"Gitmiyor muyuz Harun?"

Start from the beginning
                                    

"Çıksanaaağğ!" Ooh, odamdan da kovuldum. Bu yaşta anamın babamın yanına yatamayacağıma göre, aşağıdaki koltuk takımları da annem misafir sevmediği için ultra rahatsız olduğu için, Devrim'in yanına sokuldum. Hayır, iki kaslı adam bir buçuk kişilik yatakta yatmaya çalışıyoruz. Devrim hala uyanmadı ve sanırım beni sevgilisi sanıyor.

"Saçların çok güzel kokuyor," dedi. Bana bunca yıl söylediği ilk iltifattı ve onu da yanlışlıkla söyledi. Yazık be!

"Devrim, az kenara kay be oğlum! Sığamıyorum."

"Hasta mı oldun sen yine? Sesin kalın çıkıyor, ıhlamur yapayım mı sana? Ayrıca oğlum falan diyorsun çok etkileniyorum ben," dedi ara ara esneyerek ve tiz bir sesle. Şuan suratım oldukça iğrenç şekil almış bir halde, Devrim'e bakıyordum. Benim kardeşim aslan olacağına minnoş olmuş.

"Tövbe estağfurullah," deyip Devrim'i ittirdim. İttirdiğim gibi beni kendisine çekti.

"Gel kız buraya."

"Ulan, Devrim!" Bu sefer Devrim'i sertçe ittirdim. Gözlerini hafifçe araladı, tekrar araladı ve gözleri kocaman oldu."Bismillahirahmanirahim!" deyip, yataktan düştü.
"Ne oluyor lan?!"

"Ağabeyciğinle uyumak istemez misin?"

"Ağabey, senin ne işin var burada be!"

"Az önce öyle demiyordun ama bir iltifatlar, bir sokulmalar, sende herkes gibi gözün açılınca terkettin beni." deyip, güldüm. Öz kardeşim bile beni taciz etmişti, mükemmel cazibeme kimse dayanamıyor. Adeta yürüyen cazibeyim.

"Ne diyorsun? Sen niye kendi yatağında yatmıyorsun?"

"Oğlum, yanında yatamaz mıyım? Sen benim yanımda az mı yattın?"

"En fazla dört yaşındaydım ağabey, dört!"

"Ya uyu ya git. Hadi aslanım," dedim ve arkamı döndüm.














Sabah uyandığımda, sağ bacağım Devrim'in kafasında, sol kolum da Devrim'in sol bacağındaydı. Devrim ise çapraz bir pozisyon da yatıyordu. Her yerim ağrıdı, her yerim. Ben Devrim'in üstünde çıkmam rağmen, hatta üstünde halay çekmeme rağmen ben dümdüzdüm. Yatağa gömülmüşüm adeta, yataktan kalktığımda yatış posizyonumun izi çıkmıştı. Hani bu yatak çok konforluydu? Hani bu yatak taa Danimarka'dan özel getirilmişti? Üç bin dolar değil miydi bu yatak?! Ulan Asuman, ulan Asuman!

Saate baktım. Henüz çok erken, erkenden Asuman'ı kuaföre bırakmam gerektiği sinyallerini aldım kendimce. Asuman bugün Devrim'in adından bile daha net, daha belirgin bir şekilde devrim yapıp, evrim geçirmeliydi. Odama girdiğimde, yatağın ve odanın toplu olduğunu gördüm, neredeyse kapıdan çıkıp, tekrar odaya girecektim, 'Bu kimin odası, eğer bu benim odamsa buradan neler oldu?' diye.

Asuman'ı aradım.

"Neredesin kız?"

"Börek kokusunu takip et," dedi.

Büyülenmiş bir şekilde aşağı indim, o mükemmel börekler ve o mükemmel olmayan Asuman. Asuman'ın üstüne şimdilik bir çizgi çekip, böreklere doğru yöneldim.

"Anneme ne dedin?"

"Pencereye çıkabildiğim kadar inebiliyorum da, kapıdan girdim. Sen dinlen, dedim bugün bu iş bende."

"İyi yapmışsın kız. Bırak onları da gel hadi, çabuk yiyelim, seni kuaföre bırakayım."

Güzelce kahvaltımızı yaptıktan sonra, Asuman'ı, Lara'nın en ünlü ve güzel kuaförüne götürdüm. Nazlı ve Simge her ay gelir, bir adet asgari ücret bırakıp, çalışanların bir tanesinin aylık yöğmiyesini düşünmemesine engel olurlardı. Adamların bir çalışan ücretini her ay biz karşılıyorduk. Geçen bizim sömürgeuslardan gizli, annemi de götürdüm. Ne var, ne yoksa hepsini yaptırdı, altı yüz lira civarı bir meblağ ödedim. Yemin ediyorum, analarına çekmişler! Ne fazla, ne az. Aynı anaları aynı! Ana kraliçeyi düzeltmek lazım bu konuda, bu kadar da yüklenilmez ki canım!

Şerefsizsin çünkü, yaparsın!Where stories live. Discover now