Bana Ait 101. Bölüm

46.1K 2.6K 17
                                    


"Oooooh beee... İnsanın evinde olması gibi yok..."

Hafize ablasını iyi olduğuna ikna etmesinin ardından salondaki koltuğa yayılan genç kadın, kendisine karşı ihtimamla davranan kocasının çok yorgun göründüğünü fark ederek içi sızladı. Yaşadıkları süreçte, tansiyonu stabil duruma geçene kadar neredeyse yanından hiç ayrılmayan adamı, büyük bir hayranlıkla, saklamakta zorlandığı bir aşka izlemeye devam etti.

"Sen de perişan oldun Çınar..."

"Hiç önemli değil, dinlenirim geçer. Sağ salim döndük ya yeter."

"Çok şükür... Dün üstünü değiştirmek için eve gittiğinde, Irmak artık iş için eve gitmeyeceğini, gün içinde benimle kalacağını söyledi. Cesur, evi toplamasını istemiş, aralarında konuşup anlaşmışlar."

"Yaa... Haberim yok, konusu geçmedi. Daha doğrusu zamanımız olmadı.

"Hı hı... Yalnız kalacağım diye endişe etmene gerek kalmadı. Hem Hafize ablamlar da yanımda olacak..."

"Ha... Onu mu kast ettin... Fark etmez, doğuma kadar acil bir durum vuku bulmadığı sürece, işleri evden idare etmeye karar verdim."

"Aaa... Ciddi misin Çınar?"

"Evet, neden o kadar şaşırdım ki... Hastanede eve dönünce ipleri elime alacağımı söylemiştim. Gözümün önünde olmanı istiyorum Pınar, aynı stresi bir daha kaldırabileceğimi zannetmiyorum. Ciddi bir badire atlattık, şunun şurası doğuma kısa bir süre kalmışken sağlığını yakından takip edeceğim."

Çınar'ın gün içinde yanında kalacağını öğrenince çok mutlu olan genç kadın, "Senin için problem olmayacak mı?" derken hevesini belli etmemeye çalışsa da istemsizce sırıtmaktan kendisini alamadı.

"Hayır canım, yöneticilerime güvenirim. Ben başlarında olmasam da işler layığıyla devam eder. Ayrıca Cesur var. Sen bunları sorun etme...

"Yaaa... eee... İyi o zaman... Çınar, bebek odasının eşyaları geldi mi?"

"Oooofff Pınar, ne zaman soracaksın diye merak ediyordum."

"Ah... Geldi mi yani?"

Sıkıntıyla başını sallayan genç adam, oturduğu yerde dikilen karısına, "Sakin ol... Evet, ben de görmedim. Dün sabah getirmişler." diyerek yerinde kıpırdanmaya başladığını görünce yüzünü buruşturdu. Başına geleceği bilerek gardını alırken, yerinden kalkarak karşısına geçti.

"Nereye koymuşlar, çocuk odasına mı?"

"Eveeett..."

"Allah!.. Yarın yerleştire..."

"Hayııırrr... Sen hiç bir şey yapmayacaksın..."

"Ama Çınar, bak vallaha... çok merak ediyo..."

"Pınar!.. Hayır dedim. Mağazada gördüğümüz, beğendiğimiz eşyalar bir odanın içinde duruyor. Alt tarafı mobilya ve kıyafet... Şimdi... seni odaya götüreceğim ve gayet normal bir şeymiş gibi heyecan yapmadan bakıp geri çıkaracağım. Anlaştık mı?"

"Aaayyy... ay pardon... Tamam canım, çok sakinim..."

"Güzel, gel bakalım koca göbekli kadın... Önce şu işi halledelim sonra da odamıza çekilelim."

Ayağa kaldırdığı karısını, sakin olması telkinleriyle çocuk odasına yönlendiren genç adam, son kez uyarılarını yaptıktan sonra kapıyı açarak içeriye soktu. Bakışlarını tepkilerinden ayırmadığı kadının, derin nefesler eşliğinde bir yandan gülümserken gözlerinin yaşardığını görünce, sımsıkı sarılarak uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurdu.

Yerleştirmişler!..

"Hafize ablanın dayanamayacağını tahmin etmiştim. Muhtemelen senin o hengamenin içine girmeni istemedi."

"Ben... sağ olsun!.. Çok güzel olmuş Çınar..."

"Beğenmene sevindim canım... hiiiiişşşttt ağlama ama... Ne anlaştık."

"Hı hı... Tamam... merak etme çok iyiyim." derken odanın içinde bakışlarını gezdirdikten sonra kocasına dönen genç kadın, "Her şey için teşekkür ederim Çınar, bizi... sa... sahiplendiğin, bu kadar iyi olduğun için çok... te... teşekkürler..." diyerek tepkisini bekledi. Genç adamın gülümsediğini görünce rahatladığını hissetti.

"Bir şey değil canım!.. Hadi yatalım artık..."

"Tamam..."

Kocasını yönlendirmesiyle ara kapıdan kendi odalarına geçerek yatağa ilerleyen genç kadın, çocuk gibi kenarına otururken, artık alıştığı rutinle kendisini giydirmesine izin verdi. Tansiyonunu ölçmesinin ardından, "Hııııımmm... Harika..." diyen sevdiğinin, uzanmasına yardımcı olmasını izleyerek başını yastığa bıraktı. Ağırlaşan bedenine rağmen büyük bir hayranlıkla soyunmasını, eline aldığı kremle bebekleriyle kavuşmasındaki hevesi zevkle seyretti.

"Özlemişim..."

"Efendim!.."

"Çocuklarımızı!.. hıııhhh... Koçum benim be... aslanım, babasını hissedince nasıl da hareketlenmeye başlıyor. Nehir'i de bir tek ben sakinleştirebilecek gibiyim Pınar Hanım, bilgin olsun... Akıllı kızım benim!.. Sonra bana düşkünler diye kıskanmayasın..."

"Öyle olacağını biliyorum, bu beni ancak mutlu eder. Sen harika bir baba olacaksın Çınar..."

"Sağ ol canım, inşallah... Elimden geleni yapacağım kesin..."

"Öyle olacağından eminim... şanslı çocuklar... Çınar, eee... şu sırla ilgili ipucu vermeyi düşünür müsün?

"Allahım yine mi? Kadın... sen hiç pes etmez misin?"

"Ama çok merak ediyorum Çınar!.. Ne olur versen ha... Hadi lütfen, küçücük bir tane haa..."

"Hayır Pınar, o işi unut... Heyecanlanmana sebep olabilecek bir şeye müsaade edemem."

"Anaaa!.. Heyecanlanacağım bir şey mi?"

"Göreceğiz, en azından ben öyle olacağını umuyorum."

"Oooofff... Çok hainsin... yok, mikropsun Çınar!.."

Homurdanan kadının bedeninde her gece tekrarladığı ritüelini aşkla icra etmeye başlayan genç adam, "Olabilir, senin sağlığından önemli değil... Pes et artık Pınar, ağzımdan laf alamazsın..." derken içinden sıraladığı özürlerin yanı sıra yavrularını kendisine bağışladığı için şükrederken, sessizleşen karısının uyuya kaldığını görerek gülümsedi. Eğilip öptüğü karnının üzerini örterken, yan dönen kadının arkasından sarılarak başını yastığa bıraktı. İyice yaklaştığı üç kişilik ailesine duyduğu sevgiyle, "Teşekkür ederim aşkım... Beni seçtiğin, bize ait çocuklarımızı taşıdığın için... esas ben teşekkür ederim." diye fısıldayarak iki günün yorgunluğuyla açık tutmakta zorlandığı gözlerini kapattı.

Bana AitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin