Tamay bu sessizliğimi iyi olmadığını düşünmüş olacak ki. "Noldu bizim küçük hanıma dilini mi yuttu ne ?"dedi alay edercesine sırıtarak. Ses çıkarmadım ve yürümeye devam ettim." Sana diyorum ufaklık duymuyor musun?"dedi Tamay bu sefer sesinde kızgınlık vardı.

Konuşmak istiyordum da konuşamıyordum sanki. Kelimeler boğazım da düğümlenmişti. Sanki nefes alamaz haldeydim. Bağırıyorum fakat beni duyan yok. Birinin beni kurtarmasını bekliyordum. Ama beni kurtaran olur muydu onu da hiç bilmiyordum.

Tamay durdu. Arkasını döndü ve sinirli bakışlarıyla omzumdan tutarak gözlerini benim gözlerime sabitledi. Tam bir şey söyleyeceği anda gözümden bir yaş firar etti yanağıma düştü. Tamay şaşırmış bir şekilde kalırken baş parmağıyla göz yaşımı sildi. "Noldu ? Neyin var ? Niye ağlıyorsun ufaklık?" dedi yumuşak bir ses tonuyla.

Ses etmedim sadece ağlamak istiyordum ve birine sımsıkı sarılmak. Ta ki gözyaşım kuruyana kadar. Tamay sinirlenmeye başlamış bir şekilde "Neyin var dedim cevap versene."dedi tıslarcasına. Dudaklarımı araladım. "Sana sarılabilir miyim?" dedim ağlamaklı ve hüzün dolu bir sesle.

Tamay bir şey demedi. Gözleriyle anlattı herşeyi. Beklemeden ona sımsıkı sarıldım. Kollarında güven vardı sanki. Hiç tanımadığım bir adam bana nasıl bu kadar güven verebilirdi ki. Huzurluydum. Sadece kendimi dinlemek istiyordum. Ses etmeden sadece dinlemek . Düşünmemek mesela. Düşünmeyince aklıma gelmezdi değil mi? Ama aklımdan çıkmıyordu. Onun bizi bırakıp gidişi annemi öyle bırakıp gitmesi . Çıkmıyordu aklımdan. Gözümden bir yaş daha düştü yanağıma.

Ben ağlamaya devam ederken Tamay "Hişt tamam ağlamak yok. Hem ağlayınca çok çirkin oluyorsun. Hem söyle bakalım ufaklık ne oldu?"dedi beni sakinleştirmeye çalışırcasına. "Benim babam..." dedim durdum. Şimdi bundan sonra hangi kelimeyi kullanacaktım. Ne diyecektim. O bizi terketti annemi de bir başına koyup gitti mi diyecektim ne diyecektim ben. Sahi ne söylemeliyim.

Tamay sabırlanmışcasına "Senin baban evet." dedi. Dudaklarımı araladım. "Benim babam yok yalan söyledim. Aslında var da bizim için yok." dedim dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Bana baktı. Öyle bir baktı ki sanırsınız içimi eritti yaktı bitirdi beni. Nefesim kesildi. Zaten zar zor nefes alıyordum. Neden bir de böyle bakarak işimi daha çok zorlaştırıyorsun ki adam.

"Nasıl yani sizi terk mi etti? "dedi şaşkın bir şekilde. Dayanamadım ve patladım. Pimi çekilmiş bir bomba gibi. Onca yılın biriktirmiş olduğu sözcükleri söylemek için.Omzundan başımı kaldırdım. Gözlerimi gözlerine sabitledim. Derin bir nefes alıp verdim.

"Evet kahrolasıca babam bizi bırakıp gitti. Daha 3 yaşındaydım beni bıraktığında bizi bıraktığında daha 3 yaşındaydım. Çekti gitti bir kadın için benim annemi bıraktı. Bizi bırakıp çekip gitti ve bir daha da gelmedi,aramadı, sormadı, nasılsınız demedi. Anlıyor musun demedi. Biliyor musun Tamay Arıkan? Sen çok şanslısın bir baban var. Senin yanında bir baban. İstediğinde ona sarılacağın,arkadaş olabileceğin, dışarı çıkabileceğin bir baban var. Benim yok ama... Kahretsin ki yok. Diyorum seni sizi bırakıp gitti boşver diye ama olmuyor Tamay. Büyüdükçe bunu daha çok hissediyorum. Babasızlığı... Çevreme bakıyorum arkadaşlarıma yanlarında babaları baba-kız takılıyorlar. Soruyorum arkadaşlarıma nereye gidiyorsunuz?Diyorlar babamla yemek yemeğe gidiyoruz. Babamla sinemaya gidiyoruz. Hep böyle. Ama bak yok benim babam. Şimdi diyeceksin neden yalan söyledim söyleyeyim Tamay Arıkan . Sırf küçük düşmesin babanın yanında diye. Yine onu düşünerek. Söylesene Tamay benim babam niye yok... Biliyor musun Tamay? Derler ki; 'Baba çınar ağacına benzer, meyve vermez ama gölgesi yeter!' Tamay söylesene benim gölgem neden yok! Nerede? Sığınacak bir limanı olması lazım insanın. Küçük kızların limanı babalarıdır. Benim limanım da , kahramanım da yok. Ve bu çok canımı yakıyor. Nefes alamaz hale geliyorum. Ben de istiyorum bir babam olsun. Ama yok. Benim sırtımı dayayacağım. Bir dağ olmalıydı. Ona baba dediğim. Peki o dağ  nerede?" dedim gözümde yaş kalmazken.

Ağlamaya devam ediyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Belimde bir el hissettim. Sımsıkı tutuyordu beni. Nefes alamayacak kadar. "Ağlama ufaklık annen var." dedi ninni gibi gelen sesiyle ."Evet var. Allah'ıma bin şükür annem var . Bari o var diyorum sarılan, seven, okşayan. Ama yetmiyor bazen bir babanın yerini dolduramıyor. Dolmuyor o boşluk Tamay. " dedim bıkkınlıkla.

Hafif geri çekildi. Gözlerimin içine baktı. Bir şey demedi. Baş parmağıyla yanağımda ki yaşları sildi. Ardından " Hadi sümüklü oldun iyice elini yüzünü yıkayalım senin. " dedi yandan bir tebessümle. Sözünü ikiletmeden onu takip ettim. Yolda bir çeşmenin başına gelince suyu açtı. "Hadi yüzünü de bana yıkatma da." dedi tebessüm ederek.

Vakit kaybetmeden ellerimi suyla buluşturdum. Yüzümü yıkadım. Bir iki defa yüzüme su çarptıktan sonra çeşmeyi kapattım.

~~~~~~~

Akşam olmak üzereydi. Hala Tamaylaydım. Sessiz sedasız sadece yol boyu yürüyorduk. Yavaş yavaş uykum gelmeye başlamıştı. Tamay'ın omzuna başımı hafifçe yasladım. Tamay'ın irkildiğini anlamıştım. Yinede bir şey demedi. Ve gözlerim kapandı. Ayakta uyuya kalacaktım. Fakat uyku fazla tatlıydı. Çektikçe çekiyordu içine beni. Uyudum.

Kafamı yumuşak bir şeyde hissettim. Galiba yastıktı. Gözlerimi hafif araladım. Kendimi uykuya atmaya hazırlanırken etrafa baktım odamdaydım . Ama bunu düşünecek kadar kafam yerinde bile değildi. Sadece uyumak istiyordum. Uyuyayım ki yarın çabuk olsun ve bugün bitsin. Hüznüm bitsin.

Tam uykuya dalmış uyucakken ensemde bir nefes kulağıma doğru bir fısıltı duydum. Birinin sıcak nefesini ensemde hissettim.

"Ben baban da olurum!" dedi.

~~~~~~~~~

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

BERCESTEWhere stories live. Discover now