2. Bölüm ''Fare''

27K 1.3K 69
                                    

Gözlerimi açtığımda kapıdan tıkırtılar geliyordu. Bir an Bay ve Bayan Mchardley’in evde olmadığını unutmuştum. Sesin geldiği yöne gitmem için yataktan kalkmam gerekiyordu. Her ne kadar zor olsa da şüphelerime yenilip gözlerimi araladım. Uyku mahmurluğuyla üzerimdeki yorganı kenara atıp ,yatakta doğrulup terliklerimi aramaya başladım. Ayaklarım terlikle buluştuktan sonra, bir güç kalkıp kapıya doğru yöneldim. Kapıdan çıkmama az kalmıştı ki önümden geçen küçük kemirgeni farketmemle havaya bir çığlık koparmam bir oldu.

Aniden kapıdan çıkıp salona doğru uçar gibi koştum. Salonda bayan Mchardley ve Vince bütün asaletleriyle duruyorlardı. Onları görünce duraksadım., mahcup bir şekilde birkaç adım geriledim.
Eskiden çok güzel bir beyaz olan fakat yıkanmaktan griye dönmüş uzun geceliğim ve dağılmış koyu sarı saçlarımla o halde onların önünde bulunmaktan utandım. Eğik olan kafamı kaldırdığımda Bay ve Bayan Mchardley’in şaşkınlık ağırlıklı korkmuş gözleriyle karşılaştım.

‘’Galiba odamda fare gördüm.’’ Dedim fısıltı niteliğinde kısık çıkan sesimle. Vince küçümser ve bıkkın gözlerini devirdi.
‘’Alt tarafı bir fare.’’ Dedi. Bayan Mchardley’in kürkünü kadife koltuğun üzerine bırakmasıyla bana yapılan göndermeyi anlamak adına kafamda flaşlar yandı. Aceleyle kürkü koltuktan alıp portmantoya astım. Geri dönerken ayağımı hafif yan bastığım için sendeledim, bu durum mahcubiyetimi ve pembeleşen yanaklarımı arttırmıştı. Bayan Mchardley yüzüme bakarak konuşmaya başladı.
‘’Vince şimdi o kemirgenle ilgilenir’’
Evdeki tek hizmetçi ben olduğum için aile bireyi sayılmak üzere gibiydim. Ve evdeki tek karşı cinste Vince olduğu için bu tarz durumlarla o ilgilenmek zorunda kalıyordu.Bayan Mchardley’de her ne kadar sert görünümlü birisi olsa da kalbinin pamuk şeker gibi olduğunu tahmin ediyorum. Daha küçükken beni müştemilata diğer yardımcılarının yanına, hayır yapmak için almıştı.  Bu benim hayatımın dönüm noktasıydı.

O zamanlar 3 kişiydik, Bay ve Bayan Turner, ve ben.  Bay ve bayan Turner benim ailem oldular. Gerçi bayan Turner’in bana iyi davrandığı konusu tartışılırdı. Ama üzerimde olan emeği yadsınamaz bir gerçekten başka bir şey değil. En küçük hatamda bunu yüzüme vurup beni aşağılamaktan hiç kaçınmazdı. Bayan Turner beni fiziksel olarak hiç incitmemiş olsa da, ruhsal açıdan kırık kalbimin tanelerini parçalar ve onları iğne deliğinden geçebilecek kadar ufalardı. Ama bayan Mchardley benim kim olduğumu ve nereden geldiğimi dert etmeden beni severdi.  Aramızdaki mesafe gözle görülür kadar fazlaydı bu sınırı hiçbir zaman ne ileriye ne geriye çekti. Gözlerinden bana karşı hep bir şefkat okurdum.

Vince ise küçüklüğümdeki tek arkadaşımdı, hatta bütün hayatımdaki tek arkadaşımdı. İçime kapanıklığım ve sessizliğim okula gitmeme rağmen çevre konusunda beni kısıtlamıştı. Hatıralarımın büyüğü Vince’den başkasıyla değil. Bundan 10 sene önce beraber kovalama oyunu oynadığımız zamanlar olmuştu. Ama o her zaman benim evde bir yardımcı olduğumu ve başka yerlerden geldiğimi unutmaz, bunu dile getirir bir çiçek gibi kibirle açardı.
Ama günler geçiyor ikimizde büyüyorduk. Çocukken sadece beni aşağılama amacı güden bu konuşmalar büyüdükçe bizi birbirimizden ayıran kesin bir sınırdan başka bir şey olmamıştı.
Bayan Mchardley’in soru sorar bakışlarıyla karşılaştığımda kendi geçmişime yaptığım kısa yolculuğu sarmalayıp, rafa kaldırdım.

‘’Ben hallederim. Gerçekten hiç gerek yok.’’ Dediğimde,Halledemeyeceğimi biliyordum. Bayan Mchardley’in komut verir gibi ‘’Vince’’ demesiyle ikimizde kurulmuş kurşun asker gibi odama doğru yürümeye başladık. Bayan Mchardley ‘’Aksi bir durum olursa, ben odamdayım haber verirsiniz.’’ Diyerek ayaklarının yönünü merdivene sürdü. Odama giden yol gözümde büyümüş, yürümek istemeyeceğim bir pozisyona oturmuştu. Odama geçerken kimse konuşmadı. Odaya vardığımızda Vince ışığı açıp etrafa bakmaya başladı. Yatağımın altına, komidinin, dolabın, makyaj aynasının , şifonyerin arkasına ve bunun gibi her yere. Vince’in tam arkasında duruyordum.
Geriye dönerken bütün vücuduyla bana sert bir şekilde çarptı. Küçük bir hırıltı boğazımdan koptu. Benim gibi küçük bir kıza göre dev gibi vücudu, bedenime gölge yapıyordu. Başımı kaldırdığımda onun bana baktığını gördüm. Normalden uzun fakat genel olarak kısa bir süre zarfında gözlerimiz buluştu. Elaya çalan yeşil gözleri, etrafındaki sarı pırıltılarla bana baktığında, içimin dağından bir çığ yuvarlandı. O sırada arkamdan gelen kemirgen sesiyle ürkekçe kısık bir çığlık döküldü ağzımdan. Refleksel bir halde yatağın üzerine çıktım. Vince farenin geldiği yöne ve gittiği tarafa baktı. Dolabın arkasından süpürgeyi alarak, gözüne kestirdiği yere gidip fareyi sessizce izledi. Fare çevik ve hızlı bir şekilde hareket ettiği sırada, farenin hareketlerine senkronize olmuş Vince süpürgeyi gerçekten çok sert olduğunu düşündüğüm bir hamlede farenin kafasına indirdi.  Etrafa farenin yarılan kafasından kanlar yayıldı. ‘’ Bu hiç hoş değil ‘’ diyerek bir tepki vererek durum üzerindeki memnuniyetsizliğimi gösterdim.
‘’Bende farelerden hoşlanmıyorum ’’dedi, sohbet açmak ister gibi.

 Güzel sesini duymak yeniden umuda sarılmamı sağladı.







''Arkadaşlar bölümlerin kısa olduğunun farkındayım, okunma arttıkça bölümler uzayacaktır, sizi sıkmak istemediğim için kısa bölümler yazıyoruz. Teşekkürler :) ''

OdelinaWhere stories live. Discover now