HER DOĞAN GÜNEŞ BİR UMUD'UN HABERCİSİDİR

1K 92 2
                                    



Soğuk bir hastahane koridorunda yürüyoruz.Hiranur bitkin aklı karışık ne yapacağını bilmiyor.Kalbi içten içe kavruluyor bunu hissediyorum, ve yanında dik durmaya çalışıyorum.

Etrafımızda doktorlar koşuşturuyor, kimi bir hastaya merhem olmak için, kimi ise tedavi için.
Biraz ilerleyince "yoğun bakım ünitesi" karşılıyor bizi.İnsanlar sersefil, bitkin.
Uykusuzluktan gözleri şiş, bir umut bekliyorlar içeriden sadece tek bir kelime "iyi" bizim gibi..

Danışman yardımıyla doktorun kapısını çaldım.

-"Gir"..

Hafif esmer siyah gözlü kirli sakallı bir doktor masasındaki belgeri imzalıyordu.İçeriye girip kapıyı kapadım.Hiranur'un içeri girip daha kötü olmasını istemiyorum...

Sandalyeye oturdum.Bir süre sonra doktor elindeki dosyayı bir kenara bıraktı.Gözlüğünü çıkarıp, koltuğunda gerilde ve konuşmaya başladı.

-"Merhaba hastanınızın adı nedir"...

Hiç beklemeden cevapladım.

-"Cahide, yani murat komiser"..

Doktor lafımı kesip,başını anlayışla salladı.Bir süre sustu, düşünceli gözlerle bilgisayardan bir şeyler inceledi.Bu sırada siyah çerçeveli gözlüğünü gözüne takmayı da ihmal etti.

Yüzündeki umutsuz bir ifadeyle konuşmaya başladı.

-"Adınız nedir?"..

-"Ahad"...

-"Ahad bey doğrusunu söylemek gerekirse durumu pek iç açıcı değil yani,felç kalma riski var"..

Ne dedim.Gözlerim hayretle açılmış,yüreğime yumru oturmuştu sanki..

Doktor endişelendiğimi görünce;

-"İnanması zor ama gerçekler çok acı.Cahide hanım defalarca bıçaklanmış darp izleri var.Ve bunu sadece para için yapmış"...

Doktorun söylediklerine aklım ermiyordu.Biz hangi devirde yaşıyorduk böyle "Allah'ım sen sonumuzu hayret, cahide ablaya acil şifa ver amin"....

***
Doktor'un odasından çıktıktan sonra güç bela girdik yoğun bakıma.Hiranur'un gözyaşları sel oldu aktı.Bayılacağı anda kolundan kavrayıverdim.

Cahide abla bitkin gözüküyordu.Kollarındaki çizikler yeterince belirgindi.Saat başı serum alıyordu, ve bir süreliğine makineye bağlı olarak yatacaktı.

Hiranur'u kolumla kavradıktan sonra hemşireden yardım isteyip serum takıldı.Ve uyutucu bir ilaç kattı doktoru seruma.Elimden sadece ikisi de iyi olsun diye dua etmek geliyordu.Bende öyle yaptım.Göz bebeklerimin dolmaya başlayınca başımı kaldırıp içime attım.

Ceketime geçirdiğim ellerimi derin bir nefes alarak çıkardım.Telefonum çalmaya başlayınca cebimden çıkartıp açtım.

-" Efendim anne"

Annem endişeli bir sesle;

-"Oğlum neredesin kaç saattir,meraktan çatladım.Oğlum duyduklarım doğru mu yani cahide hanım"..

Annem'in sözünü keserek;

-"Evet doğru anne babam çok mutlu olmuştur değil mi?"

-"Oğlum ne olur öyle deme hem baban olmasa nasıl öğrenecektin?"

Annem'in kalbini kırmamak için lafı uzatmadım.

KURS YOLU (Tamamlandı)Where stories live. Discover now