Bölüm 48 : Ruh Mührünü Kırmak

2K 297 32
                                    

Mozo sesin ardından hızla yatağa girdi ve uyuyormuş gibi taklit yapmaya başladı. O sırada Küçük Mavi de yatağın altına girmişti. Mozo yatağa yattıktan 2 3 saniye sonra odanın kapısı yavaşça açıldı ve biri sessiz adımlarla içeri girdi.

Içeri giren kişi yatağın yanına yaklaşmaya başladı ve Mozo ile arasında 1 metre kadar mesafe kalınca duraksadı. Mozo içeri giren kişinin duraksadığını hissedince yavaşça sol gözünü açtı. O sırada gözüne gülümseyen bir surat ilişti.

"Hah hahahah. Ulan iki velet te benden korkmuş. Ulan pisiriklar düşman gelse işiniz bitmişti." Zakir Kılkesen kahkaha atarak konuştu.

"Usta oldu mu bu? Ben korkudan altına yapacaktım ama sen hala kahkaha atıyorsun." diyen Mozo kızarak Zakir Kılkesen'e baktı.

"Ne yapayım evlat? Kurt bekleyen kuzu gibi yayılmıştın yatağa. Hah hahahaha." diyerek gülmeye başlayan  Zakir Kılkesen karnına kramp girince vücudunu öne eğdi. O sırada gülmeye devam ediyordu.

Sonunda Mozo da ustasının gülmesine dayanamadı ve gülmeye başladı. Birkaç saniye sonra yatağın altından çıkan Küçük Mavi de onlara eşlik etti. Zakir Kılkesen 2 3 dakika sonra gülmesini bastırdı yüzünde oluşan ciddiyet dolu ifade ile doğruldu.

"Evlât dediğim gibi. Kurt bekleyen kuzu gibi olma bu durumlarda. Benim yerimde Temel Ruh Aleminin 2 3. Seviyesinde kötü biri olsaydı şuan sen ölmüş olurdun. Bu gibi durumlarda pusmalısın." Zakir Kılkesen elini sallayarak Mozo'yu uyardı.

"Pekala usta. Bundan sonra dikkat ederim. Senin şifalı hap hazır bu arada usta." diyen Mozo gülümseyerek elinde beliren gökkuşağı gibi olan cam sise içindeki şifalı hapı cam şişeyle beraber Zakir Kılkesen'e uzattı.

"Hımmm." Mozo'nun uzattığı cam şişeyi eline alan Zakir Kılkesen birkaç saniye şifalı hapı inceledi. Ardından memnun olduğunu belli eden bir ses çıkardı.

"Evlât süpersin. Kalanları ile de yapabilirsen süper olur. Ben şimdi gideyim sabaha hazırlanayım. Sen yat yarın büyük gün olacak." diyen Zakir Kılkesen duraksamadan odanın penceresinden dışarı çıktı.

"Tamam usta." diye fısıldayan Mozo yorgun bir şekilde yatağa düştü.

. . . . . .

Sabah erkenden kalkan Ayberk Su hızla Klan Büyüklerini topladı ve kahvaltı yaptılar. Ardından o sırada hazırlanmış olan klan savaşçıları ile şehrin merkezine doğru ilerlemeye başladılar. 

Ayberk Su şehrin merkezindeki geniş alana doğru ilerlediği sırada Kasım Alev de kendi ordusu ile şehrin merkezine ilerliyordu. Şehrin merkezinde on binlerce kişiyi alacak bir geniş alan olduğu için genel olarak klanlar arasında olan savaşlar orada oluyordu.

Ayberk Su ve Kasım Alev şehrin merkezindeki geniş alana aynı anda vardılar. O sırada düşman klanların askerleri de şehrin merkezine varmışlardı. Kasım Alev düşman ordusuna bakınca bir an şok oldu ardından yüzü karardı. Bunun nedeni
iki klanın birliklerinin toplamı 13 000 kadar ediyordu. Karşısındaki klanların birliklerinin toplamı ise 20 000 civarındaydı. Kasım Alev bu farkı görünce başını sola çevirdi ve sol tarafındaki Ayberk Su ve onun askerlerine baktı. O sırada Ayberk Su'nun yüzünün kararmış olduğunu görünce ona doğru ilerlemeye başladı. Bunu gören Ayberk Su da ona doğru ilerledi ve ortada buluştular.

"20 000 civarı askerleri var. Oldukça fazlalar. Aynı zamanda bize yakın olan o küçük klanlar da onlara asker yollamışlar." diyen Kasım Alev öldürme niyeti taşıyan gözlerle karşısındaki orduya baktı.

"Evet bu kadarını bende beklemiyordum. Ama güzel oldu." Ayberk Su aklına gelen bir düşünceyle gülümsedi.

"Güzel mi oldu? Bunun neyi güzel?" Kasım Alev şaşırarak Ayberk Su'ya baktı.

(Tamamlandı✔) İmparator: Kara Elf (İKE) Serisi 1. Kitap #Kaderin Gösterdiği Yol#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin