Mutluluk

3.9K 118 8
                                    

"Uras gitme!"
"Aslı?"
"Benim benim Uras gitme ne olur"
"Aslı sen gittin ya?"
"Vazgeçme benden"
"Aslım ağlama lütfen bak ben yanındayım"
"Uras bırakma beni ne olur gitme ona"
"Aslı sakin ol lütfen"
"Uras hayır Uras gitme"
"Aslııı!!!!!"

Kan ter içinde uyanan genç adam başını sallayıp her şeyin bir rüya olduğunu anladı. Ellerini saçlarına geçirirken yıllar sonra böyle bir rüyayı neden gördüğünü anlamaya çalıştı. İçi ürpermişti. Yataktan kalkıp elini yüzünü yıkamaya lavaboya gitti. Soğuksu yüzüyle buluştukça derin nefes alıp rahatladı.
"Nereden çıktın şimdi be Aslım" diye söylenip odasına gittiğinde bütün uykusu kaçmıştı. Aklı çok sevdiği sevgilisine ve yaşadıkları o zor döneme takılıp kalmıştı. Kendi elleriyle mezara vermişti sevdiğini ki bu onun için belki hayatında yaptığı en zor şeydi. Yıllar geçmiş ve Aslı'nın yokluğuna alışmıştı. Rüyaların artık görmez olmuştu. Şimdi yıllar sonra kalbine yeniden birini almışken böyle bir şey yaşaması sinirini bozmuştu. Aklı resmen onunla oyun oynuyordu. Bu gece Uras'a uyku yoktu. Telefonunu eline aldığında Berfin'den bir mesaj geldiğini gördü
"Uras ben seni çok seviyorum. Bunu buradan böyle söylemek istemezdim ama bunu bil istedim." Okuduğu mesajla şaşırmıştı çocuk sevdiği kız onu sevdiğini söylemişti çok zor bir olaydı bu belkide bir ilkti. İki olayın üst üste gelmesi sinirlerini bozarken sabır diledi. Biraz olsun artık huzurlu olmayı.....

************
Güne öpücüklerle gözümü açarken çapkın bir şekilde bakan kocama gülümsedim. Dudağıma uzanan öpücüğe karşılık verirken bu işin farklı boyuta uzanacağını anlarken kendimi çekip
"Acıktım ben"
"Ne zaman doydun ki" Ateş'in dediği şey zoruma giderken hızla yataktan kalkıp
"Bebekler yüzünden böyle oluyor tamam mı?" Gözümdeki yaşı silip lavaboya girdiğimde
"Güzelim ben öyle demek istemedim! Tabi ki yiyeceksin" kendini affettirmek için sarf ettiği sözlerin artık bir etkisi yoktu. Elimi yüzümü yıkayıp kişisel ihtiyaçlarımıda halledip odadan çıktım. Yatakta oturmuş beni bekleyen Ateş'e bakıp
"Ne var!"
"Hatun yaaa yapma bak böyle"
"Bir şey yapmıyorum ben" dolaba yönelip ince askılı salaş günlük bir elbise çıkartıp banyoya yöneldiğimde
"Orada giyinmeyeceksin değil mi?"
"Evet banyoda giyineceğim"
"Kocanım ben senin giyin burada"
"İstemiyorum"
"Zeyşan görmediğim bir yerin yok"
"Terbiyesiz herif" kızarmama neden olurken odanın bir köşesine geçip üstünü çıkarmaya başladım. Artık biz buradayız diye bağıran çocuklarıma baktım. Karnım hızla büyüyordu. Haftaya cinsiyetlerini öğrenmeye hastaneye gidecektik. Cinsiyetin bir önemi yoktu sözde ama Ateş'in bir kızı olsun istediğini biliyordum. Hep erkek çocuk istediğini söyler ama kız çocuklarına bakarken içi erirdi. Kızı olsun istiyor ama korkuyordu. Buralarda kız çocuğu yetiştirmek oldukça zordu. Düşünceler içinde karnıma dokunurken arkadan gelen Ateş'ten habersizdim. Soğuk elleri karnıma değince içim ürperdi.
"Büyüyorlar"
"O yüzden o kadar çok yemek yiyorum! İki taneler" bu itirafıma gülerken beni kendine döndürüp
"İstediğin kadar ye onlara iyi bak bütün herşeyim senin ve onların"
"Biz servetini istemiyoruz sen yanımızda ol yeter. Hem Ateş keşke bir an önce gelseler değil mi?"
"Keşke ama sağlıklı olmaları için dikkatli olmamız lazım" olumlu anlamda başımı salladığımda
"Hatun ben seni çok özlüyorum ama" gözleri üstümde gezerken bu itirafa gülümsemiştim
"Bende seni" diye dudaklarına uzandığımda elleri vücudumda gezmeye başlamış öpüşmemiz derinleşiyordu. Nefes almak için ayrıldığımızda
"Ateş iyice arsızlaşıyorsun"
"Bu kadar güzel ve çekici olmadan önce düşünecektin" ben kıkırdarken o boydumdaki yerini almıştı. Bu işin daha fazla uzayacağını anlayınca
"Hadi kahvaltı yapalım sözüm olsun sonra senin istediklerini de yaparız" deyip kendimi çektiğimde başta afallasa da
"Bebekler için susuyorum cadı elbet bu bebekler doğacak o zaman görüşeceğiz"
"Aman Allahım çok korktum" dilimi çıkarıp kapıdan çıktığımda yüzümdeki gülümseme ile aşağıya indim.
"Günaydın kızım"
"Günaydın, çok acıktım ben"
"Geç otur çayını doldurayım hemen" Ayşe teyze mutfağa geçerken somurtarak aşağıya inen kocama gülümsedim.
"Hoşgeldin kocacım"
"Hoşbuldum hatun"
"Açıkmışsındır"
"Ben başka şeye açımda neyse"
"Terbiyesiz! Al sen domates ye" diyerekten ağzına tıktığım çeri domates ile şok içinde bana bakarken keyfim oldukça yerindeydi. Güzelce karnımı doyurduktan sonra elimde çay ile avluya geçtim. Biraz sonra Ateş'te yanıma gelip oturdu.
"Artık kendimi çok daha iyi hissediyorum"
"Bende sadece biraz kırgınım sana" üzgün olduğu her halinden belliyken içim erimişti. Başımı omzuna gömdüğünde
"Geceler torbaya mı girdi Ateş ya"
"Girmedi mi?"
"Girmedi"
"Söz mü?" Bu haline kıkırdarken
"Söz" dediğimde başıma bir öpücük kondurdu. Sıcak bir gülümseme ikimizinde yüzüne yayılırken artık her şeyin yoluna girdiğine emindik. Kavgalarımız bile basit,çocuksu şeyler olmuştu. Saate baktıktan sonra işe gitme vakti geldiğini söyleyip yanağıma sulu bir öpücük bırakan kocamın evden çıkışı izledim. Bu hallerimize gülerken çektiğimiz onca acıyı düşünmemek elde değildi ama şükür ki artık herşey yolundaydı. Keyifle avludaki sedire uzandığımda gök yüzüne bakmayı ihmal etmedim. Havalar artık soğumaya başlıyordu. Hava bulutlu ama güneş inadına gülümsüyordu gökyüzünden keyifle izlediğim manzarayı bölen kapı sesi ile ayağa kalkarken
"Zeyşan ben ne yapacağım?!" Diye koşarak yukarı çıkan Berfin'e baktım.
"Buradayım" diye bağırdığımda aynı hızla aşağı indiğinde kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Korku ile yanıma oturan Berfin'e bakarken
"Kızım seçtiğimiz elbise tükenmiş bittim ben mezuniyete şunun şurası sadece bir ay var" dediği şey ile yanımdaki yastığı kafasına geçirip
"Deli misin sen? Kalpten götürecektin beni! Bir elbise için mi bu telaş!"
"Ama Zeyşan..."
"Git yeni elbise bul o zaman! Hamileyim kızım ben böyle ani şeylere gelemiyorum!"
"Tamam ya özür dilerim" sinirli bakışlarımı Berfin'e gönderdikten sonra yeniden sedire uzandım. Yanımda oflayıp puflayan Berfin'e
"İnternetten bakma artık git mağaza gez böyle şeyler yaşama"
"Tek başıma asla elbise seçemem ki"
"Tek gitme o zaman Emir ile git"
"Emir ne anlar be elbiseden"
"Gayette anlarım canım" diye kapıda dikilen Emir ile gülmeye başladım.
"Ya şimdi gideriz mağazaya yok bu kısa yok bu açık diye herşeye karışırsın sen"
"Söz karışmak yok ama sen yine çok açık şeylere uçma" dediğinde ikisinin arasındaki enerji komiğime gidiyordu. Emir Berfin'i sinir etmek istercesine
"Yada Uras ile git o daha az karışır belki İstanbul'dan gelmiş ya"
"Olmaz o görmemeli" Emir kahkaha atarken
"Bana mecbursun işte"
"Hayır değilim Büşra yengeme söyleyeceğim o gelir"
"Büşra yengem her şeyini Uras'a anlatıyor ama ne yapacaksın" Emir'in bu çok bilmiş tavrına ben bile sinir olmaya başlarken Berfin çıldırıyordu.
"Of be iyi hafta sonu benimlesin" dediğinde derin bir nefes alıp bu konuda çözüldüğüne göre ben biraz uyumak istiyordum. Gözlerimi kapattığımda yanımdaki iki şebeğin karnıma dokunup çocuklarla vedalaşmalarına kulak misafiri oldum. Sonra ise üstüme örtülen örtü ile kendimi uykuya teslim ettim.

O BENİM ABIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin