç adam, kadını gördüğü son noktaya doğru koşturmaya başladı. Bir problem olduğunu zannederek peşine takılan korumalarla beraber evin arkasına kadar dolandı. Ortalıkta kadına dair bir iz olmadığını fark edince, kendi çevresinde tam bir tur dönerek, "Allah'ım, nerede bu kadın!.. Nereye gitmiş olabilir... Hiç biriniz Pınar Hanımı görmediniz mi?" diye merakla ne yaptığını izleyen adamlarına sordu.

"Hayır abi... yakın zamanda senden başka dışarıya çıkan olmadı!.."

"Haahh... Sen öyle zannet Asaf!.."

"Evde yok mu abi!.. Ama nasıl? Yoksa..."

Duyduğu imayla tüyleri ürperen genç adam, cevap vermesine sıra kalmadan güvenlik elemanlarının silahlarına sarıldıklarını görünce, "Hemen kaldırın onları, Pınar görürse korkacaktır. Bahçeden dışarıya çıktığını zannetmiyorum Asaf... Kaçırılmayla alakalı bir durum değil, buralarda bir yerde!.." derken gözü pencereleri açılmış spor salonuna takılınca, sinirle sırıtmaya başladı. "Harika!.. Sanırım bizim kaçağı buldum."

"Nerede abi?"

"Yanılmıyorsam salonda Asaf!.. Oooofff... Pınar... çık... ya sabır..."

Binaya doğru ilerlediği sırada içeriden müzik sesi geldiğini duyan genç adam, kendisini takip eden adamlarını yerlerine gönderip Pınar'ı ürkütmemeye özen göstererek sessizce içeriye süzüldü. Bir duvarı kaplayan aynalardan görünmemek için köşeye çekilirken, arkası kendisine dönük karısının ne yaptığını anlamaya çalıştı. Tehlikeli bir durum olmadığını, aksine, hayatından gayet memnun görünmesinin verdiği rahatlamayla gevşediğini hissetti. Yere serilmiş spor pedini fark edince, Pınar'ın taşıdığı diğer malzeme olduğunu tahmin ederek, kaşlarının çatılmasına engel olamadı. Elinin birini saçlarının arasına sokarken kafasını havaya doğru kaldırarak, içinden sabır diledi.

"Allah'ım, spor yapmaya gelmiş!.. İnanamıyorum sana Pınar, ben seninle ne yapacağım, çocuk gibisin..." diye fısıldarken, genç kadının konuşmaya başlamasıyla, tehlikeli bir durum arz edene kadar bu komik sahneyi izlemeye karar verdi.

"Evet kuzucuklarım, şimdi uslu duruyorsunuz. Ananız spor yapacak... Veee..." derken televizyondan hareketleri karaladığı deftere uzanarak, notlarını bir kez daha kontrol ettikten sonra, "Ellerimizi belimize koyuyoruz. Aaahhh... Ama benim belim yok... Neyse, önemli değil... öyle olduğunu tahmin ettiğimiz bölgeye koyuyoruz. Şimdi, önce yavaşça sağa, akabinde sola kıvırıp, aynı hareketi beş kere daha tekrarlıyoruz." diyerek bir yandan ağır bedeninin izin verdiği ölçüde çalışmaya başladı.

Gördüğü sahne karşısında kahkahalarla gülmemek için derin nefesler almaya başlayan genç adam, küçük popo sahibi karısının, koca karnını iki yana çevirmesindeki akıl almaz görüntüyü uzun süre unutamayacağını düşündü. Büyük bir ciddiyetle bir yandan konuşurken, hareketleri yapmaya devam etmesindeki azme hayran kaldı.

"Ve önce sağa doğru eğiliyoruz, ardından ters yöne devam ediyoruz... Şimdi de öne eğilip geri kaIkı... Yok ya bunu yapmayacağım, zaten eğilemiyorum. Allahallah... kızım ne oluyorsun ya... azdın galiba!.. Nehir, kızım doğru dur bakayım. Çok ayıp annecim... sen değil, ben spor yapıyorum. Bak kardeşine, nasıl uslu uslu bekliyor. Devam ediyoruz... eee... Hayda, şimdi ne yapacaktık!.." derken yine defterine uzanan genç kadın, bir sonraki harekete geçmek için sayfayı okurken, arkasından kıkırdama benzeri sesi duyunca, irkilerek başını çevirdi.


Bana AitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin